English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / It opened

It opened tradutor Turco

2,349 parallel translation
- Since it opened.
Açıldığından beri.
As it turned out, it opened some other doors.
Ancak sonunda, önüme başka kapılar açıldı.
I'm gettin'a little emotional here, because your voice, it opened up a little part of me that I thought was closed to truth and beauty forever.
Çok duygulandım, çünkü sesin, içimde doğruya ve güzele tamamen kapandığını zannettiğim bir parçayı araladı.
It's not cursed, but some troubling things have happened since the exhibit opened.
Lanetli değil. Ama sergi açıldığından beri birtakım tatsız olaylar yaşandı.
George has been here since it opened.
George açıldığından beri buradaydı.
I mean, she shrugged it off, but both times, once we got up in the air, she opened the door, she undid the seat belt, and then just kind of hung out, looked at me.
Yani, aldırış etmezdi ama iki seferinde de havadayken kapıyı açar, emniyet kemerini çözer ve bana bakarak öylesine beklerdi.
I've never opened it.
Asla açmadım.
She forgot she set it when she opened the door.
Kapıyı açınca tekrar kurmayı unutmuş.
- You should have opened it.
- Açacaktın kapıyı.
I've never opened it.
Bilmiyorum.
I don't know, I haven't opened it.
- Bilmiyorum, açmadım.
Not until Michael opened it and I saw the photos.
Michael açana kadar bilmiyordum. Bazı fotoğraflar gördüm.
Would you have opened the door if you knew it was me?
Ben olduğumu bilsen kapıyı açar mıydın?
It just opened up.
Daha yeni açıldı.
It's just, some studio time opened up.
Sadece, stüdyo zamanım uymuyor.
I opened it by accident.
Ben yanlışlıkla açtım.
You opened it?
Açtın mı?
This is just... it's dumb. Like, why would we put such stupid stuff in here, and also we bur-buried it, and then we opened it ten years later?
Neden böyle saçma şeyler koyup on yıl sonra açıyoruz ki?
I just have that nagging feeling if we had opened the mail sooner, we could have prevented it.
Mektubu daha erken açmadığımız için içim içimi yiyor. - Eğer açsaydık, bunu önleyebilirdik.
I just never opened it.
Açmamıştım o kadar.
Before I knew it, they opened the door, pulled me out, got in and drove off.
Daha anlamadan kapıları açtılar, beni çıkartıp, arabaya atlayıp gittiler.
And how long has it been since you opened it?
Peki sandığı en son ne zaman açmıştın?
It seems mankind has finally opened the Pandora's Box it must never open.
Açılmaması gereken Pandora'nın kutusu sonunda açıldı.
♪ With open eyes opened wide it's all good ♪
* With open eyes opened wide it's all good *
We suspect it was initially opened under an alias...
Başlangıçta bunu sahte bir isimle açıldığından şüphele...
It's your mind that's finally opened to change.
Sonunda değişime kendini açan senin aklındı.
400 years ago, glassmakers started with a bottle, and then opened it up into a sheet.
400 yıl önce cam üreticileri şişeyle başlayıp onu kağıt gibi açıyordu.
It can't be opened till 6 : 00 A.M.
Sabah 6 : 00'ya kadar kasayı açamam.
You haven't opened it?
- Açmadınız mı?
In 2007, when we last opened the box and found nothing, it was certainly a bit disappointing because we had been running the experiment for a year.
2007'de kutuyu son açıp birşey bulamadığımızda, gerçekten büyük bir hayalkırıklığıydı çünkü 1 yıldır bu deneyi gerçekleştiriyorduk.
Yeah, absolutely. It took a year to fix. It must have been quite an electrical arc to melt through the - - imagine the face of the guy who opened the door to the tunnel.
bir elektrik kaçağı olmalıydı bir şeyleri eriten hayali adam yüzü gibi tünele kim kapıyı ona açtı
- Apparently it's re-opened for business.
Görünüşe göre iş için yeniden açılmış.
Yeah, I just opened it.
Biliyorum. Aç.
And it's just really opened us up as a couple.
Ve bu ilişkimizi gerçekten çok geliştirdi.
A Warp Gate must have opened and through it, vile legions of demonic furies descended...
Warp Kapısı açık olmalı ki oradan saldırdılar baştan aşağı şeytanî bir öfkeyle.
Felt it ; the airflow changed - door window - somebody opened something downstairs.
Hava akışını hissettim, biri biri aşşağıdaki pencereyi açtı.
It hasn't even been opened.
Daha açılmamış bile.
Look, the Carlow hotel, they just opened in Portland and I figure that we could try it out for the weekend.
Bak, Carlow Oteli Portland'da da açıldı. Bu haftasonu deneyebileceğimizi düşündüm.
They opened his trunk- - it's empty.
bagajını açtıklarında boştu.
She was here when I opened it, um...
Bunu açtığımda buradaydı, ve...
You could have just opened it.
Normal yolla açabilirdiniz.
Because I opened the box this summer just to look at it.
Çünkü bu yaz sırf ona bakmak için kutuyu açmıştım.
It just opened today.
Daha bugün açıldı.
He wanted to prove that your beef with me was based in science... science that you believed in, right or wrong, that it was nothing more than that before I suspended your FBI contract and opened an investigation into your entire life.
FBI kontratını askıya alıp bütün hayatını inceleteceğim bir soruşturma açmadan önce inandığın bilim yüzünden benimle aranın kötü olduğunu kanıtlamak istiyordu.
It's you who first opened the door to the mansion.
Konağa giden yolu açan ilk kişi sendin.
Opened it wide up.
Tüm kalbimi.
Does it look like I opened it?
- Açmışım gibi bir hali var mı?
But he opened my box, did you happen to see what he took out of it?
Ama kutumu açmış. İçinde ne olduğunu ya da ne aldığını görebildin mi?
The box was too trashed to pretend it wasn't opened. Isn't this how the whole day started, with you opening
Kutusu o kadar zarar görmüştü ki açmamış gibi yapamazdık.
You already opened it?
Açtın mı?
Exactly, but it's a dilemma,'cause it's definitely gonna get opened.
Aynen öyle, ama bir ikilem bu çünkü kesinlikle açılacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]