Not my style tradutor Turco
378 parallel translation
They're not my style.
Benim gibi değiller.
Not my style.
Benim tarzım değil.
That's not my style.
O benim tarzım değil.
Fighting's not my style.
Kavga etmek tarzım değil.
- That's not my style.
- Hayır, bu benim tarzım değil.
No, no, that's-that's-that's not my style, you know.
Hayır, hayır, bu-bu-bu benim tarzım değil, bilirsin.
And let me tell you, snakes are not my style.
İnan bana, yılanlar hiç tarzım değil.
- I don't like reading. It's not my style.
- Beyazları okumak tarzım değil.
- It's not my style.
- Tarzım değil.
That's not my style.
Tarzım değil.
It's not my style to go out and hire a bunch of maverick soldiers on the run.
Gidip bir grup, başına buyruk kaçak asker kiralamak hiç bana göre değil.
It's not my style to ask my customers where they live.
Müşterilere nerede oturduklarını sormak âdetim değildir.
Blackmail is not my style.
Şantaj benim tarzım değildir.
It's not my style.
Benim tarzım değil.
Chocolate cake's a bit rich too, but I'd like to eat one once in a while. Not my style.
- Çikolatalı kekler de pahalıdır ama arada bir yemek sorun olmuyor.
- It's not my style.
- Benim tarzım değil.
It's not my style.
Benim stilim değil.
No thanks, not my style.
Hayır, teşekkür ederim, kola içmem.
That's not my style, Emily.
Bu benim tarzım değil, Emily.
- Well, conformity is not my style.
- Uyumluluk tarzım değildir.
- It's not my style.
- Bu, benim tarzım değil.
Schubert's not my style.
Schubert benim tarzım değil.
Young man that's not my style, to apologize.
Genç adam özür dilemek benim tarzım değildir.
Sneaking off to Jersey is not my style.
Jersey'de saklanmak benim tarzım değil.
Handsome or not, Loic's not my style.
Yakışıklı olsun ya da olmasın, Loic tipim değil.
I am sorry, but it's just not my style.
Kusura bakma, ama bu iş bana göre değil.
This is definitely not my style.
Kahretsin! Bu hiç bana göre değil.
That's not my style.
Bu benim tarzım değil.
- That's also not my style.
Eğer masumsan, benimle polis merkezine gel ve hikayeni onlara anlat. - Bu da benim tarzım değil.
- That's not my style. - Good.
- Tarzım değil zaten.
Subtlety's not my style.
Kurnazlık benim tarzım değil.
Not my style.
Tarzım değil.
She was not the type to let herself be picked up. And it was hardly my style to try.
Sokakta tanışıp ilişki kurulacak türden bir kız değildi ayrıca bunu denemek de benim şıklığı yerlere serebilirdi.
Er, I assure you, my lord, it would not be quite in... my style.
Sizi temin ederim kordum benim yazı stilimle alakalı değil.
Lois, Clark Kent may seem like just a mild-mannered reporter but not only does he know how to treat his Chief with the proper respect not only does he have a snappy, punchy prose style but he is, in my 40 years in this business, the fastest typist I've ever seen.
Lois, Clark Kent yumuşak başlı bir muhabir olabilir... ama hem şefine gereken saygıyı göstermeyi biliyor... hem dikkat çekici ve dokunaklı bir tarzı var... hem de 40 yıllık meslek hayatımda onun kadar hızlı daktilo yazan birini görmedim.
Picking up girls isn't my style, especially not today.
Kız tavlamak tarzım değildir özellikle de bugün.
And that's not even my style. But yeah, he was good-Looking.
Pek tarzım olduğu söylenemez ama evet, yakışıklı çocuktu.
- I mean, it's not my life style.
- Bu benim yaşam şeklim değil.
I mean, uh, you're not exactly up my alley - style and personawise.
Yani... Stil ve kişilik olarak pek benim çapımda sayılmazsın.
Your time will be gauged along with a rating... of one to ten on your style, which will be judged solely by me... and my vast expertise of skiing technique.
Yarış zamanınızla birlikte stilinize de birle on arası not verilecek... ve stil notunuz kayak tekniği konusundaki engin tecrübem doğrultusunda... yalnızca benim tarafından verilecek.
- Not really my style.
- Bana göre değil.
That's not really my style.
Benimle bir içki içmek ilginizi çeker mi?
Is it not true that the prince fall unconscious at my feet obnubilado by my beauty style and irresistible?
Prens ayaklarımın dibine düşüp bayılmasın da ne yapsın, söyleyin?
Because that has not been my style.
Benim tarzım değil.
It's not my father's style, the nature stuff.
Bu doğa şeyleri, babamın tarzı değildi.
That's not my style.
Bu benim stilim değil.
It's not quite my style.
Pek benim tarzım değil.
My management style may not be exactly... what you and the Daily Planet are used to, but give it time.
Benim yönetim stilim belki sen ve... Daily Planet'in alıştığından farklı, ama buna zaman ver.
It's not really my style.
- Hayır. Pek bana göre değil.
- That's not really my style, but....
Bu pek benim tarzım değil ama...
That's not my usual style.
Olağan tarzım değil rock.
not my type 47
not my problem 145
not my baby 22
not my business 24
not my president 35
not my call 19
not my fault 59
not my mom 17
not my mother 26
not my job 19
not my problem 145
not my baby 22
not my business 24
not my president 35
not my call 19
not my fault 59
not my mom 17
not my mother 26
not my job 19
not myself 23
not my family 17
not my department 16
not my dad 20
not my son 36
not my father 21
not my thing 33
not my idea 19
style 353
styles 50
not my family 17
not my department 16
not my dad 20
not my son 36
not my father 21
not my thing 33
not my idea 19
style 353
styles 50