Lives are at stake tradutor Turco
275 parallel translation
Our lives are at stake!
Tehlikede olan hayatlar var!
- that lives are at stake.
- yaşamı tehlikede. - Yaşamı mı?
Too many lives are at stake.
Çok sayıda kişinin yaşamı tehlikede.
A great many lives are at stake, Mr Eckland.
Bir sürü insanın hayatı tehlikede Bay Eckland.
This concerns not only the fall or rise of our clans. Over a hundred lives are at stake, this is serious. But I've promised my wife.
Bu artık sizin meseleniz, olmaktan çıkmış burada bir çok insanın, hayatı söz konusu ama eşime bu meseleye karışmıyacağıma dair söz verdim.
Millions of lives are at stake.
Milyonların hayatı bize bağlı.
You want to display goodness when lives are at stake!
İnsanların hayatı söz konusuyken sevgi pıtırcıklığı yapıyorsun!
OUR lives are at stake-and to tell you the truth, our lives are a little more important to me than HIS!
Bizim de hayatımız pamuk ipliğine bağlı-ve aslına bakarsan bizim hayatımız onunkinden daha önemli!
A thousand lives are at stake here, including you and your men.
Ama siz robot değilsiniz ki! Hayatlar tehlikede! Sizinkiler anladı.
- But too many lives are at stake! [br]
- Ama çok fazla insan hayatı tehlikede!
Because so many lives are at stake, I am willing to put this ship and crew at great risk.
Pek çok hayat tehlikede olduğu için, bu gemiyi ve mürettebatını böyle büyük bir riske atıyorum.
Dr. Meddows, just for the record I don't agree with any of this. Those people's lives are at stake.
Dr. Meddows, haberiniz olsun... ben bunu hiç onaylamıyorum.
Too many lives are at stake.
Yoksa pek çok hayat tehlikeye girer.
Lives are at stake.
İnsanlar tehlikede.
- You know our lives are at stake?
- Hayatlarımızın tehlikede olduğunu biliyor musun?
From this point forward we only disarm... when lives are at stake.
Bundan sonra sadece hayati tehlike söz konusu olduğu zaman bombayı etkisiz hale getireceğiz.
Millions of lives are at stake.
Milyonlarca kişinin hayatı söz konusu.
Fifty thousand lives are at stake.
50.000 hayat tehlikede!
And how many lives are at stake, should the child remain free?
Çocuk yaşadığı sürece kaç tane hayat daha tehlikeye girer?
They aren't stingy when their own lives are at stake.
Kendi hayatları tehlikede olduğunda cimri değiller.
Millions of people's lives are at stake here, Stephen.
Milyonlarca hayat söz konusu, Stephen.
Yes, Peter, lives are at stake.
Evet Peter, tehlikede.
I want to remind you that innocent lives are at stake.
Masum hayatların risk altında olduğunu sana hatırlatmak istiyorum.
Because you were trying to learn a job where lives are at stake.
Çünkü insanların hayatlarının söz konusu olduğu bir işi öğreniyorsun.
I didn't want to resort to violence, but lives are at stake!
Şiddete başvurmak istemiyordum... ama hayatlar tehlikede.
Lives are at stake.
hayatlar söz konusu.
Their lives are at stake, you'd think they would. But they don't. So we make rules, put up stop signs.
Hayatları söz konusu olduğu için bunu yapacaklarını düşünebilirsiniz.
Piper is hurt, and two boys'lives are at stake.
Piper yaralı ve iki çocuğun hayatları tehlikede.
Lives are at stake, Prue.
Hayatlar tehlikede, Prue.
We're not together. Our lives are at stake, not yours. - Now, move your car.
Beraber değiliz.Bizim hayatlarımız tehlikede, sizinki değil Şimdi arabanıza gidin.
Countless lives are at stake!
Sayısız yaşamlar tehlikede.
There are three of us with our lives at stake in this mission.
Bu misyonda üçümüzün de hayatı tehlikede.
And here, despite the fire which rages all around us, everything has been pushed into the background except for the two lives which are at stake :
Yangın olanca şiddetiyle sürüyor. Ancak, bunu bastıran bir gelişme oldu : İki kişinin hayatı tehlikede gibi.
There are lives at stake. By our standards, alien life. But lives nevertheless.
Yaşamları tehlikede, yabancı form belki ama yine de hayat.
There are too many Czech lives at stake
Birçok Çekin yaşamı tehdit altında.
Quickly, Brad, there are thousands of lives at stake.
Çabuk. Binlerce hayat tehlikede.
I'm taking a huge risk here. And there are a lot of lives at stake.
Çok büyük bir risk alıyorum, ve pek çok hayat tehlikede.
Because there are lives at stake, Mrs. Jameson.
Çünkü burada insan hayatı söz konusu, Bayan Jameson.
Of course there are lives at stake.
Tabii ki insanlar tehlikede.
What I'm saying is this, when the lives of your family are at stake, don't you think you should put your faith in someone with shoes?
Ama ailelerinizin hayatı bu derece istim üstündeyken tüm umudunuzu ayakları bile çıplak adamlara mı bağlayacaksınız?
There are thousands, millions of lives at stake.
Milyonlarca hayat tehlikede.
There are lives at stake here.
Burada kazığa çakıIdık kaldık.
I can understand your hesitation, but there are three lives at stake, and you have the best chance of anyone on this ship to save them.
Tereddüt'ünüzü anlayabiliyorum, ama orada yaşayan üç canlı var, ve onları, kurtarabilecek şansa sahip, bu gemide ki tek kişi sizsiniz.
Let me remind you there are lives at stake, civilian lives.
Burada hayatların söz konusu olduğunu hatırlatırım.
There are lives at stake.
Hayatlar tehlikede.
The lives of both crews are at stake here.
Her iki mürettebatın hayatını tehlikeye sokacaktır.
would you also accept that there are lives at stake here?
Şunu da kabul etmelisin ki burada sıkışıp kalan hayatlar var.
There are two men's lives at stake.
İki kişinin hayatı tehlikede.
Some people who work in the Pentagon are fed up watching billions of dollars thrown away on defective weapons upon which our troops stake their lives.
Askerlerimizin uğruna hayatlarını riske attığı savunma silahları için milyarlarca doların çöpe atıldığını izlemekten bıkmış Pentagon'dakiler.
You are putting our lives at stake with those calculations of yours.
Bu hesaplamanlarınla hayatımızı maceraya sürüklüyorsun.
There are too many lives at stake, including my sister's.
Hayatı tehlikede olan çok kişi var, kardeşim de buna dâhil.