Let me see you tradutor Turco
2,581 parallel translation
Let me see you.
Sana bir bakayım.
Let me see you, have a look at you.
Dur sana bir bakayım, şuna bir bakın!
Let me see you.
Bakayım sana şöyle.
All right, all my single girls, let me see you put your hands in the air.
Pekâlâ, bekâr kızlar! Elleri havada göreyim bakalım.
Let me see you jump.
- Öyle mi?
Let me see you get up.
Kalkıver bakayım.
Let me see you out.
Ben seni geçireyim.
Slut, don't ever let me see you again!
Şıllık, tekrar karşıma çıkma sakın!
You don't ever let me see you again.
Bir daha karşıma çıkma.
Well, I'm glad you let me. I'll see you at grandfather's.
İzin verdiğine sevindim.
If you'll excuse me, I'm running late, so let me say, I may pay for your life here but if you continue to see your brother, it will cost you.
İzin verirsen, geç kalıyorum sana şunu söyleyeyim... hayatındaki masrafları ödeyebilirim ama, eğer kardeşini görmeye devam edeceksen bunun sana bir maliyeti olacak ve kaybedeceğin de bu olacak.
With all this education, how come you didn't see fit to let me know?
Bunun eğitimi için uğraşırken, nasıl oldu da bana da hastalığını söylemedin?
Let me see what I can do for you.
İzin ver, senin için ne yapabileceğime bir bakayım.
You're not going to let me see it, are you?
- Bana göstermeyeceksin, değil mi?
Look, I just want the money you owe me, that's all, so... let's see that gorgeous little arse of yours out on the street tonight, yeah?
Bak, ben sadece bana olan borcun istiyorum, hepsi bu, böylece minik kıçını bu gece sokaklarda görebiliriz, tamam mı?
Let me know if you see her.
Eğer onun görürsen bana haber ver.
Look, If you want me to answer any more questions, just let me get in the office and see what I can find.
Aslında bilmiyorum. Eğer bazı sorulara cevap bulmak istiyorsak o ofise girip neler bulabileceğimi görmeliyim.
let me talk to my manager And see what we can work out for you, okay?
- Bir dakika müdürümle konuşup geleyim, olur mu?
To all my friends present here at the stadium in this moment... Let me tell you that we're here in the 8th inning, and the Charros are losing 7 to 0. I feel like hitting them with my shoe to see if they'll come up with anything!
Stadyumdaki herkes nefesini tutmuş durumda... 8. devredeyiz ve Charros 7-0 geride.
Well, let's hope you never see me rolled in on a gurney. Let's.
Umalım da beni bir sedyede kıvrılıp yatarken görmeyesin.
If you see something you want to investigate, just let me look at it first.
Araştırmak istediğin bir şey görürsen önce benim bakmama izin ver.
How do you expect me to believe she's dead If you won't let me see her?
Eğer görmeme izin vermezseniz, onun öldüğüne inanmamı nasıl beklersiniz.
Let me see. This is for you.
Bakayam şuna.
I tell you what... uh, let me go throw my weight around, See if I can get the desk cop to make you a top priority.
Elimdeki işleri bir halledeyim, kayıt masasındaki memura sorarım,.
Let me see what you've been working on.
Görelim bakalım nasıl çalışmışsınız.
Yes. So if you see any, do let me know.
- Öyle bir bitki görürsen mutlaka söyle.
ELIZABETH [ OVER Well, let's see. The client's happy, so I'm happy, which makes you happy for me.
Bakalım şimdi, müşteriler mutlu, yani ben mutluyum yani benim için sen de mutlusun.
Why don't you let me See if I can't nudge the deal along for you?
Neden senin için bir anlaşma ayarlamama izin vermiyorsun?
Then again, you know what, she did just have this whole pipe situation, so let me just... Let me give her a call and we'll see.
Bir arayayım da, hala su boru problemi ile uğraşıyorsa bir şeyler yaparız.
Now let's see if you listen to me.
Beni dinliyor musun görelim.
I couldn't let you see me in the halls, but I wanted to see you.
