Managed tradutor Turco
7,609 parallel translation
So, those of you whose parents we've managed to contact, you will be picked up here at the school.
Bu yüzden ailelerine ulaşabildiklerimiz buradan yani okuldan alınacaklar.
If you're lucky, that sphincter just might toot out the first minute and a half of "Wheel in the Sky," which is the only Journey song you haven't yet managed to ruin.
Şansın varsa çıkardığın gaz sesi Wheel in the Sky'ın ilk bir buçuk dakikasına benzeyebilir yani henüz mahvetmediğin tek Journey şarkısı.
Look, with proper medication, it can be managed.
Duzgun ilaclarla kontrol edebilirsin.
You must tell me the amazing story of how you managed to become a second officer.
Nasıl ikinci subay olmayı başardığın inanılmaz hikâyesini bana anlatman gerek.
And I managed just fine.
Ve onları gayet de iyi yetiştirdim. Selam baba, kutlama zamanı.
I don't know how he managed to piece it back together again.
Hayal gücünü tekrar bir araya getirmeyi nasıl başardı bilmiyorum.
One week in office, and you've managed to turn neighbor against neighbor, you've made the outsiders hate us more than they already did, you've lost our outer defenses, and now a door that hasn't been breached in 97 years is going to fall, and an army of savages is going to flood these halls, killing every last one of us.
Bir hafta başkanlık yapıp komşuyu komşuya hasım ettin dışarıdakilerin bizden daha çok nefret etmesine neden oldun dış savunmamızı kaybettin ve 97 senedir el sürülmemiş bir kapı yenik düşüyor ve bir vahşi ordusu bu koridorlara dolup her birimizi kılıçtan geçirecek.
Let's see if Charlie's managed to find anything.
Bakalım Charlie bir şey bulabilmiş mi.
Well, then, Sheldon, I guess I will see you at sectionals, and I think you're going to be very surprised at what Sue "Lex Luthor" Sylvester has managed to accomplish.
Pekâlâ, Sheldon, sanıyorum ki yarışmada görüşeceğiz ve sana sürpriz olacak Sue "Lex Luthor" Sylvester'ın kazandığını görmek.
We were done for, but in the end, with a little American ingenuity, we managed to, uh...
İşimiz bitmişti ama nihayetinde, küçük bir Amerikan yaratıcılığıyla...
Though he's managed to evade S.C.P.D. thus far...
Şu ana kadar Starling Polisi'nden kaçmayı başarsa da... - Baba.
We've been in tough spots before and we've always managed To come out on the other side.
Daha önce de zor durumlarda kaldık ve her zaman başardık.
A feat we both managed to achieve.
İkimizin de başardığı bir şey.
But Cray managed- -
- Fakat Cray hayatta kalmayı başardı.
And that was how Bipin took his two daughters, one son-in-law... and one eight-and-a-half packs specimen and managed a clean getaway,
Ve Bipin iki kızını, damadını ve numunelik karın kaslıyı alıp hep birlikte dünyanın çok uzak bir yerine kaçmış.
I managed my husband's plumbing company for over 20 years.
20 yıl boyunca kocamın tesisat şirketini yönettim.
Bob Burke wouldn't allow the hospital to run any blood tests, so I sent Susie over to his apartment, and she managed to get some samples off the welcome mat where he vomited.
Bob Burke hastanede kan tahlili yapılmasına izin vermemiş, Bende Susie'yi oınun evine gönderdim ve kustuğu yerden örnek aldı.
My uncle managed our fortune.
Amcam servetimizi yönetirdi.
When this fog of yours clears I'd love to hear how you managed that.
Kafandaki bu sis dağıldığında bunu nasıl başardığını dinlemek isterim.
He fought bravely and with his own funds against the Humane Slaughter Act, and managed to keep face-branding legal.
Cesurca savaştı ve kendi fonlarıyla İnsancıl Kesim Kanununa karşı koydu ve yüz damgalamayı yasal tutmayı başardı.
Somehow I managed not to break out the vodka yet, though.
Henüz votka şişesini çıkarmamayı başardım gerçi.
Yeah, it adapts the players brains to the logic of the game. However, I managed to program a post-induced mnemonic return.
Evet, oyuncuların beyinlerini oyunun mantığına uyarlıyor ama sonradan tetiklenen belleksel bir geri dönüş programlamayı başardım.
So, how is it you managed to corrupt the system?
Peki nasıl oldu da sistemi bozmayı başardın?
Until a few years ago, many managed to win, and only some died.
