English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / Into the woods

Into the woods tradutor Turco

930 parallel translation
The rabbit runs into the woods, but the fox stays on his tail.
Tavşan ormanın içine koşar, fakat tilki onu izlemektedir.
Into the woods. Into the woods. You understand me?
Orman yolunu takip et.
It got wilder as I got deeper into the woods.
Ormanın derinlikleri daha ürkütücüydü
And then I left the river, went right into the woods themselves.
Ve sonra nehirden ayrılıp, doğruca ağaçların içine daldım.
Maybe Dracula lured Joan into the woods and...
Belki Drakula, Joan'u cezbedip ormana götürmüştür.
But as soon as he found out you're not here anymore, he ran back into the woods.
Ama senin burada olmadığını görür görmez koşarak ormana geri döndü.
- It fled into the woods.
- Ormana kaçtı.
If he gets into the woods, we'll never find him.
Ormana girerse onu asla bulamayız.
They got out of the water and ran into the woods.
Sudan çıkıp ağaçlığa girdiler.
Drag your woman by the hair into the woods.
Kadınını saçlarından ormana sürükleriz.
I took about a hundred yard walk into the woods with my young friend here, shot the lid off a can and decided I needed a drink.
Şuradaki genç arkadaşımla orman içine 100 kilometre kadar yürüyüş yaptım, bir teneke kutunun kapağını vurdum ve bir içkiye ihtiyacım olduğuna karar verdim.
Then I went with them into the woods to look for the panties but we couldn't find anything but my glasses.
Sonra polislerle birlikte ormana gidip donu aradık... ama ancak gözlüğümü bulabildik.
Until they're strong enough to run into the woods or fly into a tree. And then to a higher tree and then to the sky.
Bir ağaca yükselebilecek kadar güçlendikten sonra da gökyüzüne doğru uçup gider.
The Jerries are moving up into the woods... ... with machine guns and mortars.
Almanlar ormana doğru ilerliyor makineli tüfek ve havanlarla.
By dawn we're under the wire, across the open space, into the woods and gone.
Şafakta tellerin altında oluyoruz, açık alanı geçip ormana dalıp gidiyoruz.
You scared me and then you chased me into the woods.
Beni korkuttun ve ormana kovaladın.
Jenny, why did I follow you into the woods?
Jenny, seni neden takip ettim?
What do you mean, followed her into the woods?
Ne demek onu takip ettin?
Why'd she always go into the woods alone?
Neden o ormana hep tek başına gidiyordu ki sanki?
Then we drive the truck and the drivers into the woods... and get rid of all the fingerprints.
Sonra, kamyonu ve adamları ormanın içine götürüyoruz ve tüm parmak izlerini temizliyoruz.
I ran into the woods.
Ormana koştum.
I'll get you all and murder you without mercy! And I'll cast your limbs into the woods, whore-mongers!
Sizi birer sığır gibi keseceğim, hem de hiç acımadan... ve parçalarınızı ormana dağıtacağım...
And where does your grandma live? Very far into the woods.
Ormanın derinlerinde.
Into the woods!
Ormana!
If you are positively determined to make an end to yourself, go into the woods and shoot yourself there.
Eğer kendi hayatına bir son vermeye kararlıysan ormana gidip kafana bir kurşun sık.
Tie him up when he's asleep... and take him into the woods.
Onu uykudayken bağlayıp sonra da ormana atabiliriz..
Walk up into the woods... and it's taking place in a trailer.
Ormanın içine kadar yürüyün... bir vagonun içinde.
And'cause I'm not so fuckin'stupid as to drive this car into the woods... to find two other guys with machine guns who know I got money.
Ve çünkü, arabayı, bende para olduğunu bilen silahlı iki adamın bulunduğu ağaçların arasına sürecek kadar aptal değilim.
We came across it the last day of our field trip into the woods a week ago.
Bir hafta önce ormanda yaptığımız gezinin son gününde bulduk.
Come on, get into the woods.
Hadi, ormana doğru yürü.
Wood, wood, Two bears go into the woods...
Ağaç, ağaç. İki ayı ağaçlığa giderler...
I walked out into the woods and laid down by a stream and cut myself.
Ormana yürüyüşe çıktım ve bir dere kenarına oturup bileğimi kestim.
We've got to get the men into the woods.
Askerleri ormana sokalım.
Everyone into the woods!
Herkes ormana!
Into the woods!
Herkes ormana!
The mother said a prayer for she didn't trust the old woman and the children had always been forbidden to go into the woods.
Anne dua etmiş, çünkü yaşlı kadına güvenmiyormuş ve çocukların ormana gitmesi zaten yasakmış.
when magic powers drew the children into the woods powers that were stronger than any threat of punishment.
Anneyle baba ufukta kaybolur kaybolmaz, sihirli güçler çocukları ormana çekmiş. Güçler ceza korkusundan daha da güçlüymüş.
Lure him into the woods
Ormana çekelim.
I'm just going to step outside and shine the light into the woods.
Hemen kapının eşiğinde olacağım üstelik gün ışık da ormanı aydınlatıyor.
Tug you off into the woods...
Ormana mı atar
They fled into the woods thinking it was the end of the world.
Yerliler dünyanın sonunun geldiğini düşünüp ormanın derinliklerine kaçtı.
I bet you slice it into the woods. A hundred bucks!
Yüz dolarına bahse varım çalılara atacaksın!
Yeah, maybe you're right sure, remember two years ago when bob took little anne into the woods?
Evet haklı olabilirsin. Tabii, 2 yıl önce küçük Anne'i ormana götürdüğünü unuttunuz mu?
I ran out the door and into the woods.
Kapıdan çıkıp ormana koştum.
Would he disappear into the north woods?
"Kuzey ormanlarına karışıp, gözden kayıp mı olur?"
He turned off the highway into a lane in the woods, and he stopped the car and turned off the lights.
Otobandan sapıp orman içinde bir yola girdi, arabayı durdurdu... ve farları söndürdü.
You rushed into the Red Lion saying you'd seen a man in the woods.
Telaşla Red Lion'a girip ormanda bir adam gördüğünü söylemişsin.
The passengers are fleeing into the woods.
İçindekiler, arabadan inip ormana doğru kaçıyorlar. Tamam.
Critters in the woods better hide tonight, oh Lord hit it so hard it went through Ike's legs and he bent down to get the ball and all the dirt went into his face, hahaha!
Orman yaratıkları bu gece saklansalar iyi ederler. ... topa öyle sert vurdu ki top Ike'ın bacaklarından geçti ve topu almak için eğilince tüm o çamur yüzüne geldi!
Toyoji does not return home with one basket, two baskets, three baskets of leaves, but takes them deeper in the woods emptying them into the old well
Toyoji ; evine götürmesi gerekirken ağaç diplerinden topladığı yapraklarla dolu birkaç küfeyi eski kuyunun içine boşalttı.
- I go into the wood hut and cut the woods. And you?
- Ben ahşap kulübeme gidiyorum ve ağaç kesiyorum. ya sen?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]