Seriously though tradutor Turco
400 parallel translation
Seriously though, I won't force this on any man.
Ç ok ciddiyim, bunun iç in kimseyi zorlamam.
Seriously though, my name is Bart Simpson.
Adım Bart Simpson.
No, seriously though, why do you want to know about eddie?
Hayır, gerçekten, neden Eddie hakkında konuşmak istediniz?
Seriously though, man, your flick is fantastic.
Yine de filmin gerçekten çok iyiydi.
Seriously though.
Cidden.
Seriously though, I'm very proud.
Cidden, gurur duydum.
Seriously though, you have not seen girls like these before. All right?
Ama gerçekten, daha önce böylesi kızlar görmemişsinizdir.
Seriously though, touch one and you're dead.
Cidden ama, birine dokunursanız ölürsünüz.
Seriously, though.
Cidden ama.
Seriously, though, Henry, it's such a brutal thing.
Cidden, Henry, yine de bu çok acımasız bir şey.
Seriously, though, Marcel, I think the gentleman needs our advice.
Belki de bu beyin öğütlerimize ihtiyacı vardır.
Seriously, though, if a man's a ninny... let him put on a dress and hide under the bed.
Cidden, eğer bir adam alığın tekiyse... bırakalım elbisesini giyip yatağın altında saklansın.
Seriously, though, I... I wish you would consider it.
Yine de, ciddi olarak, ben... bunu bir düşünmenizi dilerim.
We've made every possible test of blood damage, tissue damage, and every boy was affected to some degree - though not seriously.
Tüm kan ve doku testlerini yaptık ve çocukların hepsi ciddi olmasa da etkilenmişler.
But seriously, though, his men are all so interesting.
Ama cidden, erkeklerinin hepsi çok ilginç.
But seriously, though, no offence meant.
Ama cidden, yanlış anlamayın.
No, seriously, though, I hear there's an oasis about an hour and a half outside of Shali Benimal.
Hayır, ciddiyim, Shali Benimal'in bir buçuk saat dışında bir vaha olduğunu duydum.
Though one can hardly believe it, at that time Andrei Tarkovsky was already seriously ill.
İnanması zor olsa da....... Tarkovsky o zamanlar ciddi şekilde hastaydı.
But seriously, even though you won't get any medals, or be in history books some of us in Washington know exactly what you're doing for the war effort.
Cidden, hiç madalyanız olmasa da ya da tarih kitaplarında yer almasanız da Washington'da bazılarımız savaş için ne kadar çaba sarf ettiğinizi kesinlikle biliyor.
Come on, man, seriously, though.
Gel buraya. Dik otur.
Seriously though, if you are, do.
Cidden yine de eğer öyleyseniz, yapın.
Though seriously I'd have to say I'd be more keen on the third applicant.
Şaka bir yana, üçüncü kişi sanırım daha güçlü bir ihtimal.
Seriously, though, don't ever go up there.
Cidden, bir daha oraya gideyim demeyin.
Seriously, though, ladies and gentlemen, our brand-new teacher of the year,
Artık ciddi olalım. Bayanlar, baylar. ... yeni "Yılın Öğretmeni" miz...
And even though he had a major in architecture he seriously minored in beautiful coeds.
ve hatta üniversitede asıI branş olarak mimarlık okuduğu halde yan branş olarak ciddi şekilde güzel kız eğitimi alıyordu.
I wasn't going crazy or anything... with a different guy every night... but I knew them both... and I wasn't emotionally involved... with either one of them seriously... though I liked them both a lot.
Aslında çok da merak etmiyordum....... her gece başka bir adamla çıkıyordum... aslında her ikisini de tanıyordum... ama hiçbiriyle duygusal olarak ciddi bir şey yaşamıyordum... Gerçi her ikisinden de hoşlanıyordum hem de çok.
Seriously, good game, though. Good game.
Gerçekten, iyi oyundu, iyi oyundu.
Seriously, though.
Cidden bir düşün.
Seriously, though, this place... It's impressive.
Burası çok etkileyici.
They should bring back another season of Chicago Hope though, seriously!
Yine de "Chicago Hope" un yeni sezonunu getirebilirler
- Seriously, though.
- Cidden, yine de...
Seriously, though, Jo.
Cidden Jo.
Seriously, though, I told Noel six months ago about this amazing artist, this painter, Jeremy Cavallo.
Ciddiyim ama. 6 ay önce Noel'a muhteşem bir ressamdan bahsetmiştim, Jeremy Cavallo.
Seriously, though.
Ama cidden.
Seriously, though, can you in fact... name any of the emperors?
Cidden, iyi, peki sen... - hükümdarlardan bazilari sayarmisin?
Well, I got to do the Lion, though, seriously.
Valla, aslanı ben yapıyorum, cidden.
Seriously, though, can you believe that shit?
Gerçekten, her şeye rağmen bu saçmalığa inanabiliyor musun?
Seriously, though... I had to make sure he'd watched the whole film... before I showed up.
Yine de ciddi olarak... gösteriyi bitirmeden önce filmin tamamını izlediğinizden emin olmalıyım.
But seriously, though, I'm not nervous.
Gerçekten. Gergin değilim.
- Seriously, though, Jones, speaking purely unselfishly, I worry about you.
- Ciddiyim, Jones, bencilce konuşmuyorum, senin için endişeliyim.
Okay, I'm telling you though, something is seriously- -
Sana anlatıyorum, ortada ciddi bir şey var.
Seriously, though.
Ama ciddi olalım.
Seriously, though, Fegelein.
Hâlâ ciddiyim, Fegelein.
Seriously, though, you guys both sound - like you're doing great.
Sizler cidden çok iyi... işler yapıyorsunuz.
Seriously, though, I think this is gonna be great for our people.
Halkımız için harika bir şey olacak.
Seriously, though.
Cidden, aslında.
Seriously, though. Check out my icy wardrobe.
Kar elbiselerime bak.
Seriously, though, it's because of him... that I have a chance to leave behind a life that was... spinning out of control.
Gerçekten de onun sayesinde kontrolümden tamamen çıkmış bir hayatı geride bırakma fırsatım oldu.
You're such a lifesaver! Seriously, though? You're paying?
Yardımınızı takdir ediyorum, Fakat, gerçekten ikram mı ediyorsun?
No, seriously, though.
Hayır, ben ciddiyim.
Seriously, though, when you spoke to him, what did he say?
Cidden, onunla konuştuğunda ne dedi?