Inside you tradutor Turco
17,566 parallel translation
Your blood, what is inside you, even we do not know the possibilities yet.
İçindeki kan... Biz bile tüm olasılıkları henüz bilmiyoruz.
I want to see inside you.
İçini görmek istiyorum.
There's no telling what we'll find inside you.
İçinde ne bulacağımızı tahmin etmek mümkün değil.
That you looked inside yourself, deep into the place where your soul should be and you found it empty.
Kendi içine baktığını ruhunun olması gereken derinlere kadar indiğini ve hiçbir şey bulamadığını söyle.
It's not like there's a physical book inside you.
İçinde görünür şekilde bir kitap yok.
Please, put me inside you. "
Lütfen beni içine al. "
They get inside your head, you see?
Kafanızın içine giriyorlar, anlıyor musunuz?
Having two of them kicking inside you?
İçindeki tekmecilerin ikisinede sahip olmak?
But what if that threat is inside you?
Ama ya bu tehdit senin içindeyse?
That thing you've got inside your pupil, they're gonna want that.
Gözbebeklerinin içindeki şeyi isteyecekler.
The power inside you will grow.
- İçindeki güç büyür.
If you understood what they did to me, what they did inside of me, you'd know why I was taking her back.
Bana ne yaptılar bir bilseydin, içime neler yaptıklarını, o zaman anlardın onu götürmem gerektiğini.
You gotta stay inside.
İçeride kalmalısın.
Will you look inside the house?
Evin içine bakar mısın?
You're going back inside?
İçeri mi dönüyorsun?
When was the last time you were inside a church?
En son ne zaman kiliseye gittin?
The only reason you are here is because I see the light inside him.
Burada kalmanızın tek sebebi onun içindeki ışığı görmüş olmam.
No. You go inside to your spot and stay there while I fix this.
Hayır, içeri girip yerine geç ve ben bu sorunu çözerken orada bekle.
It can sink you lower than you thought possible, or it can ignite a fire inside of you.
Bu seni düşündüğünden de daha aşağıya çekebilir ya da içindeki bir ateşi tutuşturabilir.
All you can do is try to live inside it.
Tek yapabileceğin içinde yaşamaya çalışmaktır.
I hosed you down, dragged you inside, covered you with a blanket.
Seni yıkadım, içeri sürükledim ve battaniye örttüm.
That's what happens when you mix the appetite of a horse with the appetite of someone with a hole inside him that needs to be constantly filled with attention, food, and sex.
Bir atın iştahını içinde ilgi, yiyecek ve seksle doldurulması gereken bir boşluk olan birinin iştahıyla karıştırınca böyle oluyor.
Is someone on the inside dumping shares right as you're launching?
İçeriden biri, siz ürünü piyasaya sürerken hisselerinden vaz mı geçiyor?
Once inside the Troll Trace building, you will plant this.
Troll Trace binasında girince bunu yerleştireceksin.
You have to say, "I'm sorry, Dad. I guess I'm just fucked up inside."
"Üzgünüm, baba, sanırım kafam bombok olmuş." demelisin.
Then they crawl up inside of you and... poop on your heart.
Sonra içine sızıp... kalbine sıçarlar.
Hey, Gilfoyle, you wanna come inside and help me
Gilfoyle, içeri gelip...
I could make you give me that tablet, turn your mind inside out, make you forget all this.
Elindeki şu tableti bana vermeni ve belleğini allak bullak edip tüm bunları unutmanı sağlayabilirim.
But you're an inside grown-up.
Fakat sen bizden birisin.
But... you cannot look inside the package.
Ama... paketin içine asla bakmaman gerekiyor.
Ooh. And the clients have asked me once more to remind you not to look inside.
Müşteriler benden tek bir şey istedi, paketin içine bakmaman gerektiğini sana hatırlatmak.
They're inside of you.
İçindeler.
You came out of the Phoenix Stone, but you thought you were still inside of it.
Phoenix taşından geldin ama hala içindesin sandın.
I've been very patient, Dolores, but it's time you give up whatever's going on inside that head of yours or I'll cut it out myself.
Çok sabrettim Dolores ama kafanın içinde dönüp duranlardan vazgeçme vaktin geldi artık, yoksa kafanı kendi ellerimle keseceğim.
We need what's inside of you, and we told you this repeatedly.
İçindeki şey bize lâzım ve sana bunu defalarca kere söyledik.
What's inside of you, it isn't God.
İçindeki şey Tanrı değil.
Let's get you inside.
Hadi içeri girelim.
Okay, I mean, just to know that you have that sort of anger inside of you...
Yani, içinde bir yerlerde böyle bir öfke olduğunu bilmek...
Can't you reprogram them and destroy Myriad from the inside?
Uyduları yeniden programlayıp Myriad'ı içeriden çökertemez misin? Denedim.
You were inside my head.
Kafamın içindeydin.
You couldn't see nothing with so much drink inside you.
- Seni gördüm. - O kadar içki içmişken bir şey göremezsin.
You could be crushed if you go inside.
Altında kalabilirsiniz.
But maybe with the daylights gone, you'd see how much my chest and head implode for you, their voices trapped inside like unborn children fearing they will never see the light of day.
Ama belki de gün ışığı olmasaydı Göğsümün ve kafamın senin için nasıl gümbürdediğini duyacaktın Ve onların gürültüsünün içimde sanki henüz dünyaya gelmemiş ve gün ışığını asla göremeyeceğinden korkan bir çocuk gibi nasıl sıkıştığını görecektin...
What do you think's inside?
İçinde ne var sence?
If you look inside, you will find everything that Theo stole from you.
İçine bakarsan Theo'nun çaldığı herşeyi bulabilirsin.
One wrong calculation and you could splinter inside a brick wall or to the middle of the ocean.
En ufak hesap hatasında kendini bir duvarın içinde ya da okyanusun ortasında bulabilirsin.
You're not gonna like what I found inside.
İçeride bulduğum şey hoşunuza gitmeyecek.
That when you walk, the pills rattle around inside of you!
Yürüdüğünde içinde haplar sallanıyormuş!
Look, right now, all you need to worry about is inside that room.
Bak şu anda endişelenmen gereken tek şey şu odada.
How you incinerated your true love while she slept so soundly inside her casket?
Tabutunda usul usul uyuyan gerçek aşkını nasıl yakıp kül ettiğini?
I do not know what hell awaits you inside this stone, but it cannot be worse than the one you have put me through.
Bu taşın içinde sizi hangi cehennem bekliyor bilmiyorum ama beni soktuğun cehennemden daha kötü olamazlar.
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
yours 1007
your own 34
your hat 64
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
yours 1007
your own 34
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73