Infected tradutor Turco
4,127 parallel translation
Bryce infected my dad with nanites.
Bryce babama nanit bulaştırdı.
Then she got sick and he infected her.
Onu hasta eden şey burada.
You're the only pure thing I have, but I know that you're susceptible to the same darkness that has followed me around my entire life, and it's infected this family, and I will not allow it to corrupt you as well.
Sahip olduğum tek saf şey sensin ama senin de hayatım boyunca beni takip etmiş ve bu aileye bulaşmış olan karanlık tarafa sürüklenebileceğini biliyorum. Seni de yoldan çıkarmasına izin vermem.
They're gonna leave her with the infected people!
- Onu hasta insanların arasına atacaklar.
We also encountered several dozen infected people, including children.
İçlerinde çocukların da bulunduğu bir grup hasta insan ile de karşılaştık.
- You need a suit on. - He's not infected.
Virüs falan bulaşmadı.
You have to understand... if this is airborne or blood-borne, we will all be infected.
Şunu bilmelisiniz ki eğer bu şey hava veya kan yolu ile bulaşmış olsaydı hepimize bulaşırdı.
For all we know, it's infected monkeys she's throwing overboard... - and that's what spreading the disease.
Bak, hepimiz denize attığı şeylerin ölü maymunlar olduğunu ve gemiye virüsü yayan şeyin de bu olduğunu biliyoruz.
And now, here you are, possibly infected by the disease... running around the ship exposing everyone else to get to him.
Şimdi ise sen muhtemel bir virüs taşıyıcısı olarak gemide oradan oraya koşturup ona ulaşmak için hastalığı herkese yayıyorsun.
So... those monkeys were infected?
- Yani o maymunlar virüslü müydü?
And now you've got teams going out into infected areas for supplies every week.
Her hafta erzak bulmak için hastalığın bulaştığı bölgelere giden adamlarınız var.
Every day its value increases, as those not yet infected grow desperate for it.
Değeri her geçen gün yükseliyor. Çünkü hastalanmayanların ona ihtiyacı gittikçe artıyor.
Before it gets infected.
Mikrop kapacak.
It was a virulent strain, fast-moving, because something else infected her in addition to the rust.
Dayanıklı bir tetanoz türüydü, hızlı etki ediyordu, çünkü pasın getirdiğinden başka bir tür daha enfeksiyon mevcuttu.
Look, her toe got infected, and she wouldn't let me take her to the hospital, so I went to the vet's where I work, and I took some antibiotics.
Bakın, ayak parmağı enfeksiyon kaptı, ve onu hastaneye götürmeme izin vermedi, ben de çalıştığım veterinerliğe gittim, ve bazı antibiyotikleri aldım.
You won't be infected.
Hastalık size bulaşmamış olur.
Well, Dr. Hamada claims that his treatment prolongs the lives of the infected.
Pekala, Dr. Hamada'ya göre bu tedavi virüse maruz kalinan süreyi uzatiyor
And that you're infected with that virus that killed Tup.
Ve sende de olan virüsün Tup'ı öldürdüğü söyleniyor.
In a silver mirror, if she's infected, the reflection vibrates.
Etkilendiyse, gümüş sırlı aynada, yansıması titreşir.
I also have video of an infected person in the full throes of the illness.
Ayrıca hastalığın tüm belirtileriyle mücadele eden birinin de kaydı var.
They're dormant but infected, and at a certain point they all wake up.
Cansızlar ama hastalık taşıyorlar, ve bir noktada hepsi uyanacak.
He was infected by Emma.
Emma Arnot'un babası. Emma ona hastalık bulaştırmıştı.
For the rest of the organism to thrive, a steady and unwavering hand is called upon to remove..... the infected piece.
Organizmanın geri kalanının hayatta kalması için sağlam ve sarsılmaz bir elden hastalıklı parçadan kurtulması isteniyor.
He hasn't had proper medical attention. Looks infected.
Doğru dürüst tıbbi müdahale görmemiş.
That plant- - like much around here- - is infected.
Bu bitki - çok buralarda gibi - bulaşmıştır.
How many days ago do you believe you were infected? Don't look to her.
Kaç gün önce bulaştığını düşünüyorsun?
Super infected. Nasty stuff.
Acayip enfekte olmuş.
There is no hope for those who are infected.
Hastalık bulaşanlar için hiçbir çare yok.
Beloved dogs turn on you after they've been bitten... by a fox or a bat or any - any infected animal.
Bundan bir farkı yoktu. Sadık köpekler bile bir tilki, yarasa ya da hasta bir hayvan tarafından ısırıldığında sana sırt çevirir.
This building's infected.
Hastalık bu apartmana da yayılmış.
Or someone infected you on purpose.
- Ya da biri sana bilerek bulaştırdı.
Whatever's infected Irisa, it's got you too.
Irisa'yı etkileyen şey sende de var.
A woman was infected with a mysterious illness with symptoms like yours.
231 00 : 12 : 40,606 - - 00 : 12 : 42,240... kadının rahatsızlığı üzerine olan notlarını bitirmemiş olması Bir kadın bilinmeyen bir hastalığa yakalanmış senin semptomlarına benziyor. Beni düşündüren, Franklin...
He might be infected as a side effect from the diabetes...
Şekerin yan etkisi olarak enfeksiyon baş göstermiş olabilir.
We'll run some tests to see if it's infected.
Enfeksiyon olup olmadığını anlamak için birkaç test yapacağız.
And you got to keep it far away from your face, so you don't get infected.
Yüzünün mikrop kapmaması için uzak tutmalısın.
He'll be infected soon enough, And no one will heed his cries.
Yakında hastalığı kapacak ve yakarışlarının ehemmiyeti kalmayacak.
We're not infected.
Hastalıklı değiliz.
Villagers all around are burning the homes of the infected.
Her taraftaki köylüler, hastalıklı evleri yakıyorlardı.
They're infected!
Hastalık kapmışlar!
Should be, but the bars are simply to isolate her Until we know That she's not infected.
Ama bu çubuklar hasta olmadığını anlayana kadar onu basitçe izole etmek için.
I'm surely infected, too.
Kesin ben de hastalık kaptım.
Was I infected?
Hastalık kaptım mı?
He was infected, and now he's gone.
Hastalandı, ve şimdiyse gitti.
If one of those patients'conduits gets infected, the trial dies.
Hastaların kanallarından birine enfeksiyon bulaşırsa, bütün deney ölür.
A fit that came on suddenly and without reason, followed by a restless sleep in which the sickness infected even my dreams.
Aniden ve habersizce gelen bir krizin ardından huzursuz bir uykuya daldım. Hastalık rüyalarımı bile etkiledi.
Last thing I need are for these things to get infected.
O şeylerin mikrop kapmasını hiç istemem.
Keith, you understand that the kidney you're getting today is being donated from a person infected with HIV?
Keith, bugün alacağın böbreği HIV pozitif bir kişinin bağışladığını biliyor musun?
I must tend to it before it gets infected.
Enfekte olmadan önce ilgilenmek zorundayım.
You're infected.
- Sen hastasın.
Matt was infected.
Matt'e de bulaşmış.