Memorable tradutor Turco
636 parallel translation
In those memorable days, the city lived together with the rebellious battleship.
Takip eden günlerde şehir Potemkin ile yaşamaya başladı.
My lord burgomaster, ladies and gentlemen... this is a memorable day in the history of the Civic Guard.
Sayın Belediye Başkanım, bayanlar ve baylar Milis Birliği tarihinde unutulmaz bir gün yaşıyoruz.
One memorable night about 11 : 00 I entered the Aix-les-Bains casino... with the 9 of hearts, spades, clubs and diamonds up my sleeve.
Hatırlanmaya değer bir gece, saat 11 sularında Aix-les-Bains kumarhanesine ceket kolumda kupa, maça, sinek ve karo 9'lusuyla girmiştim.
I have a memorable birthday.
Özel bir doğum günüm var.
We wish to make that a memorable occasion, Colonel.
Bunu yapmayı arzu ederiz, Bu unutulmaz bir fırsat. Albay..
It will be a most memorable occasion, Your Excellency.
Bu en unutulmaz fırsat olacak, Majesteleri.
Yes. Make it memorable, Colonel.
Evet. unutulmaz yapın, Albay..
Most memorable.
En unutulmazı olsun.
She seems to me most memorable.
En hatırlanası kişi o gibi geldi bana.
This is a memorable day for the Valastros.
Valastrolar için unutulmaz bir gün.
This is a memorable day.
Bu anıImaya değer bir gün.
When the dawn rose on that memorable morning it found a changed island
O unutulmaz sabah, tan ağardığında ada değişmişti sanki.
And that memorable night when Margo first dazzled you from the stage, what theatre was it in San Francisco?
Ve o Margo'nun sahnede senin gözlerini ilk defa kamaştırdığı o unutulmaz gece.. .. San Francisco'da hangi tiyatroydu?
Senora Burnett, I hope your stay here will be long and memorable.
Bayan Burnett, umarım burada uzun kalırsınız ve hiç unutulmazsınız.
It will be a memorable moment.
Unutulmaz bir an olacak.
Memorable.
Unutulmaz.
Truly, this will be one of the most memorable experiences of my life.
Aslında, bu, hayatımın en unutulmaz tecrübelerinden biri oldu.
Ignored by the majority, but memorable to its stars who return to the simple rhythm of their lives as their steps fade into the streets.
Çoğunluk farkına varmadı fakat sokaklardaki ayak sesleri giderek uzaklaşarak günlük hayatlarına dönen hikayenin başroldeki oyuncuları için unutulmaz bir anı oldu.
A memorable day, she bought a camera for their work.
Unutulmaz bir gün, çalışmaları için bir kamare satın aldı.
I seem to recall you made a memorable statement too...
Ben de senin akılda kalıcı birşeyler söylediğini hatırlıyorum.
It will be the most memorable fight of my life.
Hayatımın en unutulmaz karşılaşması olacak.
I want to thank you for... the loveliest and the most memorable day I've ever known.
Bana hayatımın en güzel en unutulmaz gününü yaşattığın için teşekkür etmek istiyorum.
Your death will be memorable, Maciste.
Ölümün unutulaz olacak, Maciste.
They wrote a memorable song called "Let the Punishment Fit the Crime".
"Let the Punishment Fit the Crime." Adlı unutulmaz bir şarkı yazdılar.
So end memorable nights, in dirty dishes and dead tobacco.
Böylelikle unutulmaz gece bulaşık ve dolu kül tablalarıyla son bulur.
Keep in mind this is LA Maison Rouge not the Last Chance Saloon and this will be a memorable night for Galveston and a profitable one for us.
Unutmayın ki burası "La Maison Rouge", "Son Şans Salonu" değil... ve bu gece Galveston için unutulmaz bir akşam ve de... bizim için kazançlı bir gece olacak.
I hope it will be memorable experience
- Umarım unutulmaz.
This should be a memorable flight.
Bu unutulmayacak bir uçuş olabilir.
This may be a memorable night.
Unutulmaz bir gece olabilir.
I meant this was another memorable day for us.
Bizim için unutulmaz bir gündü demek istemiştim.
It was a wonderful and memorable experience.
Mükemmel ve adeta unutulmayacak türden bir deneyimdi.
Their most memorable performances were that of outraged husband and detective breaking in upon guilty wife in the arms of her lover or vice versa.
En akılda kalan performansları, öfkeli koca ve kollarında, sevdiği suçlu kadın ile araya giren dedektif ya da tersi.
But the most memorable compliment came from their commanding officer.
Ama en güzel iltifat komutanlarından geldi.
It is to spontaneity that the Argentinean proletariat owes its most memorable day but also its greatest defeats.
Arjantin işçi sınıfının en hatırlı günleri kendiliğindenlikten kaynaklanır. Ama aynı zamanda en büyük yenilgileri de bundan kaynaklıdır.
You have given me many memorable hours in the theatre, sir.
Bana tiyatroda unutulmaz saatler yaşattınız, efendim.
- A memorable service.
- Unutulmayacak bir törendi.
- Memorable.
- Unutulmaz.
It must not have by chance been that the Campaign of the Desert world-wide War produced the song most memorable of 2ª.
İkinci Dünya Savaşı'nın en unutulmaz şarkısının çöl seferinde yazılması bir tesadüf değildi [8].
When you have no written language, when you have no symbolism, when you have nothing that can be called a chemical formula, then you must have a precise ceremony which fixes the sequence of operations so that they are exact and memorable.
Yazılı bir kültür ya da sembolizm olmadığında,... kimyasal bir formül söz konusu değil ise,... kesin hatlarıyla belirlenmiş uygulamalar geleceğe aktarılan geleneği belirler.
It was a memorable occasion for all of us.
Hepimiz için unutulmaz bir olaydı.
It is not communicated. It is not understood and is forgotten... to the profit of the false spectacular memory... of the non-memorable.
Baglantisiz, yanlis anlasilmis ve unutulmus bir halde gösterinin hatirlanamayan yanlis hatirasiyla zapt edilir.
is born the general language of historical communication. Those for whom irreversible time existed... discover in it both... the memorable and the threat of oblivion :
Geri döndürülemez zamanin gerçekten var oldugunu düsünenler bu zamanda hem unutulmazi hem de unutma tehlikesini bulur :
Though this encounter is not recorded in any history book it was memorable enough for those who took part.
Bu çarpışma hiçbir tarih kitabına geçmese de... katılanlar için yeterince unutulmazdı.
Today will become a memorable occasion in the life of our children.
Bugün çocuklarımızın hayatında unutulmaz bir fırsat olacaktır.
This has been a most memorable evening for me, Miss Rainbird.
Bu gece unutulmaz bir geceydi Bn. Rainbird.
Like Dawn, except that I switched two letters to make it more memorable.
Esas adım Dawn idi... İki harfin yerini değiştirdim... Daha orijinal olsun diye.
I want these spiritual exercises to be... memorable for you!
Bu ruhani törenlerin hafızanızda yer etmesini istiyorum!
I'd like to thank all the GIs for helping make tonight's evening such a memorable occasion.
Böylesine unutulmaz anlar yaşattıkları için, tüm askerlere teşekkür etmek istiyorum.
Mine is going to be one memorable wedding
Her şey güzel olacak. Benim düğünüm unutulmaz olacak.
One memorable wedding, for sure.
Kesinlikle unutulmaz bir düğün.
Not a memorable evening.
Anılmaya değmez bir gece.