Maybe it's nothing tradutor Turco
140 parallel translation
Maybe not as good as the first, but it's better than nothing.
Ilki kadar iyi olmasa da hiç yoktan iyidir.
Maybe it's nothing.
Belki hiçbir şey.
I'll watch him, and if it looks like nothing's up... I'll slip out later, maybe the back way, and join you.
Onu izlerim ve bir sorun olmadığını anlarsam belki arka taraftan sıvışıp yanına gelirim.
Maybe it's nothing
Belki bir şeyin yoktur.
Maybe it's nothing.
Herneyse, önemli değil.
Maybe it's nothing serious.
Umarım ciddi bir durum yoktur.
Maybe that's why there's nothing in it that warned of what would happen later.
Belki bu olaylar esnasında sonradan olacaklara dair bir uyarı olmayışındandı.
Well, maybe it's ridiculous, but at least it's better than sitting here doing nothing.
Komik olabilir ama burada oturup bir şey yapmamaktan iyidir.
Maybe it's nothing.
Belki de bu, hiçbir şeydir.
Maybe your students think it's insightful, but it means nothing.
Öğrencilerin bunu zekice bulabilir ama hiçbir anlamı yok.
Well, maybe that's because nothing good went into it.
Belki de içine giren iyi değildi de o yüzden.
Maybe like Tuvok says, there's nothing we can do but let it happen and hope for the best.
Belki de, Tuvok'un dediği gibi hiçbir şey yapmadan bekleyip, iyi şeylerin olmasını umut etmemiz gerekiyor.
Maybe it's something, maybe it's nothing.
Belki bir şey vardır belki de yoktur.
Maybe it's nothing, but it never hurts to run a few more tests.
Belki de önemli bir şey değildir ama araştırmaktan zarar gelmez.
Maybe nothing, but it's all we got to go on right now.
Belki bir şey yoktur ama şimdilik elimizdeki tek şey bu.
Maybe it's nothing.
Ya da hiçbirşey.
Kennedy felt that he had shown that he was prepared to go to the brink of war, maybe even over the brink of war to defend Berlin, and here he was being criticized for doing nothing by, as somebody put it, a mere mayor. "
Kennedy'e göre kendisi savaşın eşiğine gelmeye hazır olduğunu göstermişti Berlin'i savunmak için belki de savaşın eşiğinden de ötesine gitmeye hazırdı ve başkasının deyimiyle sıradan bir vali tarafından bir şey yapmamakla eleştirilmişti
I just thought we'd try something new... but maybe it's just more ofa Leonard thing. Nothing.
Bir şey olmadı.
Maybe I've gained a pound or two, but it's nothing I can't handle.
Bir iki kilo almış olabilirim ama sorun değil.
Maybe it's only reasonable since you have lived for over 100 years... your way of life is nothing outside of comical.
Belki de 100 seneden fazla yaşadığın içindir ama yinede yaşam tarzın komediden başka birşey değil.
Well, maybe we got one bad apple, but it's nothing we can't handle.
Belki bir tane kötü elmamız var ama bu elimizde olan bir şey değil.
Look, maybe it's nothing.
Belki önemi bir şey değildir.
Or maybe it's nothing.
Veya belki önemli değildir.
It's just that maybe... Maybe. You're just not captain material, and there's nothing wrong with that.
Belki de sorun buna uygun değilsin.
Yeah maybe, but it's nothing compared to breaking the time barrier.
Evet, doğru. Ama hiçbiri zaman duvarını aşmakla kıyaslanamaz.
Maybe nice is all a girl can manage the morning after her first time because it's not something I've experienced before so I can't sit here and say that something is great or mind-blowing if I have nothing to compare to.
Belki "hoş" bir kızın ilk seferinden sonraki sabah toparlayabildiği tek kelimedir. Çünkü bildiğin gibi bu daha önce tecrübe ettiğim bir şey değil. Bu yüzden karşılaştıracak bir alternatifim olmadığı için harika ya da "akıllara zarar" veya olağanüstü..... olup olmadığını söyleyemem.
Maybe it is... but there's nothing I can do about it now, you know?
Olabilir. Daha iyi yapabileceğim bir şey yok.
- Maybe if we just pretended nothing happened... we could have come back next week and she would have forgotten about it.
