Invitations tradutor Turco
761 parallel translation
I've been swamped with dinner invitations lately.
Son günlerde bu tür görüşmelere çok gittim.
So... then how many of those dinner invitations have you accepted?
Peki şimdiye kadar kaç yemeğe gittin?
I regret I am too occupied to accept invitations.
Hiçbir daveti kabul edemeyecek denli meşgul olduğuma üzülüyorum.
If you should change your mind, if you would follow our custom of accepting third invitations, we are having dinner at 8.
Eğer fikrinizi değiştirirseniz ve üçüncü davetimi kabul ederek geleneklerimizi öğrenmek isterseniz saat sekizde akşam yemeğimiz var.
Positive. I helped Mrs. Teasdale with the invitations.
Kesin, bayan Teasdale davetiyeleri hazırlarken yardım ettim.
Sent out invitations for this affair?
O gizli iş için onu mu çağırdın?
I'll get Guild to issue the invitations.
Davetiyeleri Guild'e bastırtacağım.
No formalities, no white ties, no engraved invitations.
Formalite yok, resmi elbise yok, yaldızlı davetiye yok.
Forget about wedding invitations and all the rest of it.
Düğün davetiyelerini ve diğer şeyleri unut gitsin.
A lot of calls upon his time, and... ... well, I didn't see the necessity of showering him with invitations.
Davetler, onun çok zamanını alıyordu ve ben de onu davetiye yağmuruna tutmaya gerek duymadım.
-... if you wrote invitations after the trial?
-... daha uygun olacağını düşünmüyor musun?
- I'll take car of the invitations.
Davetiyelerle ben ilgilenirim.
Is it the Beauchamp who does the invitations?
Davetleri veren Beauchamp mı?
You make it very hard for me to refuse your invitations.
Davetinizi geri çevirmek benim için oldukça zor.
As far as I'm concerned it would mean going back to those dinner invitations from men.
Bana göre bunun anlamı... erkeklerin o yemek davetlerine dönmek olur.
I remembered your kind invitations.
Nazik teklifini hatırladım.
Got a reply from the commander... saying she wasn't strong enough to accept invitations.
Kumandandan davet kabul edecek kadar güçlü olmadığını söyleyen bir cevap aldım.
- She doesn't accept invitations.
- Davet kabul etmiyor.
And I must ask for your word not to send her any more invitations.
Bir daha ona davet göndermemeniz konusunda söz vermenizi istiyorum.
There seems to be no end to these invitations.
- Davetlerin sonu gelmeyecek anlaşılan.
We'll send out the invitations.
Kağıtlar pazara hazır olur.
Had it not been for your invitations, these past few months would have been unbearable.
Davetleriniz olmasaydı şu geçen bir kaç ay benim için dayanılmaz olurdu.
Arrangements for the wedding, invitations, a national holiday.
Düğün hazırlıkları, davetiyeler, resmi bayram.
I have to give it to Miss Bellamy in the office to get the order in for invitations and announcements.
Davetler ve duyurular için listeyi ofisteki Bayan Bellamy'ye vermem gerekiyor hani.
Before I order the invitations, you ought to know how many people Mrs. Banks is asking.
Davetiyeleri sipariş vermemden önce Bayan Banks'in kaç tane davetiye istediğini öğrenmelisiniz dedim.
The invitations were mailed today, and you should see my dress.
Davetiyeler bugün gönderildi. Gelinliğimi de görmelisin.
But the invitations are out, 2,000 of them.
Ama 2000 davetiye dağıtıldı.
The invitations have been printed
Davetiyeler basıldı.
The president accepted your suggestion, and cabled the invitations for a meeting.
Başkan önerinizi kabul etti ve telgrafla toplantı davetiyelerini gönderdi.
You're absurdly careless... about giving out invitations.
Beni davet etmek konusunda aşırı özensizsin.
- Only because my invitations were ignored.
- Aylardır davetlerimi dikkate almadığın için.
He sends her his bills as though they were invitations.
Faturaları sanki davetiyeymiş gibi çariçeye gönderiyor.
- for sending of invitations.
-... davetiye listesi yapacaksın.
If Bonaparte had married young, he'd still be on half-pay, carrying his wife's handbag, inviting idiots to his house because his wife wanted invitations to theirs!
Bonapart genç evlenmiş olsaydı, hala maaş peşinde olup, karısının el çantasını taşırdı. Karısı da davet edilmek istediği için evine salakları davet ediyor olurdu.
How are the wedding invitations coming along?
Düğün davetiyelerinden ne haber?
No news. No social invitations.
Haber yok, davet yok.
Commander, these are orders, not invitations.
Kumandan bunlar emir. Davetiye değil.
The Italian noblemen that were invited by the Governor General have given all of their invitations away.
Genel Valinin davet ettiği İtalyan asilleri davetiyelerini başkalarına vermişler.
I know you and the invitations you hand out at parties.
Seni ve partilerde dağıttığın davetiyeleri bilirim.
Why does Grandmama stop me from accepting invitations?
Niçin büyükannem davetleri kabul etmeme izin vermiyor?
A hundred and four handwritten invitations have gone out.
Elle yazılmış 104 davetiye gönderildi.
Olympia and I have to go over the invitations.
Olympia'yla birlikte davetiyeler üzerinde çalışacağız.
Invitations for what?
Ne davetiyesi?
Your invitations always intrigue me, Countess Lina.
Davetleriniz beni hep şaşırtır Kontes Lina.
I sent out the invitations.
Davetiyeleri ben gönderdim.
You sound like the men who send invitations to my room with their chauffeurs.
Odama şoförleriyle davetiyeler yollayan adamlar gibi konuşuyorsun.
Did you ever try refusing one of Blanche's invitations?
Hiç Blanche'ın davetlerinden birini geri çevirmeyi denedin mi?
Remember the dinner invitations for tonight.
Bu akşamki yemeğin davetiyelerini unutma.
As long as these invitations continue, we must stay in the city.
Bu davetler sürdüğü sürece şehirde kalmalıyız.
Yukinojo is very rude ; he has refused all our invitations
Yukinojo çok kaba, bütün davetlerimizi geri çeviriyor.
Pay the bills and say no to the invitations.
Faturaları ödeyin, davetlere de hayır deyin.