Imposter tradutor Turco
432 parallel translation
He's an imposter!
O bir sahtekar!
He's an imposter.
- Sahtekarın biri bu.
I have a terrible suspicion that one of us must be an imposter.
Birimizin düzenbaz olabileceği yönünde büyük bir şüphem var.
Now, just for fun, Colonel, which one of us do you think is the imposter?
Albay, sizce hangimiz düzenbazız?
- This man's an imposter.
- Bu adam bir düzenbaz.
He's the imposter.
Sahtekâr olan o.
"Thomas the Imposter."
"Sahtekar Thomas"
No imposter can escape my detection.
Hiçbir dolandırıcı gözümden kaçmaz.
What, that imposter?
Ne, o dolandırıcıya mı?
So, we kill ourselves for an imposter.
Sonuç olarak bir sahtekar için kendimizi öldürdük.
Imposter.
Sahtekar.
You're the imposter!
Sen bir taklitçisin!
He is the imposter!
O bir taklitçi!
An imposter!
Bir sahtekâr!
Top stories - the government brings charges against Fielding Mellish as a subversive imposter.
İlk haberimiz : Hükümet, Fielding Mellish'i hükümeti yıkmak amacıyla..... sahtekarlık yapmakla yargılayacak.
He's an imposter. I'm the real Professor Faruk
O herif sahtekârın biri, asıl profesör Faruk benim.
You're a liar and an imposter.
Sen bir yalancı ve sahtekarsın.
The woman is an imposter!
- Bu kadın dolandırıcı
Who is an imposter?
- Kim dolandırıcı?
So I had to set up a scenario whereby the, uh, professor was kidnapped... and an imposter impersonated him in order to discredit him.
Bu yüzden profesörün kaçırılmış olduğu bir senaryo uydurmak zorundaydım... böylece sahte birisi adını lekelemek için onun görünümüne bürünmüş oldu.
Have I your permission to use a private detective? Dammit, man. No stone is to be left unturned which would expose this Minna Boggs as the imposter she is.
İzninizi almak istedim çevrilmemiş taş kalmamalı bu küçük böcekleri ortaya çıkarmak için diyorsun ki oğlum beavis evlenmiş haa sekiz sene önce.
It was just an imposter who was killed If we can find the real Wax Man Jiang... he can restore it
Teminki bir sahtekardı... ama gerçek Üstad Jiang'ı bulursak... gerçeği öğrenebiliriz
I knew you were an imposter
Senin bir taklitçi olduğunu ilk başta anladım!
You may also be an imposter.
Hatta sahtekar olabilirsin.
-... and not a first class imposter.
- ikinci sınıf bir soprano olduğuna inanır?
And when the Inspector has exposed the imposter- -
Dedektif sahtekarı ifşa edince...
"Imposter"?
"Sahtekar" mı?
Yes, imposter.
Evet, sahtekar.
This is obviously an imposter.
Bir sahtekar olduğu apaçık ortada.
- Obviously, one of us is an imposter.
- İkimizden birisinin sahtekar olduğu apaçık.
- He's an imposter.
- O bir sahtekar.
I was going to release him in the imposter's custody- -
Bu sahtekarın talimatıyla onu serbet bırakmak üzerey- -
Go away, imposter!
Defol, taklitçi!
How do you know I'm an imposter?
Sahte olduğumu nasıl bilebilirsiniz ki?
He's an imposter!
O bir Sahtekar!
This would give him the opportunity to kill Lord Edgware and to incriminate her ladyship by the use of an imposter.
Bu ona Lord Edgware'i öldürme ve bir sahtekarı kullanarak Leydi hazretlerine suçu yükleme fırsatını verebilirdi.
She's an imposter.
O bir sahtekar.
Now, that Saturday evening, after the imposter had pushed Henry Gascoigne to his death, he would have followed this route as a matter of course.
O Cumartesi akşamı taklitçi Henry Gascoigne'u ölümüne ittikten sonra doğal olarak bu rotayı izlemiştir.
That man is an imposter!
Bu adam bir sahtekar!
No, he's the imposter!
Hayır, asıl sahtekar o!
Last month an imposter calling himself Zhor was thrown into a river of crocodiles.
Geçen ay bir sahtekarı timsahlara attık!
That's an imposter who imitates you
Seni örnek alınarak yapılmış.
- Tell me is it your contention that Shakespeare was an imposter?
- Bana söyler misiniz Shakespeare'in bir sahtekar olduğunu mu iddia ediyorsunuz?
He's an imposter!
O sahte bir şeyh.
An imposter in our midst.
Aramızda bir taklitçi.
It is an imposter.
Yalancının teki.
That one's an imposter, a shape-shifter.
Bu benim kiligima girmis bir sekil degistirici!
I believe that was your designer imposter perfume.
Bence rezalet olan senin taklit parfümündü.
You're a washed-up imposter.
Sen yıldızı sönmüş bir sahtekarsın.
An imposter?
Bir sahtekarı mı?
- Of course it is possible that the daughter might be an imposter.
Tabii, kızın bir sahtekâr çıkması da mümkün.