Beni okul içinde görmene izin veremedim ama seni görmek istedim.
Please, man, you can't let the media see me.
Lütfen dostum, medyanın beni görmesine izin veremezsin! Hadi ama!
Let me just take me glasses off, so I can see you prop...
Bırak da gözlüklerimi çıkarayım, böylece seni görebilir...
Well do you like being out of touch with your mom and dad ; because if you actually kept your phone on or at least let me teach you how to use the internet you could talk to them and see them
Annene ve babana ulaşamamak hoşuna gidiyor mu? Telefonunu yanında taşısan ya da sana İnterneti kullanmayı öğretmeme izin versen onlarla konuşabilirdin.
So why don't you let me make some calls, see what I can work out for you?
ve ameliyat merkezlerinde birkaç bağlantım var.
If you see her, could you please let me know?
Onu görürseniz, bana haber verir misiniz lütfen?
- Well, let's see. You humiliated me in front of the girl I liked in a bar full of strangers, then you drove home thinking I'd already left.
- Bir bakalım....... beni yabancılarla dolu bir barda, hoşlandığım kızın önünde... rezil ettin, ve oradan ayrıldığımı sanarak arabaya atlayıp eve geldin.
Let's just say I saw Exactly what the two of you wanted me to see.
"İkinizin görmemi istediğini gördüm" diyelim.
No, no, you let me drive the car So you can take one of your little bat naps. See?
Hayır hayır, arabayı kullanmama izin veriyorsun çünkü sen o arada bat-şekerleme yapıyorsun.
Get out and let me see him, you prick.
Çık ve onu görmeme izin ver, pislik.
You know what? Let me see what I can do.
Ne yapabilirim bir bakayım.
Yeah. You know, let me see if I can, uh, switch some things around.
- Bakayım bir şeyler ayarlayabilir miyim.
Get out of this city And don't let me ever see you again Who do you think you are to try to throw me out
şehri terket ve seni bir daha asla görmeyeyim beni neden atabileceğini düşünüyorsun ben şefin kızıyım istediğim herkesi atabilirim senin gibi kadınlar bu şehirde yaşamayı haketmiyorlar.
Let me tell you, if I see him again... he'll be a dead meat!
Sana söyliyim bak, onu birdaha görürsem... kum torbasına döndürücem!
Let me see, that looks so good on you.
Siyah mı? Çok yakıştı.
Let me see... I see, it's for a 6th grader... and that's'Wu...''han-u-chung-dong,'is that what you were asking?
Bir bakalım. Bu 6. sınıflar içinmiş. Han Woo Choong Dong.
If you see a bunch of men carrying swords on your rounds, drop by the tavern down there and let me know.
Kılıç taşıyan bir grup adam görürsen yolun aşağısındaki meyhanede beni bul.
If you just let me answer this phone, I won't ever see you again.
Bu telefonu açmama izin verirsen seninle bir daha görüşmeyeceğim.
Let me in and somewhere to leave my samples where you can see them.
Örneklerimi, onun görebileceği bir yere bırakmak istiyorum.
When are you going to let me get to see her again?
Onu tekrar görmeme ne zaman müsaade edeceksin?
Let me ask you something. In case I don't see you again.
Belki bir daha seni göremem diye sana bir şey sorayım.
let me see your face 34
let me see your eyes 16
let me see your hands 312
let me see your hand 35
let me see your phone 41
let me see 2571
let me go 3490
let me know if you need anything 71
let me guess 2650
let me know 632
let me see your eyes 16
let me see your hands 312
let me see your hand 35
let me see your phone 41
let me see 2571
let me go 3490
let me know if you need anything 71
let me guess 2650
let me know 632
let me show you 378
let me know what you think 20
let me explain 567
let me in 830
let me think 405
let me get this straight 664
let me know how it goes 45
let me know when you're ready 18
let me help you 998
let me tell you 619
let me know what you think 20
let me explain 567
let me in 830
let me think 405
let me get this straight 664
let me know how it goes 45
let me know when you're ready 18
let me help you 998
let me tell you 619