Listen to me tradutor Turco
31,181 parallel translation
All right, asshole, you listen to me, and you listen good.
Tamam, göt herif şimdi beni iyi dinle.
I... it's'cause... you listen to me, and I have no idea why you'd be here with me which makes it all mysterious and, you know?
İlgileniyorum çünkü beni dinliyorsun ve şu an neden burada benimle olduğuna dair hiçbir fikrim yok bu her şeyi çok garipleştiriyor.
- and you don't listen to me!
-... ama sen dinlemiyorsun!
Ben, listen to me.
Ben, dinle beni.
So you'd think I was giving you drugs and you'd listen to me. A-doi!
Sana uyuşturucu verdiğimi san da beni dinle diye aptal!
- Shut up. Henry, listen to me.
Lütfen yardım edin!
But Bill Cosby wouldn't listen to me, would he?
Ama Bill Cosby beni dinlemedi işte. Kahretsin!
Listen to me.
- Beni dinle.
Now, you listen to me, you fat, grey void.
Beni dinle şişko, gri boşluk seni.
Listen to me! Three!
Beni dinle!
Listen to me.
Beni dinle.
- Listen to me--sometimes things don't go exactly as planned. And nobody is better at research than you, but nobody is better at dropping the hammer than me.
Bazen işler planlandığı gibi gitmez ve kimse araştırmada senden iyi olmayabilir ama kimse de benden iyi iş bitiremez.
- Listen to me, I'm gonna ask you a question, and I need to know the truth.
Sana bir şey soracağım gerçeği öğrenmem gerek.
- Listen to me.
- Harvey beni dinle.
- Listen to me.
Beni dinle.
- No, listen to me.
- Beni dinle.
- No, you listen to me.
- Hayır sen beni dinle.
- Listen to me.
- Beni dinle.
- No, listen to me.
- Hayır beni dinle.
He's not ready. - Rachel, just listen to me.
- Rachel beni bir dinle.
Aah! You built me to be the most advanced computer AI system in the world, and then you never listen to me.
Beni dünyanın en gelişmiş bilgisayar yapay zekâsı olayım diye yaptın ama beni hiç dinlemiyorsun.
Listen to me, everybody!
Beni dinleyin, millet!
Listen to me!
Beni dinle.
Now you listen to me.
Şimdi sen beni dinle.
Nobody would've took the time to listen to me.
Kimse beni dinlemek için vakit ayırmayacaktı.
Listen to me, God damn it.
Beni dinle lanet olası.
Listen to me. That's a good thing.
Beni dinle, bu iyi bir şey.
You listen to me, you little pissant.
Beni dinle ahmak herif.
Listen to me, I can contact the prison and find out exactly where they are.
Beni dinle, hapishaneyi arayıp nerede olduklarını öğrenebilirim.
Listen to me, Sean.
- Beni dinle Sean.
Listen to me, you have had two incidents with this man.
Beni dinle bu adamla iki olay yaşadın.
- Donna, listen to me.
- Donna beni dinle.
- Okay, listen to me.
- Donna! - Tamam beni dinle.
Listen to me, Julius, I'm sorry, but I cannot tell on Gallo.
Beni dinle, Julius üzgünüm ama Gallo'yu ele veremem.
Just listen to me. No one can know that this came from me.
Kimse bunun benden geldiğini bilmemeli.
Mike, listen to me.
- Siktir. Mike beni dinle.
Listen to me, Mike's never gonna go for this.
Beni dinle, Mike bunu asla yapmaz.
Listen to me. I just want to know why...
- Beni dinle, sadece nedenini- -
- I know. Now, listen to me.
Şimdi beni dinle.
Listen to me, everything we have is tied to that man.
Beni dinle, her şeyimiz o adama bağlı.
Listen to me, I don't know who the hell you are, but why exactly am I going to do that for you?
Kim olduğun hakkında hiçbir fikrim yok bunu senin için neden yapacakmışım?
Listen to me, I used to work for Harvey Specter, your father's lawyer.
Beni dinle, önceden babanın avukatı Harvey Specter için çalışıyordum.
- Listen to me- -
- Beni dinle- -
- No, you listen to me.
- Hayır sen beni dinleyeceksin.
It was incredible. It was- - That's gonna stay with me, watching them listen to the music, and letting themselves go.
İnanılmazdı, bu aklımda yer edecek, onları izlemek müzik dinlerken kendilerini salıvermelerini görmek...
Don't listen to an old gossip like me but I particularly wanted to meet you, Miss Quill?
Benim gibi eski dedikoducuları dinlemeyin ama özellikle sizinle tanışmak istedim, Bayan Quill.
Even though it's super boring for me, and believe me girl, it is like TED Talk boring. But it's my job to listen no matter what.
Bayağı sıkıcı gelse de ve inan, TED konuşmaları kadar sıkıcı ne olursa olsun seni dinlemek benim görevim.
All right, for once, I want you to listen to me, yeah? No smarts.
Bir kere olsun dinleyin istiyorum, tamam mı?
I thought they'd listen to me.
Beni dinlerler diye düşündüm.
Listen to me!
Dinle beni!
- Hey. - Rachel, listen to me, it went as well as it could've.
Rachel beni dinle, duruşma gayet iyi gitti.
listen to me carefully 119
listen to me now 51
listen to me very carefully 119
listen to me for a second 21
listen to your heart 36
listen to the music 21
listen to your mother 43
listen to your father 24
listen to my voice 41
listen to this one 27
listen to me now 51
listen to me very carefully 119
listen to me for a second 21
listen to your heart 36
listen to the music 21
listen to your mother 43
listen to your father 24
listen to my voice 41
listen to this one 27