English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ N ] / Not knowing

Not knowing tradutor Turco

2,454 parallel translation
As a spy, a lot of missions depend on the world not knowing you're there.
Pek çok görevde başarı, orada olduğunuzun bilinmemesine bağlıdır.
So, Kurt, not knowing what he was taking, survives the paralyzing nightmare.
O halde Kurt ne aldığını bilmiyordu felç kâbusundan sağ kurtuldu.
All these years... not knowing whether you were alive or...
Bütün bu yıllar boyunca..... yaşıyor musun ölü müsün bilmeden...
I don't think anyone should feel embarrassed about not knowing stuff.
Bence hiç kimse bir şeyi bilmemek konusunda utanmamalı.
It's hard for us to imagine how upsetting it is not knowing the colours.
Renkleri bilmemenin ne kadar üzücü olduğunu bilmiyor olabiliriz.
You lose... the thrill of discovery, the mystery of not knowing.
Keşfetmenin heyecanını, bilinmeyenin gizemini kaybedeceksin.
I'm used to not knowing where my husband is.
- Kocamın nerede olduğunu bilmemeye alıştım.
Not knowing that means that we have drifted a little bit further apart.
Birbirimizden haberdar değiliz. O nedenle bilmiyordum.
The team are pacing up and down, you can see the team boss'head down, not knowing what's going on.
Takım bir yukarı bir aşağı yürüyor Takım patronunu başı eğik ve habersiz
You know, the good thing about Mike and Tom not knowing is they can't be implicated.
Mike ve Tom'la alakalı iyi olan ise bu olaylardan haberleri olmamaları onlar şuçlanamazlar.
It's not knowing where I am keeps her alive.
Onu hayatta tutan şey yerimi bilmemesi.
Well, I don't want her to go through what I've been going through, not knowing if...
Benim yaşadıklarımı yaşamasını istemedim, bilmezse...
Not knowing why, they disappear with the setting sun
# Biliyorum nedenini Gün batımında kayboluyor
I often think about the kids, and not knowing what happened, the doubts...
Sık sık çocukları düşünüyorum ne olduğunu bilmemek, şüpheler...
"and they're left feeling a little heart-sad and not knowing why."
Ama içlerinde, nedenini bilmedikleri bir burukluk kalır.
Well, he's never really gone into it, but not knowing can be a powerful incentive.
Hiç bahsetmemişti ama bu kadar istekli olabileceğini bilmiyordum.
Well, when the police asked me, I-I panicked about not knowing about the meds. And then I just stuck to my story from there on out.
Polis bana sorduğu zaman ilaçlarını almadığını bildiğim için panik yaptım ve sonra hikayemi değiştirdim ve ona sadık kaldım.
I am sorry for not knowing exactly what I wanted.
Özür dilerim, tam olarak ne istediğimi bilmediğim için.
And in this uncertainty lies hope, in this not knowing hides the dragon that shall slay the tyrant.
Bu belirsizlikte umut yatıyor ve bu habersizlik içinde ejderhanın zalimi öldürüşünü saklıyor.
Not knowing of the government's treacherous disposition.
Devletin hain emellerini bilemeden.
All right, I-I can't defend a grown woman not knowing that Tylium powers both human and Cylon spacecraft.
Tamam, yetişkin bir kadını Tylium'un insan ve cylon spacecraft'ı üzerindeki gücü bilmediği için savunmayacağım.
I'm sorry he'll get shoot not knowing what's going on.
Neler olduğunu anlamadan vurulacağı için üzülüyorum.
Book 13 you find out she is a lady, and it pains me to imagine you not knowing her journey.
13. kitapta onun bir hanımefendi olduğunu öğreneceksin, ve onun seyahatini bilmediğini düşünmek bana acı veriyor.
Because not knowing... had taken a terrible toll on her, Ted.
Çünkü bilmemek ona çok korkunç zarar vermiş, Ted.
I'm just- - you know, with all that we've talked about I just can't help thinking that not knowing who your biological father is must be a pretty dark place.
