English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / In future

In future tradutor Turco

8,400 parallel translation
In future, I'll look after your father.
Gelecekte, babana ben bakacağım.
So, let's try and do a little better in future.
Deneyip gelecekte daha iyi olalım.
In future, I shall come to you for advice about my clothes, and my entertaining.
Gelecekte kıyafetlerim ve eğlence hakkında tavsiye için sana geleceğim.
In future, if you're going to take my stick, do me the courtesy of actually killing me.
Bir daha tahtamı alacak olursan biraz nazik ol ve gerçekten öldür beni.
If you believe so much in this vision for Westgroup, why don't you share it with your future father-in-law?
Westgroup adına bu vizyona o kadar çok güveniyorsan gidip fikirlerini kayınpederinle paylaşsana.
Why didn't you take this to your future father-in-law?
Bundan kayınpederine niye bahsetmedin ki? Olmaz mı?
This is one of the consoles they might be using in the future.
Bu, gelecekte kullanılabilecek konsollardan biri.
And in the same moment... had become the future King Of England.'
Aynı anda da... İngiltere'nin gelecekteki Kralı olmuştu.
Um, you know in the future you might wanna just say, "Sure, I'll tell her."
Gelecekte biri sorarsa "Tabii, ona söylerim" desen daha iyi.
And, in the near future, you may be spending a lot less time and money at gas stations.
Ve yakın gelecekte benzin istasyonlarında çok daha az zaman ve para harcayabilirsiniz.
Everything hit me all at once, and I had this terrifying vision of the future, where I-I ended up all alone in this house.
Her şey bir anda üzerime geldi, geleceğe dair korkunç şeyler gördüm sonunda evde yapayalnız kalıyordum.
This could be the moment when Westgroup stops digging in the past and starts building the future.
Westgroup için artık geçmişi karıştırmayı bırakmanın.. ve Geleceği inşaa etme zamanı.
The future is in connection.
Gelecek internette.
Pam, we are going on a voyage of medical discovery unparalleled in not only the history of mankind but also perhaps its future.
Pam, tıbbi keşiflerle ilgili bir yolculuğa çıkıyoruz. Sadece insanlık tarihi için değil, ayrıca belki gelecek için de.
Perhaps we can have a more formal meeting in the future.
Umarım gelecekte daha resmi bir görüşmemiz olur.
Future me knew that past me was going to John Dee's estate, but I couldn't tell past me because that would violate the chain of events leading present me to know that future me was going into the past.
Gelecekteki ben, geçmişteki ben'in John Dee'nin mülküne gideceğini biliyordu. ... ama bunu geçmişteki ben'e anlatamazdı çünkü gelecekteki ben'in geçmişe gidiyor olduğunu bilmek şu anki ben'in yaşadığı olaylar zincirini bozardı.
The one hint Flynn sent himself from the future.
Flynn'in kendisine gelecekten gönderdiği tek işaret.
Options. Well, this explains Shakespeare's plan in the future.
Bu Shakespeare'in gelecekteki planını açıklıyor.
! In the future.
Gelecekte.
Then past me wrote future me the letter I knew I would discover myself in the future... or now the past future.
Sonra, geçmişteki ben, gelecekteki ben'e kendimi gelecekte keşfedeceğimi bildiğimi içeren bir mektup yazdım ya da artık geçmişteki gelecek oluyor.
There's no future in it.
Oluru yok ki bunun.
A little messy around the bushes, but feel free to mow again in the future.
Otlar biraz dağınık ama ileride çimleri tekrar biçmekten çekinme.
His delusional idea of their future.
- Evet, Ray'in kafasında kurduğu gelecek.
We are going to meet in the future. Probably we will feel bored with each other.
Şimdi sana bir hafta daha tahammül etmem gerekecek!
Antyhing can happen in the future.
Hayatın sizi nereye sürükleyeceğini bilemezsiniz.
These are people who come here only with hope. and belief in the bright future.
Bu insanlar buraya geleceğe dair umut ve inançlarını kuşanarak gelmişlerdi.
Her dress just fell completely to pieces... like I'm assuming I'll do in the near future.
Elbisesi az önce parçalara ayrıldı tahminime göre yakın zamanda bize de olacağı gibi.
