Not my father tradutor Turco
2,523 parallel translation
You're not my father, are you?
Sen benim babam değilsin, değil mi?
- I am not your son! You are not my father!
Sen benim babam değilsin!
- You are not my father!
Babam değilsin!
Someone told me something that made me want my own legacy, not my father's.
Biri bana babamınkinin yerine kendi mirasımın oluşmasını istememi sağlayacak bir şey söyledi.
Klaus was not my father's son.
Klaus babamın öz oğlu değilmiş.
- This is not my father, but me in 30 years.
- Babam değil, Ben 30 yaşındayım.
He's not my father.
O benim babam değil.
You're not my father.
Sen benim babam değilsin.
- Give it a rest. I know he's not my father.
Robert'in gerçekten babam olmadığını çok iyi biliyorum.
No, he's not my father.
- Hayır, babam değil.
Not my father's.
Babamın olamaz. Bunu bilirdim.
It is not my father.
Bu babamın değil.
If I'm not my father's son... Who am I?
Eğer babamın oğlu değilsem kimim ben?
- I'm not my father.
- Ben babam değilim.
Her death forced me to realize that not only had I not taken advantage of the priceless time I had with her but that I did not truly understand how crucial my role was as a father to her and our son, Dylan.
Onun ölümü, sadece onunla geçirdiğim paha biçilmez bir zamanın avantajını kullanamamakla beraber bir baba olarak gerçekten benim rolümün, ona ve oğlumuz Dylan'a ne kadar önemli olduğunu anlamam için zorladı beni.
My father does not.
Benim babam yok.
My father is gonna do everything humanly possible To acquire bass industries. It's not a secret.
Babam, Bass Endüstri'yi devralabilmek için düzgün yollardan elinden geleni yapacak.
But then they asked if I didn't want to pose with my father, why not... take it with my mother?
Fakat sonra dediler ki eğer babamla poz vermek istemiyorsam neden annemle çektirmiyormuşum?
Ron, look, I love you like a father who's not that much older than me... like a young Uncle... or like, uh, you were my camp counselor, but we're adults, so we hang out, and it's not weird, you know.
Ron, bak, seni babam gibi severim tabi genç bir baba gibi... ya da genç amca... ya da şey gibi, hah, kamp danışmanım gibi, ama ikimizde yetişkiniz yani takılabiliriz, ve bu garip olmaz.
My family was quite close, but Klaus and my father did not get on too well.
Ailem bireylerim birbirine çok yakındı ama Klaus ve babam pek iyi anlaşamazdı.
My father once told me, if you're doing something you're not comfortable telling your family about, you shouldn't be doing it.
Babam bana, ailene söylemekte rahat hissetmediğin bir şey yapıyorsan yapmamalısın demişti.
My father's not protecting me from the family business, he just... wants to keep me his little girl.
Senin bildiğinden çok daha fazlasını. Babam beni aile işinden korumuyor beni küçük kızı olarak tutmak istiyor.
I've spent just enough time with my father today to realize he's not the man I thought he was.
Yeterli zaman geçirdim. ile gerçekleştirmeyi babam bugün diye düşündüm o adam değil.
I can not do this to my father.
Bunu babama yapamam
- Not even my father.
- Hatta babam da dahil.
" Kolotusha, you will not escape like my father?
" Kolotusha, babam gibi kaçmayacaksın değil mi?
And I will not allow my son to become his father.
Oğlumun da babası gibi olmasını.
If my father's not freed by then, then your Nana's gonna... have something happen to her.
Babam o zamana kadar salı verilmezse, ninenize bir şeyler olacak.
When I complained after I was not accepted into Yale divinity school, my father had no sympathy.
Yale ilahiyat fakültesine kabul edilmediğim için yakınmaya başladıktan sonra babam hiç sefkat göstermedi.
Not there, that's my father's room.
Orada olmaz, orası babamın odası.
How can you not honestly tell you my father?
Nasıl dürüstçe sana babama söyleyemem?
It's useless, my father did not believe me.
It yararsız, babam bana inanmadı.
I do not know you, but I wanted... You know me either. But you know My father, Alessandro Regazzoni.
Sizi tanımıyorum ama siz de beni ama sanırım babamı tanıyorsunuz, Alessandro Regazzoni.
My father is not even cold in the ground.
- Kate... - Daha babamın cesedi bile soğumadı.
Look, I'm not a hero, but I guess I am my father's son.
Bak, ben kahraman değilim, ama sanırım babamın çocuğuyum.
My father was not.
Babam değildi
Not as my father and his father before him.
Babamın ve dedemin öldüğü gibi.
Not only on my father, but our entire family.
Sadece babamdan değil, tüm ailemden.
My place is not to contradict your father, but as a priest I believe that in the eyes of Mother Church the sacrament of marriage is a divine union between a man, his wife, the Lord and no one else.
Babana karşı gelmek bana düşmez ama bir rahip olarak kilisemizin gözünde bir evlilik töreninin karı koca ve Tanrı arasında gerçekleşen başka birinin karışamayacağı kutsal bir birliktelik olduğunu düşünüyorum.
The people who fought in the war, my father, your grandfather... Without the hope of revolution, they might not have fought.
Savaşta mücadele eden insanlar, babam, senin büyükbaban... devrimin umudu olmaksızın, onlar savaşamazlardı.
And I'm not in a place in my life to be any sort of father figure, potentially.
Ve potansiyel olarak baba olmayı taşıyabilecek bir noktada değilim.
My father the pope draws no distinction, at least not where commerce rears its pretty head.
Babam, papa, asla ayırım yapmaz en azından, kaz gelen yerden tavuğunu esirgemez.
My father's not like that.
Babam öyle biri değil.
Okay, look, if you really need to know, I had a visitation today, and my daughter's father will not let me see her, and I just...
Bak, gerçekten bilmen gerekiyorsa bugün ziyaret günümdü ama kızımın babası onu görmeme izin vermiyor- -
- That would please my father. He would not like to see blood on a cardinal's hands.
Bir Kardinalin ellerinde kan görmeyi hoş karşılamazdı.
"I shall not use my father's sporting equipment"...?
"Babamın spor aletlerini kullanmayacağım"...?
Not my mother, my father.
Annem yok, babam var.
I am not my fucking father!
Siktiğimin babası değilim ben!
If you had such stirrings for Melitta, why did you not fight harder in the contest before my father?
Madem Melitta'ya bu hisleri besliyordun neden babamın önünde daha canlı bir şekilde dövüşmedin?
I was so desperate to show my father, even after he died, that I was the one who should rule and not his favorite, Bajazet.
Babam öldükten sonra bile çaresizce ona kanıtlamaya çalıştım. Onun favorisi Bayezid değil de benim hükmetmem gerektiğini.
Not so much, my mother was from around here but I was for young when I was taken away by any father to sail the ships, I remember some bits he told me to raise the sail and work the pail just like any other sailor and I was a boy of twelve, but he keep me safe Like a Chinese say
çok fazla değil, annem buralara yakın bir yerlerde yaşıyordu ama ben daha çocukken babam tarafından götürüldüm buralardan gemilerle, bir kaç şey hatırlıyorum tıpkı diğer denizciler gibi ve 12 yaşında bir çocukken, beni güvende tutuyordu bir çinlinin dediği gibi
not my type 47
not my problem 145
not my baby 22
not my business 24
not my president 35
not my call 19
not my fault 59
not my mom 17
not my mother 26
not my job 19
not my problem 145
not my baby 22
not my business 24
not my president 35
not my call 19
not my fault 59
not my mom 17
not my mother 26
not my job 19