Ben sadece... Şimdi bunları konuştuktan sonra, düşünmeden edemiyorum insanın biyolojik babasının kim olduğunu bilmemesi çok kötü bir durum olmalı.
- Well, that's a great plan, except for the part about us Not knowing where to look!
Harika bir plan, tabii tek falsosu nereye bakacağımızı bile bilmiyoruz!
No doctor could provide an explanation, and my parents went to their graves not knowing what was wrong.
Hiçbir doktor açıklama getiremedi. Ailem de sorunun ne olduğunu öğrenemeden öldü.
It's the not knowing that's killing me.
İçim içimi yiyor.
I should dismiss all those militia commanders and ministers for not knowing the law!
Tüm milis komutan ve temsilcilerini yasaya aşina olmadığım için reddedeceğim!
That must be distressing, not knowing if you're a good cop or not.
Polisliği iyi mi kötü mü yaptığından emin olamamak üzücü bir şey olmalı.
This will help, knowing that I'm not...
- Bunun faydası olacak. Hamile kalmadığımı bilmek.
It was about seeing pain and struggle and knowing there was not one thing you could do about it.
Acı ve bu acıyla mücadele etmekle alakası vardı bu konuda yapabileceğiniz tek bir şey bile yoktu.
Yeah, let's not forget "a" also tried to kill hanna for knowing too much.
Evet, çok şey biliyor diye Hanna'yı öldürmeye çalıştığını da unutmayalım.
He called from Louisiana and I hired him over the phone, not fully knowing what to expect.
Louisiana'dan aradı ve onun neler yapabileceğini bilmeden telefonda işe aldım.
I do not believe anything happens here without your clan knowing about it.
Klanınızdan habersiz burada bir şey olacağına inanmıyorum.
Not even knowing that my sister is alive..
Kardeşimin yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorum.
It's not just the first blow you've got to look out for, it's knowing where the next one will come.
Olay ilk yumruğa bakmak değil diğerinin nereden geleceğini bilmektir.
I can't do that, not after knowing what I know now.
Şu an bildiğim şeyleri öğrendikten sonra bunu yapamam.
You could be doing stuff and not really knowing why you're doing it.
Neden olduğunu bilmeden bir şeyler yapıyor olabilirsiniz.
I did not throw it, I placed it, knowing that the janitor would find it and know it was yours and return it to you unharmed.
Atmadım, koydum. Hademenin bulacağını ve zarar görmeden sana ulaştıracağını düşündüm.
Knowing we both work tomorrow, I should think not.
Bizim sabah çalışacağımızı biliyorsan çalamayacaksın.
But the not knowing, that's the exciting part.
Ama işin heyecanı bu bilinmezlikte yatıyor.
Knowing what's cool and what's not cool is exhausting.
O çocuklar işi sökmüş görünüyor. Peki, tamam.
We don't want everyone knowing how good you are. Not yet.
Kimsenin senin ne kadar yetenekli olduğunu bilmesini istemiyoruz, şimdilik.
How am I going to pass to another player, knowing he's not Duncan?
Duncan olmadığını bildiğim birine nasıl pas verebilirim?
No, he will not come to the Vatican knowing that the French will search here first.
Hayır, Vatikan'a gelmeyecek. Çünkü Fransızların ilk buraya bakacaklarını biliyor.
Which, knowing you, you'll find a way to not have sex.
Bir başka deyişle seks yapmamanın bir başka yolunu bulacaksın.
Danny, knowing who shot Sammy Khan is not enough.
Danny, Sammy Khan'ı kimin vurduğunu bilmem yetmiyor.
Man. I always thought I had it rough... not really knowing my dad, but... now I realize at least I'll never have to suffer like this.
Babamı hiç tanımamış olmamın çok zor olduğunu düşünürdüm hep ama en azından asla bu şekilde acı çekmem gerekmeyecek diyorum şu an.
That's why you wiped them upstairs, not knowing which Clara had used.
O yüzden üst kattakileri sildiniz, Clara'nın hangisini kullandığını bilmiyordunuz.
I'm just not very happy with anyone at work knowing.
İştekiler bilirse olmaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]