Meta tradutor Turco
828 parallel translation
This is Meta, my new housekeeper!
Bu Meta, yeni ev idarecimiz!
... because Meta has father wrapped around her finger.
Çünkü Meta babamı parmağında oynatıyor.
Meta is so mean... -
Meta çok acımasız.
Meta has married your father.
Meta babanla evlendi.
I'd never meta woman like her before.
Daha önce hiç onun gibi bir kadınla karşılaşmamıştım.
Her name is Meta Carson.
Adı Meta Carson.
- Meta Carson?
- Meta Carson mu?
Meta talked about you like you're the ninth wonder of the world.
Meta sizden hep dünyanın dokuzuncu harikasıymışsınız gibi söz etti.
- Meta must be the eighth.
- Sekizincisi Meta olmalı.
Eels dies and the tax papers... they were in the briefcase that Meta took, weren't they?
Eels ölüyor ve vergi belgeleri de onlar Meta'nın aldığı evrak çantasındaydılar, değil mi?
We can make Meta get it.
Onu Meta'ya aldırabiliriz.
Meta took it there to a man named Baylord.
Meta çantayı oraya Baylord adında bir adama götürdü.
I had Meta tailed.
Meta'yı takip ettirdim.
I want the affidavit that Meta put in Eels'safe when she took the files out.
Meta'nın dosyaları aldığında Eels'in kasasına yerleştirdiği beyanname senedini istiyorum.
- Did Meta tell you?
- Sana bunu Meta mı söyledi?
All you'll need is Meta to unlock that safe in Eels'office.
Tek ihtiyacınız Eels'in ofisindeki kasayı açacak olan Meta.
- I hope Meta's still around.
- Umarım Meta hala ortalardadır.
We're not commercialising on the old man's hard luck.
Yaşlı adamın kötü talihini meta haline getirmiyoruz.
Meta...
Meta...
The appearance of these superior means of action, though they remained unused because of the delays... in the project of abolishing the commodity economy, ad already revealed the obsolescence of all aesthetic activity, whose ambitions and powers had both dwindled away.
Bu fevkalade faaliyet vasıtalarının görünüşü, meta ekonomisini ortadan kaldırma projesindeki... gecikmeler yüzünden kullanıImamalarına rağmen, hırsları ve güçleri önemini yitirmiş olan... tüm estetik faaliyetlerin eskidiğini göstermiştir.
Voi mettere la meta lui l'altra meta.
Onlar yarısını ve bende diğer yarısını koyacağım.
Wonderful, but still a product. The product is the basis of all industry.
Meta ise sanayinin dolayısıyla toplumun temelidir.
There you can play meta, or anything else.
# Orada istediğiniz oyunu oynayabilirsiniz.
They became a bargaining chip.
Onlar birer meta oldu.
With the industrial revolution, the division of labor in manufacturing... and mass production for the world market, the commodity effectively appears... as a power that actually comes to occupy social life.
Sanayi Devriminin getirdigi endüstriyel isbölümü ve küresel pazar için seri üretimle birlikte meta, sonunda tüm sosyal yasami sömürgelestiren tamamen görünür bir güç haline geldi.
Use value, which was implicitly comprised... by exchange value, should now be explicitly proclaimed, in the inverted reality of the spectacle, precisely because its factual reality is eaten... away by the overdeveloped commodity economy ;
Kullanim degeri önceleri degisim degerinin örtülü bir yönü olarak anlasiliyordu. Fakat artik gösterinin tepetaklak olmus dünyasinda kullanim degerinin açik bir sekilde ilan edilmesi gerekmektedir ; çünkü asil gerçekligi asiri gelismis meta ekonomisi tarafindan asindirilmis durumdadir ve ayrica sahte bir yasam için zorunlu bir uydurma gerekçe olarak is görmektedir.
The movement of banalization, which, in the shimmering diversions of the spectacle, dominates modern society globally, also dominates it at every point... where the developed consumption of commodities... has in appearance multiplied... the roles and the objects from which to choose.
Gösterinin pariltili eglencelerinin ardinda, bayagilastirmaya olan egilim tüm dünyadaki modern toplumlara, hatta meta tüketiminin daha fazla gelismis biçimlerinin görev çesitliligi ve nesne seçeneklerini iki katina çikardigi toplumlara egemendir.
The diffuse spectacular... accompanies the abundance of commodities, the unperturbed development of modern capitalism.
Yaygin gösteri, meta bolluguyla, modern kapitalizmin rahat gelisimiyle iliskilendirilir.
