Legality tradutor Turco
101 parallel translation
We are the foot soldiers of legality
Bizler kanunun piyadeleriyiz.
Legality is legality.
Meşrutiyet, Meşrutiyettir evlat.
But it was filed by the county homestead committee, and Washington doesn't recognize the legality of any of those committees.
Ama tapu belediye tapu komitesi tarafından hazine arazisi olarak dosyalanmış. ve ne Washington bu araziyi şahıs arazisi olarak tescil etmiş. ne de herhangi bir komite.
Such procedure debases the legality of our courts, which says that no state may deprive any person of life, liberty, freedom of speech, without due process of law!
Mahkemeler hukuki geçerliliklerini yitiriyor. Kişi hürriyetlerini kimse kısıtlayamaz. Adil bir mahkeme kararı olmadan.
It's not a question of legality.
Mesele meşruluk değil.
Legality is running into his veins.
Orada ticaretle uğraşıyor..
Yes, sir, there's no question at all about the legality of this document.
Evet Efendi, bu dokümanın yasallığı hakkında hiçbir şüphe yok.
I can't respect any legality that would impede progress.
" Gelişmeyi engelleyecek bir yasaya saygı duyamam.
Legality can be inconvenient.
Yasa dışına çıkmak uygun olmayabilir Albay.
You'll find there's always legality in such things.
Bu tarz şeylerde hep yasallık gerekir.
Your Grace, the door must be open, that is to say, for legality.
Kapı açık olmalı, Majesteleri. Yani yasal açıdan.
Nevertheless, a semblance of legality... can also be useful sometimes.
Yine de meşruluk zeminine benzer bir şey... ara sıra gerekli olabilir.
I'm not talking legality, I'm talking ethics.
Yasal kavramlardan değil ahlaki değerlerden bahsediyorum.
To bring violence into a peaceful place like Hobsonville, where legality is a due process supporting a programme of reconstruction that is a shining example to everybody is against the judgment of Joel Mclntock.
Hobsonville gibi huzurlu bir yere şiddet getirmek, hukuksal çerçevede yürütülen kalkınma planımızla herkese örnek olan kasabamızda Joe Mclntock'un kararlarına karşı gelmek demektir.
The old Hindenburg, symbol of an apparent continuity, she was still president, when they they had transformed the government into being able, with acts of pretense legality.
İhtiyar Hindenburg, - sözde- istikrarlı sürecin hamisi gibi görünüyordu.
That's a legality that can't be explained at this time.
Bu hukuki bir mesele, şu anda açıklayamam.
Here, in the midst of apparent legality things can make ones hair stand on end.
Burada yasal görünümün ortasında, insanın tüylerini diken diken edebilecek şeyler var.
You are beyond reach of any "legality"
Burada artık kanuni veya yasal olan hiçbir şey yok.
Why spoil the beauty of a thing with legality?
Meşruiyet adına güzelliği bozmanın alemi ne?
Now, I'm determined to stand on legality.
Her zaman kanunlara uyacağıma söz verdim.
Legality, compassion, justice... such notions are foreign to histoy.
Yasallık, acıma, adalet... Bu gibi kavramlar tarih için yabancıdır.
You agree with your paternal grandfather that legality means nothing?
Büyükbabanın hukuku mantıksız bulmasıyla aynı fikirde misin?
The Republic does not recognize the legality of this blockade and thus will not be limited by it.
Cumhuriyetimiz bu ambargonun yasallığını tanımamakta dolayısıyla uymayı reddetmektedir.
They established the fundamental legality for the creation of a Jew-free society a Jew-free economy for the world to see.
Tüm dünyaya örnek olacak Yahudisiz toplumun ve ekonominin yaratılması konusunda yasal zemin hazırladılar.
That's nothing like legality lt's blackmail, basically.
Yasallık ne kelime... Özünde resmen şantaj.
I refuse to argue the legality of this "person's" theft.
Hırsızlık yapan biriyle yasal bir tartışmaya girmeyi reddediyorum.
My husband makes a distinction between legality and morality, Mr Reynolds
Kocam meşruluk ve ahlâklılık arasında fark olduğunu düşünür, Bay Reynolds.
questionable legality.
Yasallık sınırını zorladım.
I question the legality of these whole proceedings Maude,
- Bu belgenin yasallığını tanımıyorum.