♪ ♪ In a dystopian future...
Distopik bir gelecekte...
She has been drawn in by the future.
Gelecek tarafından kandırılıyor.
I thought perhaps, because her ghost wasn't there in the future, like Prentis's was, I thought maybe...
Hayaleti, Prentis'inki gibi gelecekte olmadığı için belki de...
Maybe it will mean that the universe will be ruled by cats or something, in the future.
Gelecekte evrenin kedilerle yönetilmesine sebep olacaktır belki de.
And in any of those conversations, did he indicate what his plans were in the future?
Peki bu konuşmaların herhangi birinde gelecekteki planlarının ne olduğuna dair bir işaret verdi mi?
You saved her from so much suffering in her future.
Onun gelecekte çekeceği acılara engel oluyorsun.
Well, it don't matter, it's worth it, it's an investment in your future, Sean.
- Önemli değil, buna değer senin geleceğin için bir yatırım, Sean.
In everyone's career, there's a crossroads, Richard. A moment where what they'll say next will define their lives. Decide their future.
Herkesin kariyerinde dönüm noktaları vardır, Richard bir sonraki söyleyeceği şeyin hayatını tanımlayacağı bir zaman geleceklerine karar verecekleri bir zaman.
It is still not for the fact that he spit in my future.
Senin gelmemen de kötü oldu.
- Okay, but in the future we'll do it ourselves.
- Zamanım vardı. Evet ama bir dahakine biz hallederiz.
Helle Anker's death made the future uncertain for the gender-neutral kindergarten but the business is continuing.
Helle Anker'in ölümü ile, cinsiyet ayrımı gözetmeyen yuvanın geleceğinin ne olacağı şu anda bilinmiyor ama işleri hâlâ devam ediyor.
And nothing in the future where someone's trying to save some future world or something.
Birisinin geleceğin dünyasını kurtardığı bir film olmaz.
Spencer, now is the perfect time to announce to the world that Vernon Littlefield and all the other players that you've brought in are repped by my new sports division and Spencer Strasmore, future Hall of Famer, number 92, is the man behind the wheel for me.
Spencer, Vernon Littlefield ve getirdiğin diğer oyuncuların yeni spor klasmanında ortalığı yıkıp geçireceğini ve gelecek olan Hall of Fame üyesi 92 numaralı Spencer Strasmore'un, benim yerime tüm bunlarla ilgilendiğini bütün dünyanın öğrenme vakti geldi.
It's like that of a girl taken into a rich family as a future daughter-in-law? - Look here!
Bir kız, gelin olarak zengin bir aileye alınmış gibi.
♫ to anyone ♫ I have things I have to do in the future, so, Oh Ri Jin...
İleride yapmam gereken bazı şeyler var.
If she grows up well and takes after you, she could have an important role at Seungjin Group in the future.
Eğer sana çeker ve iyi yetişirse bir gün Seung Jin'de önemli bir konum sahibi olur.
It's no fun if the person I'll be with in the future is just accepting orders.
Erkeğimin önemsiz biri olmasını istemiyorum.
The person who will become Seungjin's successor after me in the future. I will introduce my son to you.
Hepinize benden sonra Seung Jin'in varisi olacak oğlumu tanıtmak istiyorum.
I have a feeling you'll be seeing a lot more of those in the future.
Gelecekte bunlara daha çok gideceğini hissediyorum.
No, only in the future.
Hayır, sadece geleceğe.
However, if you're successful in getting us the information we want, you'll be spared that future.
Ama istediğimiz bilgiyi getirmekte başarılı olursanız o geleceğe ayrılacaksınız.
It is not now nor in the history of time has it ever been okay for you to lose your shit with the future King of England.
Şimdi ya da geçmişte asla, senin gelecek kralla lanlı manlı konuşman iyi olmamıştır.
Throwing up egg salad with the future King of England in the next room.
Yan odada, geleceğin İngiltere Kralı'nın üzerine yumurta salatasını kusmak.
Um, let me jump in my DeLorean, I'll go back to the future and see if I can grab it.
DeLorean arabama atlayayım geleceğe gidip bakayım yakalayabiliyor muyum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]