English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / It's nothing serious

It's nothing serious tradutor Turco

310 parallel translation
Oh, it's nothing serious.
Önemli bir şey değil.
It's nothing very serious, but all the same, we'd better not take any chances.
Ciddi bir şey değil ama ne olur ne olmaz riske giremeyiz.
It's nothing like so serious as a broken leg.
Hiçbir şey kırık bir ayaktan daha ciddi olamaz.
- It's nothing serious?
- Ciddi bir şey olmadığına emin misin?
You're sure it's nothing serious?
Ciddi olmadığından emin misiniz?
I hope it's nothing serious.
Umarım ciddi bir şey değildir.
It's nothing serious.
Ciddi birşey değil.
It's a chronic condition and probably nothing serious.
Müzmin bir durum muhtemelen ciddi bir şey değildir.
It's nothing serious, but the doctor says she's frail.
Ciddi bir şey değil doktor narin olduğunu söyledi.
I hope it's nothing serious.
- Öyle duydum.
- lt's just a cold. - The doctor says it's nothing serious.
- Doktor mu geldi?
Don't worry. It's nothing serious.
Merak etmeyin, ciddi bir durum değil.
But it's nothing serious.
Ama ciddi bir şey değil.
- Don't worry, it's nothing serious!
- Endişelenme, ciddi bir şey değil.
It's nothing serious, Senora.
Önemli birşey değil, hanımefendi.
I'm sure it's nothing serious.
Ciddi bir şey değil.
- It's nothing serious.
- Sadece bir çizik.
It's nothing serious
Bir şeyi yok onun.
It's a flesh wound, nothing serious.
Bir sıyrık, ciddi bir şey değil.
- I hope it's nothing serious.
- Umarım önmeli bir şey değildir.
If he doesn't have a fever, then it's nothing serious.
Ateşi yoksa ciddi bir sorun yoktur.
I hope it's nothing serious.
- Umarım ciddi bir şey değildir.
There's nothing I can do, kid. Is it that serious?
Yapabileceğim bir şey yok, çocuk.
There's nothing serious, is it, Ralph?
Ciddi bir şey yok, değil mi, Ralph?
We'll keep her here a day or two for some more tests, George, but I'm sure it's nothing serious.
Onu bir kaç test için bir iki gün burada tutacağız, George, fakat eminim ciddi bir şey yok.
Because the doctors are not sure yet, but I'm sure it's nothing serious, Your Majesty.
Doktorlar henüz neyiniz olduğunu bilmiyorlar ama önemli bir şey olduğunu sanmıyorum, Majesteleri.
It's nothing serious, is it?
- Önemli bir şey yok, değil mi?
I hope it's nothing serious.
Umarım ciddi bir durum yoktur.
It's nothing serious.
Önemli değil.
Oh, well, please thank the princess... and tell her that there's nothing to be concerned about. It's really not too serious.
Lütfen, merak edecek bir şey olmadığını ve teşekkürlerimi iletin.
- It's nothing serious, really.
Ciddi bir şey değil, gerçekten. Anlıyorum.
It's nothing serious.
Ciddi bişey değil.
It's probably nothing serious.
- Ciddi bir şey yoktur.
It's probably nothing serious.
Büyük olasılıkla ciddi bir şey değildir.
I assure you, Mrs. Garrison, it's nothing serious.
Sizi temin ederim Bayan Garrison, önemli birşey değil.
It's nothing serious.
Ciddi bir şey değil.
- It's nothing serious.
- Ciddi bir şey yok.
it's nothing serious.
Ciddi bir şey değil.
Oh, it's nothing serious, it's a burst pipe.
Önemli bir şey değil, bor patladı o kadar.
Perhaps it's nothing serious, but the people of my group have some rules about smoking, they're bound to reality
Belki de ciddiye alınacak bir şey değildir. Ama benim grubumun insanlarının esrar çekmek konusunda bazı kuralları vardır. Onlar gerçek olana aittirler.
It's nothing serious.
Önemli bir şey yok.
It's nothing serious.
Önemli bir şey değil.
I hope it's nothing serious.
Umarım ciddi bir şey yoktur.
I'm sure it's nothing serious.
Uzun sürmez hayatım.
It's a sprain Nothing serious
Ciddi bir şeyin yok.
It's nothing serious.
Ciddi bir durum yok.
Maybe it's nothing serious.
Umarım ciddi bir durum yoktur.
It's a little bit rusty, but nothing serious.
Birazcık paslanmış, ama ciddi bir şey yok.
As long as it's nothing serious.
Önemli bir şey değilmiş.
It's nothing serious. He's just a bit tired.
Önemli bir şey değil, birazcık yorgun o kadar.
It's nothing serious.
Ciddi bir şey yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]