It is me tradutor Turco
25,874 parallel translation
It is me undoing my mistake.
Hatamı geri alacağım.
Hmm. Hey, Pat, I know you keep saying that the dancing thing isn't a big deal, but i-it kind of is a big deal to me.
Pat, dans olayının önemli olmadığını söyleyip durduğunu biliyorum ama bence çok önemli.
Why is it just me?
Neden ben?
And it's gonna end up with me losing my little girl anyway because that woman is watching me be a terrible doctor and a terrible mother, which... maybe I am.
Ne yaparsam yapayım sonunda küçük kızımı kaybedeceğim. Çünkü o kadın beni izliyor. Beni korkunç bir doktor ve korkunç bir anne gibi gösterecek.
And if anyone understands that, it is you and me.
Bunu ikimizden iyi bilen yoktur.
- Um, sir, after the many years I served under you as my chief, you must understand how difficult it is for me when you force me to say, respectfully, this is not my problem and, please, go do your damn job.
- Şefim olduğun uzun yıllardan sonra şimdi söyleyeceğim şeyin benim için gerçekten zor olduğunu bilmeni istiyorum ama bu benim sorunum değil ve gidip işini yap lütfen.
Is it a problem for you, Owen and me?
Owen'la birlikte olmamızdan hoşlanmıyor musun?
If you don't come, it is just me.
Gelmeyeceksen tek başıma olacağım.
No, but whoever put it in there is probably the same person who attacked me last night and probably the same person who killed Jake.
Hayır, ama telefonu kim koyduysa dün gece bana saldıran kişi de o olmalı. Muhtemelen Jake'i öldüren de o.
No, trust me, nothing that you say is gonna make it any worse.
Hayır, güven bana, söyleyeceğin hiçbir şey daha kötü hâle getirmeyecek.
It's just me, Ronald Dacey, businessman, husband, father of two, telling both of y'all I believe in what y'all doing and I want to be a part of it.
Sadece benim, iş adamı Ronald Dacey. Evli ve 2 çocuk babası. Ve ikinize de yaptığınız şeye inandığımı söylüyorum.
It won't work on me because I am a sober, sane and emotionally well-balanced woman who is on her way to do great things!
Bana işlemez çünkü ben büyük işler başarmak üzere olan ayık, aklı başında ve duygusal açıdan dengeli bir kadınım!
I was sure that I was never gonna work again, and... here I got this great opportunity and it is all thanks to you... for making me go to that reunion.
Bir daha çalışamayacağıma emindim ve... şimdi beni o buluşmaya gitmeye ikna etmen sayesinde... bu harika fırsatı yakaladım.
You can report me if you want, but I don't know how legal it is for a retired policeman to have evidence lying around at home.
İstersen beni şikayet edebilirsin, ama emekli bir polisin delilleri evinde böyle ortada bırakması ne kadar yasal bir şey bilemiyorum.
Do you want me to show you what it is?
Sana ne olduğunu göstermemi ister misin?
It took me very long to understand that the royal family honor is more important than any relation.
Bunu anlamam çok uzun sürdü kraliyetin aile şerefi herhangi bir ilişkiden daha önemli.
This job sounds easy, but believe me it's not.
Bu iş kolay görünür, ama inan değil.
Is it okay for me to say I'm happy for you?
Senin adına mutlu olduğumu söylemem senin için uygun mu?
Listen, they've clearly got an angle and it is not one that is favorable to me.
Dinle, açıkça benim hakkında ellerinde bir şeyler var bana hiç iyiymiş gibi gelmedi.
Whoever's idea it was to have me share a room with you to help me with my recovery is a complete idiot.
İyileşmemi hızlandırmak için ikimizi aynı odaya koyma fikri kime aitse, gerçekten salakmış.
Whatever it is you need to tell me to clear your conscience,
Vicdanını temizlemek için bana ne söylemek istiyorsan,
Yes, it is. I mean, this is clearly revenge'cause you're so jealous of me and Mike.
Mike ile beni kıskandığın için apaçık intikam alıyorsun.
Abe's my best friend, so if there's anyone that is gonna stop you from killing me, it's him.
Abe benim en iyi arkadaşım, o yüzden eğer beni öldürmemen için seni durduracak biri varsa o da Abe'dir.
I know you're angry about what happened, but this is... it's not for me.
Olanlar için kızgın olduğunu biliyorum ama bu kendim için değil.
Seeing all of your bright faces reminds me that there is nothing you cannot do if you put your mind to it.
Bugün buradaki bütün simalar bana hatırlatıyor ki eğer kararlıysanız başaramayacağınız hiçbir şey yoktur!
It is with a humble heart that I accept the trust placed in me by this great city to become your mayor.
Bu harika şehrin bana güvenip verdiği belediye başkanlığı görevini tüm kalbimle kabul ediyorum.
Wanted you to hear it from me, um, my engagement announcement is coming out in The Gazette tomorrow.
Bunu benden duymanı istedim, yarın The Gazette'de nişan ilanım olacak.
