Marian tradutor Turco
1,039 parallel translation
For you, Marian and Joe and little Joe.
Senin için, Marian ve Joe ve küçük Joe.
Never's a long time, Marian.
Bir daha çok uzun bir zaman, Marian.
Maria, doesn't have a dad.
- Marianın bir babası yok. - Biliyorum.
- Marian, how are you?
- Nasılsın Marian?
George Washington Carver, Marian Anderson, Joe Louis.
George Washington Carver, Marian Anderson, Joe Louis.
Come in, Marian.
İçeri gel, Marian.
The only two things that a man should die for or live for are a poem or a woman like Marian.
Bir insanın uğruna öleceği ya da yaşayacağı iki sey şiir ya da Marian gibi bir kadın.
Marian?
Marian?
You shouldn't have told me that you left everything to Marian.
Bana Marian'a her şeyini bıraktığını söylemeyecektin.
Harry did as he threatened, and Marian lived happily ever after.
Harry tehdit ettiği şeyi yaptı, ve Marian mutlu mesut yaşadı.
Dave and Marian are leaving next week.
Dave ve Marian gelecek hafta yola çıkıyorlar.
Get Marian out of your hair.
Marian'i başından at.
You leave Marian out of this.
Marian'ı buna karıştırma.
Like that time you airmailed two orchids to Marian, two, mind you, every day.
Tıpkı Marian'a iki orkide yolladığın zamanki gibi, iki, dikkatini çekerim, hem de her gün.
I said leave Marian out of this.
Sana Marian'i buna karıştırma dedim.
Marian?
Marian mı?
Marian and Stanton.
Marian ve Stanton.
As long as she doesn't see herself as Maid Marian.
Kendini Leydi Marian olarak görmedikçe sorun yok.
OF COURSE. STRAINING AT THE B IT, HUH?
Yıllardan sonra Marian'le ilk tatilimiz.
IT'S THE FIRST REAL VACATION MARIAN AND I HAVE HAD IN YEARS,
Biz de, tatil öncesi hafta sonunu niye boş geçirelim dedik.
YOU THINK YOU CAN CH ISEL YOUR WAY OUT OF PAYING ME WITH A CH EAP TRICK- -
Benim adım, Arthur Curtis. Eşimin adı Marian. Tina adında küçük bir kızım var.
MY NAME IS ARTH U R CU RTIS. MY WIFE'S NAME IS MARIAN. I HAVE A DAUG HTER NAMED TI NA.
22437, Ventner Yolu, Woodland Hills'te oturuyoruz.
MARIAN.
Neredeydin?
[sighs] OH, MARIAN.
Nerede miydim? Sally bir garip davrandığını söyleyip durdu. Dışarı çıkarken...
- Please, call me Marian.
- Lütfen, bana Marian de.
- Marian.
- Marian.
My name is Marian Stevens.
Benim adım Marian Stevens.
Marian. "
Marian. "
- Hello, Marian!
- Selam, Marian!
- Marian, weren't you a tailor?
- Marian, sen terzi değil miydin?
He's made a mistake, our Marian!
Bizim Marian, o bir hata yaptı!
Hello, Marian, this is Gus.
Merhaba Marian, ben Gus.
Marian Walsch!
Marian Walsch!
Marian hasn't been here for three days.
Marian üç gündür ortalarda yok.
Marian?
Marian'ı mı?
Was that you with Marian?
Marian'ın yanındaki sen miydin yoksa?
You were in cranking form today at croquet, Marian.
Bugün kroket oyununda hiç formda değildin, Marian.
Marian is quite formidable at croquet.
Marian krokette çok başarılıdır.
You've chosen very well, Marian.
- Güzel. Çok güzel seçim yapmışsın, Marian.
Does Marian call you Leo? Oh, yes.
Marian sana Leo mu diyor?
Miss Marian gave it to me.
Bunu bana Miss Marian aldı.
Miss Marian Maudsley.
Miss Marian Maudsley.
Marian talks to me.
Marian benimle konuşuyor.
I want you to find Marian.
Marian'ı bulmanı istiyorum.
Marian, Marcus is better. He...
Marian, Marcus iyileşmiş.
Have you told Miss Marian this?
Bunu Miss Marian'a söyledin mi?
" CAST OF CHARACTERS.
Curtis, eşi ve çocuğuyla birlikte Woodland Hills'te oturuyor. Marian Curtis, 33.
HONEY?
- Marian.
- Come along, Marian.
- Gel, Marian.
Miss Marian.
Miss Marian.
Are you all right, Marian?
Sen iyi misin, Marian?