Here each commodity taken by itself... is justified in the name of the greatness of production... of the totality of objects, of which the spectacle is an apologetic catalogue.
Burada her bir meta, tüm meta üretiminin heybeti namina mazur gösterilir ; gösteri, bu üretimin övgü dolu bir katalogudur.
So the already problematic satisfaction, which is reputed to belong to the consumption of the whole, is immediately falsified... in that the real consumer can directly touch only a succession... of fragments of this commodity happiness, fragments from which... the quality lent to the whole is evidently absent every time.
, zaten tartismali olan memnuniyet de bu nedenle sürekli olarak bosa çikmaktadir çünkü gerçek tüketici, bu meta cennetinin yalnizca parçalarinin, her zaman bütüne atfedilen vasiflardan mahrum olan parçalarin silsilesine dolaysiz olarak ulasabilir.
Each given commodity struggles for itself, cannot recognize the others, claims to impose itself everywhere as if it were the only one.
Her bir meta kendisi için savasir. Baskalarini tanimaktan kaçinir ve sanki var olan tek meta kendisiymis gibi kendini her yerde kabul ettirmeye çalisir.
It's in this blind struggle... that each commodity, by following its passion, in fact realizes in the unconscious something higher :
Bu kör savasta her meta kendi tutkusunun pesinden giderek farkinda olmadan kendisinin ötesinde bir sey üretir :
Thus, by a ruse of commodity reasoning, the particularness of the commodity... is used up as it does battle, while the commodity-form... goes towards its absolute realization.
Bu nedenle metanin kurnazligi sonucunda metanin her bir görünümü sonunda savasa girerken genel meta biçimi mutlak gerçeklesmesine dogru ilerler.
By product of the circulation of commodities, human circulation considered as a form of consumption, tourism reduces fundamentally to the leisure of going to see... what has become banal.
Turizm ( tüketim için ambalajlanmis insan dolasimi, meta dolasiminin bir yan ürünü ) nelerin bayagilastigini gidip görme firsatidir.
It is only this blind prehistory, a new fatality which no one dominates, that the commodity economy has democratized.
Bu gizli tarihöncesi, kimsenin kontrol etmedigi bu yeni kader meta ekonomisinin demokratiklestirdigi tek seydir.
"the last property-owning class in history"... in Bruno Rizzi's sense, but only a substitute ruling class... for the commodity economy.
yalnizca meta ekonomisi için yedek bir yönetici sinifiydi.
Down with spectacular commodity society!
"Kahrolsun gösteri-meta dünyasi."
'No. your job is to put man on Meta.'
Senin işin, Meta'ya adam yerleştirmek.
'The first close-up shot of the planet Meta.
Meta gezegeninin yakından ilk fotoğrafı.
'planet Meta could be supporting life as we know it.
Meta gezegeninde düşündüğümüz gibi hayat olabilir.
'John. the Meta probe astronaut virus infection mustn't stop us.
John. Meta Astronot Sondası virüs enfeksiyonu bizi durdurmamalı.
'We must make a manned landing on Meta.
Meta'ya insanlı iniş yapmalıyız.
'We're getting great pictures of the Meta probe launch platform.
Meta Sondasının kalkış platformundan harika resimler alıyoruz.
But I'd like to see it on its way to Meta.
Ama onu asıl, Meta yolunda görmek isterim.
But the problem here may affect the Meta probe.
Ama buradaki problem Meta Sondasını da etkileyebilir.
Doctor. when will our Meta probe astronauts recover from this virus?
Doktor. Meta Sondası astronotlarımız bu virüsten ne zaman kurtulacak?
The Meta probe astronauts never went near there.
Meta Sondası astronotları oranın yakınına uğramadılar bile.
Are you saying the Meta probe should not be launched?
Meta Sondasının fırlatılmaması gerektiğini mi söylüyorsunuz?
I'm here to get the Meta probe launched.
Ben buraya Meta Sonda'sını fırlatmak için geldim.
'Those two Meta probe astronauts didn't go near that area.'
Meta Sondasının 2 astronotu o alanın yakınına bile gitmedi.
You stop sending waste. I'll get your Meta probe launched.
Sen atık yollamayı bırak, ben de Meta Sonda'nı fırlatayım.
metal 86
metallica 27
metatron 53
metaphor 19
metaphorically 59
metaphorically speaking 34
metal clangs 17
metallica 27
metatron 53
metaphor 19
metaphorically 59
metaphorically speaking 34
metal clangs 17