Oswald... the mayor, he informed me of your position, um... but believe me, I-I think... our breaking up is for the best. No, Edward, it's not.
Oswald başkan, senin durumundan bahsetti ama inanıyorum ki ayrılmamız en iyisi olacak.
If this is it, if this is the way I go out, then let me go out as the face that you can never erase from your brain.
Eğer bu, eğer bu gideceğim anlamındaysa o zaman beyninden asla yüzümü silme.
And you told me the only way to get through it is to tell yourself that you're strong enough.
Sen de bunu atlatmanın tek yolunun kendine güçlü biri olduğunu hatırlatmaktan geçtiğini söylemiştin.
All you need to know is that you have something I need, and you will give it to me.
Bilmen gereken tek şey istediğim şeye sahip olduğun ve onu bana vereceğin.
It is difficult to explain, but things have been very trying for me.
Açıklaması zor ama zor bir dönemden geçiyordum.
It seems to me that justice is in your sights.
Bugün yarın kendisini yakalayacakmışsın gibime geliyor.
I believe this is the part where you tell me it's much more than just a sandwich.
Sanırım bu kısımda onun aslında bir sandviç olmadığını söylemen gerekiyor.
Tell me, Eric, what is it you desire?
Neyi arzuladığını söyle bana Eric.
If he's willing to do something as monstrous as turning me out of my house, then killing his father isn't such a stretch, is it?
Eğer beni evimden atacak kadar canavarca bir şey yapabiliyorsa babasını öldürmesi o kadar abartı bir şey sayılmaz, değil mi?
Let me ask you a question, uh, Mick is it?
Sana bir soru sorayım, Mick değil mi?
And from what my wife tells me, you've stepped in it with one of these assholes, and that is a profession full of turds.
Eşimin dediğine göre sen de bu adilerden birinin bokuna basmışsın. Bu meslek onlar gibi boklarla dolu.
Okay. Okay, so you... do you want me to tell everyone that you didn't kiss me in the cabin or at the club, and none of it happened, none of it's real? Is that what... is that what you want, me to go and make a big announcement to everyone?
Tamam, peki, yani sen benden herkese senin beni kulübede yada kulüpte öpmediğini ve hiç bir şeyin yaşanmadığını yada gerçek olmadığını söylememi mi istiyorsun. benden istediğin benden istediğin ortaya çıkıp herkese bu konuda anons geçmem mi?
This problem you have with me, is it just a general dislike type deal?
Benimle yaşadığın sorun genel olarak bir tipten hoşlanmaman mı?
Is it really that hard to help me out every once in a while?
Arada sırada bana yardım etmek çok mu zor?
If all you're gonna do is judge me for it, then why don't you just leave?
Bunun için beni yargılayacaksınız, çekip gitsen ya?
If we don't get it back, you owe me a billion dollars.
Geri alamazsak bana bir milyon dolar borçlusun. ( Dolarda 3 buçuğu gördü zor iş )
Would you mind very much, telling me what it is we're doing.
Ne yaptığımızı açıklayabilir misin acaba.
OK, er, this is going to sound crazy but I think that I should take your number and I think I should call it, and I think I should ask you if you want to go out for a drink with me.
- Tamam, kulağa çılgınca gelicek ama numaranı almayı ve aramayı hatta, istiyorsan dışarıda benle bir şeyler içmek isteyeceğini merak ediyorum.
Tell me what it is you're after.
Peşinde olduğun şeyi söyle bana.
This is about us and it's about her, and you can't keep things from me anymore.
Bu bizimle alakalı ve onunla benden bir şeyler saklamaya devam edemezsin artık.
You know how hard it is for your father without me there.
Baban için bensiz orada olmak ne kadar zor biliyorsun.
It occurs to me that if Bob Lee had a visitor, let's say an old friend he hadn't seen in a long time, they would've left a way for him to get a hold of them.
Bob Lee'ye bir ziyaretçi gelmiş diyelim ki uzun zamandır görüşmediği eski bir arkadaş bu iş bu şekilde ilerlerdi.
But you're 16 now, and that's old enough to know how unfair it is what you just said to me.
16 yaşına geldin ve bu söylediklerinin ne kadar ağır olduğunu fark edebilecek yaştasın artık.
Hey! So, Doug Benson offered me a full-time staff job and I wasn't gonna take it because I didn't want you to feel bad, but instead, I decided to keep it, because I'm becoming a real person, which in turn, will make me a better partner for you.
Doug Benson bana ekibinde tam zamanlı bir iş teklif etti kendini kötü hissetmeni istemediğim için kabul etmeyecektim ama onun yerine, gerçek bir insan olmak için kabul etmeye karar verdim bu sayede senin için de daha iyi bir partner olacağım.
it is 11007
it is good 116
it is done 137
it is not okay 24
it is what it is 220
it isn't 1519
it is mine 58
it isn't worth it 21
it isn't real 27
it is not possible 57
it is good 116
it is done 137
it is not okay 24
it is what it is 220
it isn't 1519
it is mine 58
it isn't worth it 21
it isn't real 27
it is not possible 57