English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ M ] / Mystery solved

Mystery solved tradutor Turco

319 parallel translation
LIFT MYSTERY SOLVED
ASANSÖR GİZEMİ ÇÖZÜLDÜ
I would hesitate in calling Lestrade, professor, if you wish to have the mystery solved.
Eğer bu gizemi çözmey i umuyorsanız, profesör Ben olsam Lestrade'ı aramaktan çekinirdim.
Well, another mystery solved.
Bir gizem daha çözüldü.
Well, mystery solved.
Gizem çözüldü.
- Well, then, case closed, mystery solved.
- Evet. Öyleyse konu kapandı.
Holstenwall mystery solved!
Holstenwall gizemi çözüldü.
By the next day the master mind had completely solved the mystery... with the exception of locating the pearls and finding the thief.
Ertesi gün üstat, incilerin yeri ve hırsızın kim olduğu hariç olayın sırrını tamamen açıklığa kavuşturmuştu.
- Well, the mystery's solved.
- Gizem çözülmüş oldu. - Gizem mi?
The one mystery of the island I never solved.
Benim asla çözemediğim gizemli bir ada.
At last, the mystery of the atom's structure was solved.
Beni durdurmak mı? Beni kendisi davet etti.
After traveling 10,000 leagues under the sea, I still had not solved the mystery of Captain Nemo.
Deniz altında 10,000 fersah yol aldıktan sonra bile hala Kaptan Nemo'nun sırrını çözememiştim.
The mystery, she is solved.
Sır çözüldü.
I consider the mystery surrounding Werner's disappearance to be solved.
Werner'in kaybolmasıyla ilgili gizemin çözüldüğü kanaatindeyim.
You solved the mystery?
Gizemi çözdün mü?
I should have thought, mister Barnard that a man of your investigative zeal would have already solved the mystery.
Bay Bernard, sizin gibi araştırma yapma isteğiyle dolu olan birinin çoktan bu gizemi çözmüş olabileceğini, tahmin etmeliydim.
My investigation led to a remarkable conclusion. The Fantomas mystery has been solved.
Araştırmalarım neticesinde şaşırtıcı bir sonuca vardım ve Fantmas'n gizemi kalktı.
Apart from many other secrets, the Eastern knights... solved the mystery of eternal life.
Bütün diğer sırları bir yana, Doğu şövalyeleri... ölümsüzlüğün gizemi çözdüler.
Now the Hughes mystery would be solved.
Hughes olayının gizemi böylece çözülmüş oldu.
Hello! Have we solved the mystery yet?
Evet, gizem çözüldü mü?
Now it was too late. By the time they would leave this morgue, the mystery of their death would have hopefully been solved.
Morgdan ayrılırlarken umarım ki ölümlerinin gizemi de çözülmüş olsun.
The mystery is solved!
Gizem çözüldü!
The man who solved the mystery that stumped Newton, also laid the foundation for Einstein's revolutionary insights. And for the way we live now.
Newton'a acı çektiren bilinmeyeni çözüp Einstein'in devrimsel içgörülerinin ve bugünkü hayat tarzımızın temellerini atan adam.
Michael Faraday had solved the mystery that baffled Isaac Newton.
Michael Faraday, Isaac Newton'u afallatan gizemi çözmüştü :
MYSTERY MURDER SOLVED SOON
GİZEMLİ CİNAYET ÇÖZÜLDÜ
So I think I solved your little mystery for you.
Sanırım küçük sırrınızı sizin için çözdüm.
And thus was solved the mystery of the sinister house called The Copper Beeches.
Copper Beeches olarak adlandırılan bu yerdeki uğursuz evin gizemi çözülmüş oldu.
- We solved a mystery.
- Bir gizemi çözdük.
We solved a mystery.
Bir gizemi çözdük.
- I think then, that the mystery is solved.
- Bence öyleyse, gizem çözüldü.
Once anyone speaks, you've got it solved so there's no mystery.
Birisi ağzını açtığında, sen olayı zaten çözmüş oluyorsun. Bunda bir gizem yok ki.
A mystery to be solved?
Çözülmesi gereken bir gizem mi var?
There's a healthy chunk of mystery yet to be solved.
Hatrı sayılır derecede gizem çözülmeyi bekliyor.
Part of the mystery has been solved.
Gizemin bir bölümü çözüldü.
The mystery is solved, yes?
Gizem çözüldü, değil mi?
I have, as I promised, solved this mystery without leaving my apartment.
Söz verdiğim gibi bu gizemi, apartman dairemden ayrılmadan çözdüm.
-... Gyges they might've solved the mystery.
-... evet taksaydı gizemi çözerdi.
I hope to have solved the mystery of Shoscombe Old Place.
Shoscombe Eski Yeri'nin gizemini çözebileceğimizi umuyorum
The plan failed because clues were left behind that suggested a mystery, and to many humans a mystery is irresistible. It must be solved.
Bu çözülmeli.
Advise Starfleet we have solved the mystery of the Essex.
Kayıp gemi Essex'in sırrını çözdüğümüzü Yıldız filosuna bildirin.
All right, all right. We've solved this mystery.
Evet, sanırım sırrı çözdük.
Because if you recall, we solved a mystery.
Çünkü hatırlarsan bir esrarı çözdük.
We solved a mystery once.
Bir esrarı çözdük.
This is the story of a mystery that may never be solved.
İşte gizemli ve anlaşılmayacak bir öykü.
Princess, you've solved a 500-year-old murder mystery.
Prenses, 500 yıllık bir sırrı çözdün.
Every woman is a mystery to be solved... but a woman hides nothing from a true lover.
Her kadın çözülesi bir gizemdir ama bir kadın gerçek bir aşıktan hiçbir şey saklamaz.
I think we've solved the mystery of our young visitor, Benjamin.
Genç misafirimizin sırrını çözdük.
Your unsolved mystery is solved.
Çözülmeyen esrarın çözüldü.
Thank you, but the mystery of the woodlouse won't be solved.
Teşekkür ederim fakat tespih böceklerinin gizemi çözülmeyecek.
Well, that little mystery's solved.
Gizem çözüldü.
Those were the days. When I was a reporter, I'd have solved a mystery... like the Watson disappearance before lunch.
Ne günlere kaldık, ben muhabirken Watson'ın kayboluşu gibi bir olayı daha başlangıcında çözmüştüm.
Mystery solved.
Gizem de çözüldü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]