Birkaç yıl öncesine kadar, birçok kişi kazanmayı başardı ve sadece birkaç kişi öldü.
In one fell swoop you Gallaghers managed to ruin his whole future.
Bir çırpıda Gallagher Ailesi olarak çocuğun bütün geleceğini mahvettiniz.
But I managed to keep it together, didn't I?
Ama istemiyorum diye senin gibi de tozutmadım, değil mi?
I can't figure how they managed to make the same rookie mistake.
Ayni acemice hatayi nasil yaptiklarim anlayamiyorum.
Either this guy is completely invisible to all surveillance cameras and spy satellites, or he's managed to exploit the most secure computer systems ever designed.
Ya bu adam tüm gözetim tamamen görünmez kameralar ve casus uydular, ya da o yararlanmak için yönetilen En güvenli bilgisayar sistemleri şimdiye kadar tasarlanmış.
I barely managed to get to school.
Okula zar zor gidebiliyoruz.
I also managed to insult her by giving her advice that she certainly didn't ask for nor am I qualified to give.
Ayrıca kesinlikle istemediği ve üstüme vazife olmayan bir tavsiye vererek onu gücendirmeyi de başardım.
Uh, we've managed to track down his unit, but we've been unable to reach him.
Birimini bulmayı başardık ama ona ulaşamıyoruz.
A few days ago, Talbot managed to fax us three pages of Umair Zaman's psychiatric evaluation.
Birkaç gün önce Talbot, Umair Zaman'ın psikiyatri kayıtlarının 3 sayfasını yollamıştı.
I managed to screw up Marcus'big heist too so...
Marcus'un büyük soygun işini batırmayı da başarmışım.
I managed escape pod separation just 18 seconds before the station's detonation.
İstasyonun infilakından sadece 18 saniye önce kapsülle kaçmayı başardım.
James Wilcox, a 19-year-old college student, he managed to breach White House security and he made it all the way into the Oval Office.
Beyaz Saray güvenliğini atlatıp Oval Ofis'e ulaştı.
She managed to get outside during the alarm.
Alarm verdiklerinde kaçmayı başardı.
Months ago, you promised you'd find who killed my parents, and in all that time, you've managed to find one witness, who turned out to be a liar.
Aylar önce bana annemin ve babamın katillerini bulacağına söz verdin. Ama tek yaptığın sahte bir tanık bulmaktı.
It's all I managed to save.
Saklayabildiğim fotoğraflardan.
You managed to be taken hostage by three known murderers, you gunned Ward down, then were blasted by an alien chemical weapon and walked out unscathed.
Bilinen üç katilin elinden kurtulmayı başardın Ward'u vurdun, uzaylı bir kimyasal silaha maruz kaldın ve zarar görmeden oradan çıktın.
We managed to track down video of the vehicle leaving the premises.
Binadan ayrılan araca ait videoyu takip etmeyi başardık.
We've managed to scramble communications, - but he's disabled the GPS.
- İletişimi ele geçirmeyi başardık ama GPS'i kapattı.
How I managed to stay alive before I met you, I have no idea.
Sizinle tanışmadan önce nasıl hayatta kalabildim, hiçbir fikrim yok.
They said she managed to take down the extra men.
- Diğer adamları da hallettiğini söylüyorlar.
I'd managed to discover all the remaining items from Howard Stark's vault, and there was nothing I could do about it.
Howard Stark'ın kasasında kalan bütün eşyaları bulmayı başardım ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Some of you probably know that Agent Carter has betrayed this Agency and, in the process, she managed to walk out of the building with this.
Muhtemelen aranızdan bazıları Ajan Carter'ın bu büroya ihanet ettiğini biliyordur ve o arada da binadan bununla çıkmayı başardı.
All he managed to do is cure a strain that's already dead.
Tek yapabildiği zaten ölmüş bir virüsü tedavi etmek.
I've managed to keep a lid on the tableau murders, the Mark Gray connection, but every major network picked up Clarke's confession.
Bak, tablo cinayetlerinin, Mark Gray bağlantısının yayılmasını engelledim ama tüm büyük ağlar Clarke'ın itirafını gördü.
Just managed to get free and carry her body onto the bank.
Zar zor akıntıdan kurtulup Pippa'nın cesedini banka çıkarabildim.
~ I've managed to arrange it for you.
- Senin için ayarlamayı başardım.
Congratulations, babineaux, you managed to get it on the board.
Tebrikler Babineaux. Onu tabloya taşımayı becerdin.
You managed to make the game interesting, but I can't take your money.
Maçı daha ilgi çekici yaptın ama paranı alamam.