Civil liberty organisations across the US are petitioning the President against the legality of the Governor's actions.
Vali'nin hareketlerine karşı Sivil Özgürlük Kuruluşları Başkan'a dilekçe yazıyor.
While legislators debate the legality of President Logan's action, martial law is... Mike, turn it off.
Parlamenterler, Başkan Logan'ın hareketinin yasallığını tartışırken sıkıyönetim Los angeles'ta çoktan yürürlüğe konuldu.
"Debate the legality of President Logan's action." Did you hear that?
"Başkan Logan'ın hareketinin yasallık tartışması." Bunu duydun mu?
You confuse justice and legality.
Adaletle yasayı birbirine karıştırmışsın. Arada ne fark var, biliyor musun?
When the Nazis ruled France, legality was the trains to the camps.
Fransa'yı Naziler yönetirken, yasa, kamplara Yahudi taşıyan trenlerdi.
Here, legality is proving who kills my men.
Burada yasalar yüzünden adamlarım ölüyor.
Our Prefect worries about legality!
Bizim valinin derdi yasallık!
There have been other acts of political activism this semester that cross the line of legality.
Bu sömestre legallik sınırını aşan başka politik olaylar da oldu.
It's a legality.
Meşru bir şey.
And fourth, even with the fraudulent government claim as to the legality of the income tax, there is literally no statute, no law in existence, that requires you to pay this tax.
Ve dördüncüsü, her ne kadar dolandırıcı hükümet bu gelir yasasının zorunluluğundan bahsetse de, bunu size ödetecek hiçbir madde, hiçbir kanun bulunmamaktadır.
Now, I'd like to talk to somebody about the legality of that, because I don't know if that's kosher.
Bunun yasallığı hakkında... biriyle konuşmak istiyorum, çünkü uygun olup, olmadığını bilmiyorum.
The counting of votes that are of questionable legality does in my view threaten irreparable harm to the petitioner, George W Bush, and to the country, by casting a cloud upon what he claims to be the legitimacy of his election.
Yasallığı muğlak oyların yeniden sayımı bana göre George W Bush'a ve vatana onun iddia ettiği gölgeyi düşürerek onarılamaz bir zarar vermiştir.
But surely the constitution, as it did with the ones we wrote for our own states, is meant to establish the stability and the long-term legality essential to the continuation of a civilized society.
Fakat bizim kendi eyaletlerimizin yasalarında olduğu gibi,..... anayasanın da, kesinlikle, medeni bir toplumun devamlılığı için gerekli olan istikrara ve uzun süreli yasallığa sahip olması gerekir.
The legality of it doesn't matter.
Yasallık meselesi önemli değil.
The legality that MNU is using to evict the aliens is simply a whitewash.
ÇUB uzaylıları yasal bir örtbas ile tahliye edecekti.
We have recovered AK-47 s... and plastic explosives from your taxi... so you don't talk about legality...
Taksinde AK-47 ler ve.... plastik patlayıcılar ele geçirdik... o yüzden yasallık hakkında bahsetme...
We have recovered AK-47 s and plastic explosives from your taxi... so you don't talk about legality... for the same person you've been working for...
Taksinde AK-47 ler ve plastik patlayıcılar ele geçirdik... o yüzden yasallık hakkında bahsetme... Çünkü bunlar aynı bir kişi için çalışıyorlar... Samir Sheikh...
When you have someone who's knowingly choosing to be outside the law... or to refuse to accept the template of legality... that some society has imposed upon them, then you have the potential for some degree of chaos... or destruction of that status quo, that nonsense that's reality.
Bilerek yasadışı olmayı isteyen birini tanıyorsan, ya da yasaları kabul etmeyen topluma empoze edilmek istenen, o zaman biraz kaos ya da harap etme statüsü şansın olur ya da harap etme statüsü şansın olur gerçeklik saçmalığına.
The fact that your last name is Griffin is a pleasantry extended from our family, not by any legality.
Soyadının Griffin olması ailemiz tarafından uzatılmış.. bir şaka, herhangi bir yasallığı yok.
When have questions of legality or morality ever bothered you?
Ne zamandan beri kanuna ya da ahlaka aykırılık seni rahatsız ediyor?
What's you position on the legality of illegal break-ins?
Birinin evine yasa dışı olarak girmek konusundaki görüşün nedir?
Morality, legality, progressive change.
Ahlak. Hukuk.