Maybe it's not tradutor Turco

Um, maybe it's not this Zane maybe it's your Zane.

Belki de o Zane değildir belki de o senin Zane'indir.

Maybe it's not the best idea in the world.

Dünyadaki en iyi fikir olmayabilir.

Because maybe it's not just a dress.

- Belki de sadece bir elbise değildir.

I mean, if it's this hard to get to the ocean, maybe I'm not supposed to see it. Maybe that's the point.

Yani okyanusa gitmem bu kadar zorsa belki de görmem gerekmiyordur.

I feel like a crappy mom already, or... or maybe it's because I had a crappy mom who-who did not offer me one ounce of support during the hardest time of my life, when I was pregnant with Lux.

Ya da belki hayatımın en zor anlarında Lux'a hamileyken yanımda hiç olmayan b.ktan bir annem olduğu içindir.

You know, or... or maybe it's because I just got Lux back, or... or because my career is not where I though you ultimatum or... you know, because we've been married for, like, two seconds.

Ya da belki Lux'ın bana geri döndüğü içindir. Ya da belki de kariyerimin olmasını istediğim yerde olmamasındandır. Ya da evliğimizin sanki daha 2 saniye önce olduğunu düşündüğüm içindir.

I don't know, maybe it's not about that at all.

Bununla hiç ilgisi yok belki.

Maybe it's not that they're young ;

Mesele belki genç olmaları değil.

maybe it's that I'm not.

Belki mesele benim genç olmamam.

Well, I mean, OK, maybe it's not just Stuart, maybe it's... Maybe there's other guys as well.

Şey, belki de sadece Stuart yoktur,... belki de, diğer adamlar da vardır.

But maybe, now, it's not?

Ama belki de, olmamıştır?

But maybe it's the daughter he's not getting credit for.

Ama belki de takdir edilmediği konu Spicer'ın kızıydı.

Maybe it's not commitment he's afraid of.

Belki bağlanmaktan korkmuyordur.

Maybe it's not so bad.

Belki o kadar da kötü değildir.

Maybe not if it was a secret.

Sırsa söylemezsin.

Yeah, maybe not, but it's going to take your firm at least 24 hours to get a lawyer here from Los Angeles.

Evet, belki. Ama firmanın Los Angeles'tan buraya bir avukat göndermesi en az 24 saat sürer.

I mean, maybe it's not that bad, but all I know is, whenever you hear about Israel, it's problems.

Belki de o kadar kötü değildir, ama bildiğim bir şey varsa ne zaman İsrail'le ilgili bir şey duysam, kesin kötü bir şeydir.

Well, maybe it's not the routine.

Belki de sorun çalışmanızda değildir.

I guess I just wonder if maybe it's not- -

Galiba şeyin nasıl olduğunu...

Or maybe... it's not a guy.

Ya da belki de adam değildir.

Yeah, maybe it's not the stroller's fault, but the people pushing the stroller.

Belki de hata bebek arabasında değil de bebek arabasını itendedir.

And maybe there's never gonna be a guy, so you need to just give up on that version of your life, because it's probably not gonna happen.

Belki de öyle biri hiç olmayacaktır. Yani hayatının o kısmından ümidini kesmen gerekiyor çünkü muhtemelen asla gerçekleşmeyecek bir şey bu.

What the difference? He can us killed - rich or poor. Maybe it's not so simple.

- Fakir veya zengin, öldürme meyillisi olan biri ne fark eder?

Okay, maybe not the sexiest, but it's definitely in my top-five

Tamam, belki en seksi şeyi değildir. Ama kesinlikle ilk beşimdedir.

Maybe none of this is worth shit... fuck love... maybe it's best not to be tied down at all.

Belki de bunların hiçbirinin önemi yok. Aşkı da siktir et! Belki de en iyisi hiçbir şeye bağlanmamak.

Well, if I was following the wrong story maybe it's not too late for me to get the right one.

Eğer yanlış hikâyeyi izlediysem belki doğru olanı izlemek için çok geç olmamıştır.

Maybe it's not in the wild.

Bu belki doğada olmuyor.

It may not be the whole wall- - maybe some of the structure material.

Tüm duvar boyunca olmayabilir... belki de bir tür malzemenin yapısında.

It's not that, maybe I'm wrong

Boşuna heveslenmişim.

Maybe it's not the right path for you.

Belki doğru yolda değilsindir.

Maybe it is just regular ordinary, not sinister ordinary.

Belki de sıradan iyi olabilir, sıradan kötü değil.

Maybe it's not our fault though.

Belki de bu bizim suçumuz değildir.

Maybe they're right... may not be the right one for me maybe it's Jungu.

Bana yakışan kişi Baek Seung Jo değil. Bong Joon Gu.

If they're not geeks... Maybe it's a fetish?

Onlar koleksiyoncu değillerse o zaman belki de arkeologlar.

I do not know, maybe it's gasoline.

Bilmiyorum, benzin veya gazyağı galiba

Hey. Maybe it's not "terrifical."

Hey. "Fevkalade" sayıImaz belki.

Yeah, maybe. it's not my boat, it's my friend's boat.

Evet, belki. Benim değil, arkadaşımın teknesi.

- I mean, if it's not really Wade, then maybe it's his father.

Yani eger gerçekten Wade degilse, belki de babasidir.

It's not a particularly good song,'but it at least showed me that, you know, all I needed to do was keep on writing'and maybe some day I'd...'write something good. 'Yeah.

Hastaydım ve yatakta yatıyordum.

Maybe it's not momentary...

- Belki de anlık değildir.

Maybe it's not such a bad idea.

O kadar kötü bir fikir olmayabilir.

Maybe it's not that complicated.

Belki de o kadar karmaşık değildir.

Maybe it's not Dick.

- Belki de Dick değildir.

And a coward, Ben. And maybe one day you'll realize that it's not some great embarrassment to have feelings.

Ve belki bir gün hislere sahip... olmanın kötü birşey olmadığını anlarsın.

Maybe it's not logical.

Belki de mantıklı değildir. Bilmiyorum.

Don't worry, maybe it's not that serious.

- Endişelenme, belki ciddi bir şey değildir.

It is not unusual for people to see that maybe this...

Bu insanlar için alışılmadık bir durum değil. Belki senin de...

I just want to apologize and maybe get a little closure, so it's not weird with us at work.

Sadece özür dilemek ve bu konuyu kapatmak istiyorum. İşyerinde tuhaf durumlar olmasın.

- HE'S NOT GOING TO PARIS. - Maybe it's- - oh, I don't know.

- Paris'e gitmiyor.

It's not a gift card. Or maybe it is.

Hediye kartı olmadığı açık, gerçi belki de öyledir.

Maybe it's only funny if you're a nurse, which I am not.

Belki sadece hemşire olduğun zaman komiktir ki değilim.