English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ J ] / Just that

Just that tradutor Turco

171,164 parallel translation
No, it's not just that.
Hayır, sadece o değil.
It's just that I'm not super passionate about the show.
Sorun şu, programı o kadar tutkuyla yapmıyorum.
Yeah, it's kind of like saying that all these women across history have been discriminated against just because they have vaginas.
Evet, tarih boyunca kadınların sadece vajinaları olduğu için ayrımcılığa maruz kaldıklarını anlatıyor.
I'd kind of rather just order for myself if that's okay.
Sorun değilse kendim için sipariş vereceğim.
When I'm mad, I just go, "Hey. Why you gotta be like that?"
Ben sinirlendiğimde "Neden böyle yapıyorsun ama?" diyorum.
And John Legend just played the piano in a room, and I was in that room too.
John Legend odadaki piyanoyu çaldı ve ben de o odadaydım.
Did you just come up with that now?
Bu lafı şimdi mi buldun?
I'm just annoyed that I even have to have this conversation with you.
Bu konuşmayı seninle yapmak zorunda kalmam sinir bozucu.
That's why I keep telling y'all, if the police pull you over, just nod your head and shut the fuck up.
O yüzden diyorum, polis sizi durdurursa kafanızla onaylayın, yeter. Çenenizi de kapalı tutun.
I might just have to spill some gravy on that "Ratch" hat.
Ratch şapkasına sos dökebilirmişim.
So I'm just never gonna live that down, huh?
Hiç unutturmayacaksınız, değil mi?
That's all I need, just one.
Lütfen.
It's... It's just I'm... I'm overexcited that Syed, you're here!
Syed burada olduğu için çok heyecanlandım.
- Then I'm gonna... just let people think that you are my piece of art.
Millet seni benim sanat eserim sansın.
After ten years that you are with a person, you just... you just get married.
Biriyle on sene çıktıktan sonra... evlenirsin.
I'm sitting there, looking at her, and then just staring at that gigantic engagement ring.
Ona bakıyorum, sonra kocaman nişan yüzüğünü görüyorum.
- You just said that! You said, "I want to stay in New York, I like New York, I've met so many people."
"Burada kalmak istiyorum, burası güzel, birçok kişiyle tanıştım." dedin.
That's just the way he is. "
O da böyle biri işte. " dedi.
I mean, that's just kind of the title of the show.
O aslında sadece programın adı.
I... you know... we're just... That's... we're just co-workers.
Biz sadece iş arkadaşıyız.
That's just the premise of the show.
Sadece programın konusu böyle.
I know you did not just bring up That's So Raven.
That's So Raven'a laf mı çarptın?
Do you want me to explain to you that it's not easy to pack your life and just throw it away?
Hayatını bir anda kenara atmanın kolay olmadığını mı anlatayım?
So what was that fun month? Just a fun month?
Senin için "eğlenceli bir ay" mıydı sadece?
Just a fun little emotional fling to take your mind off a... a relationship that's dying?
Can çekişen ilişkini aklından çıkaran ufak bir duygusal kaçamak mı?
I just... I miss that feeling.
Sadece... o hissi özlüyorum.
Just like that.
Aynen böyle.
The problem with meteors like the one that exploded over Russia? We just don't even know they're there until it's too late.
Rusya üzerinde patlayan gibi meteorlarla ilgili esas sorun çok geç olana kadar orada olduklarını dahi bilmememiz.
That is why colonizing Mars is not just a pipe dream. It's a necessity.
Bu yüzden Mars'a koloni kurmak boş hayal değil, bir zorunluluk.
Stress that this is just routine maintenance of the nuclear arsenal, and our Russian friends are bent out of shape over nothing, but say it nice, like you do.
Bunun sadece nükleer cephanedeki rutin bakım olduğunu ve Rus dostlarımızın boşa endişelendiklerini vurgulasın ama her zamanki gibi uygun dille hallet.
I just mean that, you know, I haven't seen you around.
Demek istediğim seni daha önce buralarda görmedim.
- She was just worried sick, that's what.
- Meraktan ölecekti.
I just sign? That's it?
İmzalarsam olacak mı?
We believe that a woman's education is just as important as a man's.
Biz bir kadının eğitiminin erkeğinki kadar önemli olduğuna inanırız.
I'm just so excited to hear about everything that you saw.
Gördüklerini dinlemek için sabırsızım.
Finally, those two doctors that you just called incompetent Are two of the most innovative and brave physicians- -
Son olarak, yetersiz dediğin iki doktor tanıdığım en yenilikçi ve cesur doktorlardan ikisi.
Just as long as you know that one day, I will kill you, lagertha.
Sadece şunu bil ki bir gün seni öldüreceğim Lagertha.
Are you just really sad she can't breastfeed you anymore, is that it?
Artık seni emziremeyeceği için mi bu kadar üzgünsün?
If you are going to be King one day, you need to understand that books are just as important as swords or plowshares.
Eğer bir gün kral olacaksan anlamalısın ki kitaplar en az kılıçlar ya da sabanlar kadar önemlidir.
What you just said, that is not the Viking way.
Söylediğin şey Viking tarzı değil.
Well, that's just fine.
Bu iyi oldu.
That's just the way it is.
Hep öyle olagelmiş.
Please, just... you return that to Miss Jeannie.
Lütfen, bunu da Bayan Jeannie'ye iade et.
I-I should let you know immediately that what you heard just now had nothing to do with romance.
Şunu söylemek istiyorum. Biraz önce duyduğunuz şeyin aşkla ilgisi yok. - Anlıyorum.
For heaven's sake, didn't we just establish that I've only begun it?
Tanrı aşkına, okumaya yeni başladığımı söylememiş miydim?
The surly part just worsened now that she's sad.
Ama yasta olduğu için bir de aksiliği çıktı.
You'll just make it worse if you say that!
- Öyle dersen daha çok üzülecek.
Well... that's just how things worked out.
O zaman için öyle gerekiyordu.
That Josie Pye is just as mean as they make them.
Josie Pye öyle kötü yürekli bir kız ki.
Just a bit more work, that's all.
Bir parça daha çok çalışacağım o kadar.
! Oh, let's just move that a little to the left.
Hadi, bunu kaldıralım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]