Belki hiçbir şey olmamış gibi davransaydık gelecek hafta tekrar gelebilirdik ve o da unutmuş olurdu.
Maybe the DNA knows, and when it finds it, nothing gets in its way.
Belki DNA'nın bir şeye ihtiyacı olduğunda karşısına hiçbir şeyin çıkamaması gibi.
Maybe some of us are screwed up, and there's nothing to do about it.
Bazılarımız belki sadece mahvolmuştur ve bunun için yapabileceğimiz bir şey yoktur.
It's nothing. it's just. um. some of the people were thinking that maybe there's a little too much homework... you know. for the kids.
Sadece bazıları çocuklara belki çok ödev verdiğinizi düşünüyor da.
I've got nothing for you right now, so... maybe it's time to start thinking about someone other than yourself.
Şu an sana verebilecek hiç bir şeyim yok... belki de başkalarını da düşünme zamanı gelmiştir artık.
maybe it's a dream, I must be drunk at that time nothing impossible, Laura how many chances do I have to find you?
Belkide bir rüya, o zaman sarhoş olmalıyım. Laura, hiçbişey imkansız değil. Sana daha ne kadar şans bulmak zorundayım?
Maybe it's nothing.
Belki önemli bir şey değildir.
Look, maybe it's better if we do nothing.
Bak, birşey yapmazsak daha iyi olur belki.
It is driven by emotion, there's nothing plastic about it, you know, there is nothing contrived about it, and, I think that's what is giving it its... or maybe one of the things those giving it - its longevity
Duyguyla yaratıldı, yapay birşey yoktu. Uydurulan birşey yoktu ve sanırım kalıcılığı bu sağladı.
Maybe that's the point, that we just don't get past it, we realize that we can't go back to the way things used to be and there's nothing we can do about that because the guys we are now are so far from the guys we were back then.
Bunu unutmak zorunda değiliz. Arkadaşlığımızın eskisi gibi olmayacağının farkındayız. Bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Good food, lots to drink, maybe a little gambling, a show... and nothing bonds two businessmen together... more than one finding the other hung over with a hooker in their bed next morning. - What? - It's just a figure of speech.
İki iş adamını, birbirine bağlayacak en iyi şey, birinin diğerini ertesi sabah yatakta bir fahişeyle bulmasıdır.
Maybe this is nothing, maybe it's something.
Belki hiçbir şeydir, belki her şeydir.
Maybe it's nothing... but I don't remember.
Başlangıçta ciddiyetini anlayamadım o yüzden ne zaman başladığını tam olarak hatırlamıyorum.
And by then, maybe there's nothing we can do about it.
Ama iş işten geçmiş olur.
- Nothing. Just... maybe it's been easier for you that way.
Sadece, belki böylesi senin için de daha kolay oldu.
Maybe it was just bad pork, maybe there's nothing...
Belki de ortada abartacak bir şey yoktur.
Maybe it's nothing, but...
Belki önemli bir şey değildir ama...
Maybe it's nothing, but one of the suites on my floor...
Belki bir şey yoktur ama, çalıştığım kattaki odalardan biri...
Maybe it's nothing.
Belki de mevzu yoktur.
Maybe. But it's probably nothing.
Olabilir ama muhtemelen önemsizdir.
Maybe it's better to take a risk, than do nothing at all.
Belki hiçbir şey yapmamaktansa bir risk almak daha iyidir.
But I think maybe it's because you've got nothing to say.
Ama bence söyleyecek bir şeyin olmamasından dolayı konuşmuyorsun.
Maybe it's nothing.
Belki bir şey değil.
You know, maybe just a serial number, maybe, or... oh, the name of the company that desi... Uh, it's probably nothing.
Bunlar ne?
maybe it's better this way 17
maybe it's me 32
maybe it's for the best 67
maybe it's my fault 16
maybe it's time 38
maybe it's true 24
maybe it's you 22
maybe it's just me 27
maybe it's 82
maybe it's a good thing 21
maybe it's me 32
maybe it's for the best 67
maybe it's my fault 16
maybe it's time 38
maybe it's true 24
maybe it's you 22
maybe it's just me 27
maybe it's 82
maybe it's a good thing 21