Mountains tradutor Turco
6,200 parallel translation
He's in the mountains now.
- Şu an dağlarda.
Once you're inserted at the border, four members of your team will continue south to Nodesheh, where they cross the mountains and make their way overland to Lavasan, a small city just outside Tehran.
Sınırdan sokulduğun zaman ekibinin dört üyesi dağları aşıp kara yoluyla Tahran'ın dışındaki ufak bir şehir olan Lavasan'a gidecekleri yer olan Nodesheh'nin güneyine doğru devam edecekler.
I know a place, but it's beyond the mountains.
Bir yer biliyorum ama dağların arkasında kalıyor.
Before the horizon... A line of mountains...
Ufukta dağ bayır görünüyor...
This sort of thing is called "deep in the heart of the mountains," right? As if the escape wasn't enough, another murder?
Kaçması yetmezmiş gibi bir cinayet daha mı?
I'll get him silently and bury him in the mountains.
O herifi gizlice yakalayıp dağlara gömeceğim.
Bury it in the mountains!
- Bunu imha edin.
Did I change or did they stop making mountains out of cheeseburgers?
Ben değiştim mi yoksa onlar peynirli burgerden dağ yapmayı mı bıraktı?
He's just hot because he grew up in the mountains
Dağların serin havasından sonra burası ona sıcak geldi.
With you, it's please don't report that we're building a computer center in the mountains of Utah.
Ama sen gelince diyorsun ki Utah dağlarında bilgisayar üssü inşa ettiğimizi bildirme.
This may sound mean to say, but if North Korea is ranking targets, I wouldn't mind if the mountains of Utah took the place of, for instance, my house.
Bu kulağa kaba gelebilir ama Kuzey Kore hedef sıralaması yaparsa Utah dağlarının evimle yer değiştirmesi pek umurumda olmaz.
I also had reservations in the beginning, but these super berries grow in the Andes mountains, okay?
Ben de başta öyle düşünmüştüm, fakat bu süper dutlar Ande dağlarında yetişiyor, tamam mı?
Nose, cheekbones, and chin shall be high like mountains.
Burun elmacık kemiği ile alın ve çeneye bağlıdır. Dağ anlamına gelir. Çok yüksek olmamalıdır.
The body of the real king will be cut into 300 parts and dispersed in the mountains.
Kralın gerçek cesediymiş gibi hazırlayıp... Çoson'da yeni bir devir açacaksınız.
Well, I'm going to take a ride up in the mountains.
Tepelere doğru bir gezintiye çıkıyorum.
And if they can force you into hovering over a tight space, like a valley between two mountains or an alley between two buildings...
Ve sizi dar bir alana yönlendirebilirlerse, iki dağ arasındaki bir vadi veya iki bina arasındaki bir yola...
Got married in a big church in New York and then took a trip up to the mountains.
New York'ta büyük bir kilisede evlendik. Sonra da dağlara doğru seyahate çıktık.
The mountains of the Hindu Kush have been violent tribal areas since before Alexander the Great marched through Persia on his way to India.
Hindikuş dağlarındaki vahşi kabile bölgelerinin kökeni Büyük İskender'in İran'dan Hindistan'a yaptığı seferin bile öncesine dayanmaktadır.
Only I didn't get to talk to him because his boss said he was up in the mountains. He still at Lee's, now?
Keith Dixon, Chen'in yazıldığı av gezisine katılanlardan biri, ama onunla konuşamadım çünkü patronu onun dağlara çıktığını söyledi.
There are no mountains, I know.
Orada dağlar yok, biliyorum.
Our parents wanted to live in the mountains.
Anne babamız dağda yaşamak isterdi.
On to the next story. an unidentified creature killed seven people in Pata City. before escaping into the Miera Mountains. the creature moved at speeds exceeding two hundred kilometers per hour. which means it could be a new species of Magical Beast.
Sıradaki haberimiz... Bugün öğle vakitlerinde kimliği belirlenemeyen bir yaratık Pata Şehri'nde yedi kişiyi öldürdü. Yaratık ayrıca, olay yerine ulaşan polis memurlarını yaralayarak Miera Dağları'na kaçtı.
