Lob tradutor Turco
262 parallel translation
And I came ready for anything the Congressionals could lob at me.
Kongrecilerin üzerime atacağı her şeye hazırlıklı olarak geldim.
Observe, ladies and gentlemen, the scarcity of convolutions on the frontal lobe as compared to that of the normal brain, and the distinct degeneration of the middle frontal lobe.
Bayanlar ve baylar, normal beyinle karşılaştırarak, frontal lob kıvrımlarındaki hasarları ve orta frontal lobdaki belirgin bozulmayı inceleyin.
Lob them in the gun embrasures.
Silah mazgallarından içeri atın.
Lon, why don't you catch on?
Lob, niye fark edemiyorsun?
What do you think, Lon? Santiago?
Sence kim yaptı, Lob, Santiago mu?
Lazy Lob! Attercop!
Kavisli bir vuruş!
Come on, lob it!
Yakala! Haydi!
Lob it! Try...
Aşırt!
We've got a lob in mind
Aklımızda bir iş var
There is one illness, temple lobe epilepsy.
Bir hastalık var, Geçici lob epilepsisi.
Afraid of my lob?
Şeyimden mi korkuyorsun?
I'm picking up increased neural activity localized in the prefrontal and parietal lobes.
Data, Kaptan Picard'da frontal lob önünde ve paryetal lobda.. ... artan sinirsel aktivite algılıyorum.
It seems centred around the frontal lobe.
Frontal lob merkezinin etrafını sarıyor gibi.
When those trenches are 200 yards from the fort and within range, he'll bring in his 15-inch mortars, lob explosive rounds over our walls and pound us to dust.
O siperler kaleye 200 metre mesafeye gelip, menzil kazandığında devreye 400 milimlik havanları sokacak ve patlayıcı özellikli gülleleri surların üzerinden aşırtıp bizi toz duman edecekler.
Billions of optic and auditory nerves four lobes and two hemispheres.
Milyarlarca görsel ve işitsel sinir dört lob ve iki yarı küre.
- I got a lob to do!
- Yapacak bir işim var!
Calbert starts across. back cut. lob. dunk shot.
Calbert, çapraz başla, topu havalandır, smaç.
Neon. you reverse. go to the weak side. go up for the lob.
Sıkıştır. Neon, geri dön, zayıf tarafa git.
In Christ Jesus, our Lord. \ x22 Jesus, our lob.
İsa'ya Tanrı'mıza inanıyoruz.
I don't have a lob anymore
Kulak memem yok artık.
Temple-building ain't my lob.
Tapınak inşaatı benim işim değil.
- Which anatomically is the right lobe.
- Yani anatomik olarak sağ lob.
Lob it over there!
Şuraya at!
- Lob it!
- At!
- [Thumps] - Hmm. He's got a lob... but I don't hear a dob.
Bum sesi var ama dum sesini duyamıyorum.
Farewell, thou lob of spirits!
Elveda, şakacı ruh.
- Temporal Lobe Epilepsy.
- Zamansal Lob Epilepsisi.
And if I'm right exacerbated by the Temporal Lobe Epilepsy this seems as real to him as you and I sitting here.
Ve eğer haklıysam Zamansal Lob Epilepsisi yüzünden ağırlaşmış bu ona gerçek gibi geliyor senin ve benim burada oturduğumuz gibi.
He won't lob hard because I'm a girl.
Yok efendim kız olduğum için hızlı vuramıyormuşum. Acele edelim çocuklar.
Lob point is in 10.
Fırlatma için geri sayım başlasın.
Harp looking left, not there... backdoor lob.
Harp sola bakıyor, kimse yok... aşırtma pas.
Is this the frontal GBM?
Ön lob glioblastoma multiforme'si mi?
Three lobes gets you high.
Üç lob seni uçurur.
Oh... the neighboring state decided to lob a few cannon shells at us.
Oh... Komşu ülke bizi havadan bombalamaya karar verdi.
Five bronchial lobes, you see.
Beş bronşiyal lob görüyorsunuz.
The hippocampus is in the internal part of the temporal lob.
Hippocampus geçici lobların iç kısmındadır.
Sixteen-inch guns could lob a 2000-pound shell 23 miles.
Kırk santimetrelik bir top, 900 kilogramlık bir topçu mermisini 37 kilometreye gönderir.
Contained to a small section of one lobe.
Bir lob içerisinde ufak bir kesite indirgendi.
Her right lobe's completely socked in.
Sağ lob tamamen infiltratif.
PROFESSOR HAMILTON : Considering the damage done to its frontal lobe, the cellular regeneration has been remarkable.
"Ön lob'a verdiği zarara rağmen hücre yenilenmesi..."
Nice topspin lob.
Güzel bir dağ lobisi.
I need to remember to wait on the lob. "
Beklemem gerektiğini hatırladım. "
Abe possesses a unique frontal lobe.
Abe'in eşsiz bir ön lob'u var.
For a tennis player, it's being in the final of the Grand Slam... center court, a high lob, a smash.
Bir tenis oyuncusunun ki Grand Slam finali... merkez kort, aşıtma vuruş, şmaçtır.
It's an extremely high lob.
Bu inanılmaz bir aşırtma vuruş.
Adelaide tells me he's done wonders for her lob.
Adelaide, tenis oynamasina çok katki yaptigini söyledi.
Hey, maybe I should just lob a can of tear gas down there and see what crawls out.
Hey, belki göz yaşartıcı gaz atıp neler çıkacak görmeliyim.
She got my lob wedge, and she's just like, "Oh, yeah, yeah."
Üzerine çıkıp bağırıyor. Oh, evet, evet. İnsan iğreniyor.
It was a gentle lob!
Hafif bir darbeydi.
Believe me, he's qualified. I hope you're right.
Başına sert bir darbe almış, buda parayatel lob'da ödem oluşmasına neden olmuş.
Your husband experienced frontal lobe trauma.
Eşiniz ön lob travması yaşadı.