English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ O ] / Of course he did

Of course he did tradutor Turco

482 parallel translation
- Of course he did.
- Etti tabii.
Of course he did.
Tabii kalmış.
Of course he did.
- Elbette sormuştu.
'Course you did. Of course he did.
Tabii ki öğrenecek!
- Of course he did, Doc.
- Tabiî ki kıpırdattı doktor.
OF COURSE HE DID.
- Neden bahsediyorsun sen? - Tanıdık geldiğini biliyorum.
But of course he did.
Elbette isteyecekti.
Of course he did.
Tabii ki verdi.
Of course he did.
Elbette kaçtı!
Of course he did.
Elbette gördü.
Of course he did.
- Elbette duymuştur.
- ( Hetty ) Of course he did it.
- Elbette, o yaptı!
Of course he did.
Tabi ki sordu.
- Of course he did.
- Tabii ki gördü.
Of course he did.
Tabii ki geldi.
Yes, of course he did.
Evet, tabii ki demiş.
Of course he did.
Tabii ki o deldi.
Of course he did!
Kapatır tabii!
Of course he did.
Tabii ki bilir.
- Of course he did.
- Tabii ki o.
- Of course he did it.
O bunu yaptı. - Elbette ki yaptı.
Of course he did.
tabii ki begendi.
Of course he did.
Elbette.
- Of course he did.
- Elbette o yaptı.
Of course he did.
Elbette geldi.
Of course he did.
Tabii ki başardı.
Of course he did.
- Evet, elbette.
( CHUCKLES ) Of course he did.
Tabi ki sordu.
Of course he did not think to close the curtains.
Tabi perdeleri kapamayı düşünemedi.
Of course he did. It was a brilliant stroke.
Tabi, çok iyiydi.
Of course he did.
Tabii ki öyle yaptı.
Of course, he did shovel snow to pay for last months rent.
Gerçi, geçen ayların kirasını kar kürüyerek ödedi.
- Yes. - Of course, he did not know you had an appointment with Monsieur Villette.
- Elbette, Mösyö Villette'le..... randevunuz olduğunu bilmiyordu.
- Of course he did.
- Tabii duydu.
Of course he suffers from guilt Mr. Barnard because of what our father did because of what happened to Elizabeth.
Elbette, vicdan azabı çekiyor, Bay Barnard babamızın yaptıkları yüzünden Elizabeth'e olanlar yüzünden.
Of course, he did.
Doğru, kaçırmış.
- Aren't you your own man? Of course'but he did pay my fare.
Elbette ama yol parasını o ödedi.
What he did, of course, was to develop new cultivars of hardy fruits suited to local conditions.
Elbette yaptığı, yerel şartlara uygun... dayanıklı yeni bitki türleri geliştirmekti.
But when the character was changed... to the famous newspaper tycoon, it became obvious... that Orson should play the part, which, of course, he did.
Ancak ana karakter iş adamı değil de büyük bir medya patronu... olarak değiştirildiğinde rol tam Orson'a... göre olmuştu ve o da hakkıyla oynadı, tabii ki.
And that, of course, is what he did.
Ve tabiî, yaptığı da buydu.
" He has, of course, never forgiven you for what you did to Julia,
"Julia'ya kötü davrandığın için seni asla bağışlamadı..."
Of course, he did have a small problem with the dogs.
Tabiiki, köpeklerle ufak problemleri vardı.
Of course, not only did he bring back to me the woman that I love, but he managed to increase the circulation of the newspaper in the process.
Sadece bana sevdiğim kadını getirmedi, gazetenin tirajını da daha basımdayken artırdı!
I do not liked, but, of course, did not know he was a murderous maniac....
fakat onun insan katili bir manyak olduğunu bilmiyordum.
We communicated with the Major, of course, but he did not seem to know that his brother officer was in England.
Binbaşı'yla görüştük, tabii ki, fakat kardeşinin İngiltere'de çalıştığını bilmiyordu.
So what he proposes is, which is of course what we did, is we got married the next week at the hospital.
Teklif ettiği şey, tabi yaptığımız şey hemen haftaya hastanede evlenmek oldu.
Did he suggest... any course of action to remedy this?
Bunu önleyecek bir hareket planı öneriyor mu?
Of course, he thinks he did good.
Tabi, o iyi olduğunu düşünüyor.
Of course I did, he was fine in the car.
Tabii ki yaptık. Arabada iyiydi.
Of course he did.
Tabii ki yaptı.
Of course, he did not stipulate a particular sum.
Elbette babam belirli bir miktarı şart koşmadı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]