Pata City and the Miera Mountains... 1 ) } NGL Republic of Autonomous Rokario Region
Pata Şehri ve Miera Dağları... Aramızda başka bir şehir daha var ve Miera Dağları öbür tarafta kalıyor.
♪ So I can stand on mountains
# Böylece dağlara direnebilirim #
Their footprints are canyons, Their fists are mountains, And their icy gaze alone will freeze a man's soul.
Ayak izleri kanyonları yumrukları dağları ve sadece biz soğuk bakışları bir insanın ruhunu dondurabilir.
These marks date back to 810 BC and were made by the Kurgan people of Ural mountains.
Bu işaretler M.Ö. 810 yılına kadar gidiyor ve Ural dağlarındaki Kurgan halkları tarafından kullanılırmış.
There are too many in your mountains.
Sizin dağlarda oldukça fazla var.
It's right beyond the mountains.
Hemen dağların ardında.
See those mountains?
Şu dağları görüyor musun?
Sebastian can't keep wandering in the mountains all day.
Sebastian bütün gün dağları düşünmeden edemiyor.
If you do, I'll tell everyone you take people through the mountains.
Eğer söylersen ben de herkese insanları dağlara götürdüğünü söylerim.
Angelina knows the mountains like the back of her hand.
Angelina bu dağları avucunun içi gibi bilir.
In two more days, you'll be on the other side of the mountains, in America.
İki gün sonra dağların öbür tarafında Amerika'da olursunuz.
But the mountains make me pretty horny.
Ama dağlar beni azdırıyor.
Did you chase Jang Tae San to the mountains?
Jang Tae San'ı yakalamaya dağa falan mı gittin?
We're in the Colorado mountains somewhere.
Colorado dağlarında bir yerdeyiz.
First a wave of 911 calls about a virus and now a plane has apparently gone down in the rocky mountains.
İlk önce bir virüs hakkında 911 çağrıları vardı şimdi de bir uçağın dağlara düştüğü haberi geldi.
THESE BEAUTIFUL ALPINE MOUNTAINS FOR YEARS, A PASSION SHE SHARED WITH HER HUSBAND, HELMUT. THE TRAIL ALONG THE AUSTRIAN-ITALIAN BORDER
Benim tek düşündüğüm eğer gerçekten orada uçan bir UFO varsa bu canlılar ya da yaratıklar bizden çok daha ileri noktadalar.
IN 1993, TWO YEARS LATER, FRITZ IS LEADING A TOUR GROUP THROUGH THE MOUNTAINS. IT'S HIGH SUMMER, BUT FREAK WEATHER ROLLS IN,
Texas'lı korucu Harvey Hayek bir çok çakalı bu halde görmüş.
When Okuda's daughter turned ten, Miyazaki had a cabin in the mountains, and he invited them there.
Okuda'nın kızı 10 yaşına geldiğinde Miyazaki dağda bir kulübe yaptırdı ve onları oraya davet etti.
I had to travel miles and miles over dangerous mountains to find these.
Şu renklere bakın. Bunları bulabilmek için tehlikeli dağlarda kilometrelerce yol aldım.
They have a temple high in the mountains, in the forest of Nysa.
Nysa ormanlarındaki dağların yukarısında bir tapınakları var.
Commandos recruited from the mountains of Nepal at age 14.
Nepal dağlarında, 14 yaşında iken askere alınan komandolar.
Your training camp here in the mountains...
Dağlarda adamların gözcülük ediyor.
Just as the mountains can't change the sea I can't change being half-man and half-demon.
Bir dağın bir okyanusa dönüşmeyeceği gibi benim de yarı insan olduğum gerçeği değişmeyecek.
What are they going to do with them up there in the desolate mountains?
Viran dağın tepesinde, ne yapacaklar bunlarla?
Others are resisting in the mountains with guns while chicken-hearted me, with the piano... And raki. Just raki.
Diğerleri dağlarda silahlı direnişteyken Benim ki korkağın teki, piyano eşliğinde rakı içiyor.
It's a co-op in the mountains up north.
Bu ortak bir operasyon. Kuzey dağlarına doğru gidiyoruz.
To the mountains.
Dağlara.
in the mountains and in vast cities.
dağlarda ve koca şehirlerde.
Here we find mountains of up to a mile high.
Bu bölgede 1,6 km yüksekliğinde dağlar görürüz.