Imposing tradutor Turco
340 parallel translation
We know that Lydia is a conduit for Peter's intentions, but we don't know if it's Lydia being the medium herself or if it's Peter imposing the powers through her.
Lydia'nın, Peter'ın planları için bir köprü görevi gördüğünü biliyoruz ancak... Lydia'nın medyuma mı dönüştüğünü yoksa Peter'ın mı ona bu gücü sağladığını bilmiyoruz.
Well, that's rather an imposing name for a pony.
Bir midilli için oldukça görkemli bir isim.
I have not your imposing appearance, your chin, your brow.
Sizin etkileyici görünüşünüz, çeneniz, alnınız bende yok.
This imposing gentleman is the postmaster and banker of Barranca.
Bu muhteşem beyefendi Barranca'nın postane müdürü ve bankeri.
I wouldn't think of imposing upon you at this hour.
Bu saatte size zahmet vermeyi düşünemem.
That's very kind of you, Doctor Watson, perhaps if I wouldn't be imposing too much...
Çok naziksiniz, Doktor Watson, sizi fazla zorlamıyorum herhalde...
Imposing?
Zorlamak mı?
I know the men that went don't like talking about the war... ... and I don't like imposing on you.
Savaşa gidenler savaştan konuşmaktan hoşlanmazlar, biliyorum ve sizi sıkmak istemem.
- No, I'd be imposing on her.
- Olmaz, onu zorlamış olurum.
We'll never leave each other. We'll love one another with imposing simplicity.
Birbirimizden hiç ayrıImayacağız yüce saf bir aşkla birbirimizi seveceğiz.
"We'll never leave each other. We'll love one another with imposing simplicity"
"Birbirimizden hiç ayrıImayacağız yüce saf bir aşkla birbirimizi seveceğiz."
You're not the delicate type. You have a massive bone structure and a very imposing physique.
Evet, narin olmamakla beraber iri kemikli bir yapın ve heybetli bir görünüşün var.
These are bigger, more imposing
Bunlar daha büyük, daha gösterişli.
Then along came Alma, an imposing woman.
Sonra o çekici kadın, Alma belirdi.
Sounds imposing, very impressive.
Etkileyici, çok etkileyici görünüyor.
I mean... imposing'my will on you... shovin'you this way and the other?
Demek istediğim kararlarımla, üstünde etki yapıp seni bu yola veya diğerine ittim mi?
SOME PEOPLE WOULD CALL THAT IMMORTALITY. BUT WHY MAKE IT SOUND SO IMPOSING?
Bazıları buna "ölümsüzlük" der.
Because this I did not plan... and because you're imposing your will on me by force.
Çünkü bu kez ben planlamadım... ve kendi isteklerini bana zorla kabul ettiriyorsun.
And I hope we're not imposing.
- Umarım sizi zorlamıyoruzdur.
An imposing facade, but the owner Tazaemon is worthless.
İpek dükkanından Tazaemon, bu pisliği o başlattı.
We're stronger than you, yet you're the one imposing conditions?
Biz sizden daha güçlüyüz, sizden daha iyi dıurumdayız.
I'm imposing on the prince and enjoying it immensely.
Prenstin konukseverliğinden faydalanıyorum ve bundan son derece zevk alıyorum.
In Chicago, in the imposing Convention Hall, the Republican delegates are united to name their candidate for the presidential elections.
Chicago'da, görkemli Convention Holu'nda cumhuriyetçi partisinin temsilcileri topladılar adayı seçmek için başkan seçimlerine.
I'm sorry for imposing myself on you.
Kendimi sizden üstünmüş gibi gösterdiğim için affedin.
If we're imposing, just say so.
Biz, sizi rahatsız ettiysek söyleyin.
Now, this imposing edifice what first greets the eye is the home of Admiral Boom, late of His Majesty's Navy.
İlk göze çarpan bu ihtişamlı bina Majestelerinin donanmasında görev alan Amiral Boom'un evi.
I don't have your imposing appearance, your figure, your brow.
Bende sizdeki etkileyici görünüm, bu yüz, bu kaş göz yok.
Now as we, gaze out across the panorama... the, imposing panorama of our proud city you will notice many other notable buildings.
Şimdi biz manzarayı izliyoruz. Mağrur şehrimizin etkileyici manzarası... Dikkate değer diğer binaları da fark edeceksiniz.
Am I imposing?
Heybetli mıyım?
The second will be a theatre, and the third, an imposing public library.
İkincisinde tiyatro üçüncüsün de heybetli bir kütüphane hizmet verecek.
We're imposing a contribution on you!
Bize tazminat ödeyeceksin!
Maybe it was before I was born. Yes, a woman, imposing and strict, leaning towards me.
Evet, bir kadın, heybetli ve otoriter bir kadın bana meyilli.
My second reason was that the Germans were forever imposing curfews.
İkinci sebep Almanların sürekli olarak sokağa çıkma yasağı uygulamasıydı.
An imposing display of primitive gallantry, gentlemen.
İlkel bir yiğitlik gösterisi.
It should be neither too fancy nor too imposing.
Ne öyle fiyakalı, ne de heybetli olmalı.
It affords a better view of the most imposing mountains :
Görkemli dağların heybetli manzarası fevkalade bence.
- I'm imposing.
- Etkileyici.
I wouldn't dream of imposing.
Size zahmet vermek istemem.
You're not imposing. I'm free the whole afternoon.
- Zahmet değil, bütün gün boşum.
I've only just got over Lent, and you're imposing another on me!
Tanrı aşkına! Daha orucumu yeni bozdum, şimdi bir oruca daha girmemi istiyorsunuz!
He says, without imposing, uncle Jacob, it's your turn to read the Torah.
Torah'ı sizin okumanız gerektiğini söylüyor.
I keep imposing myself on you.
Sürekli karşına çıkıyorum.
He's not even a very imposing specimen, as lions go but he does remember that he's descended from a long line of kings.
Aslında aslanlarda alışık olduğumuz görkeme bile sahip değil fakat uzunca bir kraliyet soyundan geldiğini kesinlikle hatırlıyor.
Please, do not feel that you're imposing.
Lütfen, zorladığınızı düşünmeyin.
Folks, I'd like to direct your attention to this imposing erection constructed for a real-estate promotion that collapsed in the great crash of 1929.
Millet, şimdi dikkatlerinizi bu heybetli yapıya çekmek istiyorum, konut olarak inşa edilmişti fakat 1929'daki büyük depremde çöktü.
In the dancing firelight, it looked even more imposing and fantastic... "
Dans eden ateşin ışığında görüntü, alabildiğine fantastik ve görkemliydi " -
" imposing and fantastic.
" Görkemli ve fantastik.
I think I should get out of here,'cause I think I'm imposing.
Artık gitsem iyi olacak. Seni sıkmak istemem.
But, that's enough already, so the Court is imposing a corrective measure of sending to a corrective institution.
Bütün bunlar yeterli görülerek... koruyucu önlemler kapsamında ıslah evine gönderilmesi kabul edildi.
That is an imposing threat.
Bu muazzam bir tehlike.
I wouldn't dream of imposing at this hour.
- Sizi böyle bir şeye zorlamak istemem.