Palm trees tradutor Turco
237 parallel translation
This time of year, you got the track, you got the ocean, you got palm trees.
Yılın bu zamanı yollar uygun, okyanus ve palmiye ağaçları da var. 3 ay boyunca.
Palm trees.
Palmiyeler.
I'm telling her I'm on green grass with palm trees waving overhead.
Çimenlerde yattığımı, tepemde palmiyelerin sallandığını yazıyorum.
Florida, palm trees, alligators, bathing beauties.
Florida, palmiye ağaçları, timsahlar, denize giren fıstıklar.
I saw us leaning on the rail of a ship, looking at the sea and the stars... standing on a tropical beach in the moonlight... with the palm trees sighing above us.
Bir geminin küpeştesine yaslanmış, denize ve yıldızlara bakarken gördüm ayışığında, tropikal bir kıyıda dururken üstümüzde palmiye ağaçları hışırdarken.
Then the palm trees changed into those pollarded willows by the canal... just before the level crossing... and all the silly dreams disappeared... and I got out at Ketchworth and gave up my ticket... and walked home as usual... quite soberly and without wings - without any wings at all.
Sonra, tam kavşaktan önce, palmiye ağaçları, kanalın yanındaki budanmış söğütlere dönüştüler ve bütün aptalca rüyalar yokoldu ve Ketchworth'te inip biletimi verdim ve her zamanki gibi eve yürüdüm son derede ağırbaşlı ve de kanatsız kanatsız.
Palm trees sunshine.
Palmiye ağaçları güneş.
Palm trees... Flowers...
Palmiyeler, çiçekler.
We now take you to beautiful Florida, land of golden sunshine, balmy breezes, swaying palm trees.
Şimdi sizleri güzel Florida'ya götürüyoruz. Altın güneş ışığının, ılık rüzgârların ve sallanan palmiyelerin diyarı.
The palm trees down there are called'Cycases'.
Bunların altında, küçük palmiye ağaçları gibi görünüyorsun, onların yavrusu gibi.
- Palm trees.
- Palmiye ağaçları.
- Palm trees, that's right.
- Palmiye ağaçları, evet onlar.
Nothing but sand and rocks and a few wretched palm trees.
Kum, kayalar ve birkaç zavallı palmiye ağaçlarından başka hiçbir şey.
We passed the window and saw the fancy posters, all blue seas and palm trees.
Bir vitrinin önünden geçiyorduk. O güzel posterleri gördük. Hepsinde mavi denizler ve palmiyeler vardı.
The palm trees are green.
Palmiye ağaçları yeşil.
Lyin'in the sun, palm trees, flying'fish...
Güneşte uzanmak, palmiyeler, uçan balıklar...
Look at the palm trees, flying fish...
Palmiyelere bak, uçan balıklar...
Look at the palm trees.
Palmiyelere bakın.
- Look at the palm trees!
- Palmiye ağaçlarına bak!
Palm trees swaying in the breeze a smell of ripe papayas a blue lagoon, white sand, golden-skinned girls.
Palmiye ağaçları rüzgarda hafifçe sallanıyor. Ham papayaların kokusu geliyor. Mavi kıyı gölü, beyaz kum ve altın tenli kızlar.
Sometimes it seems to me... that the sap of my palm trees are full of blood.
Bazen, palmiyelerimin usaresi kanla dolu gibime geliyor.
Except that Marada's not a city. It's just a flea-bitten water hole... with some borax quarries, an oil well... and a few lousy palm trees.
Gitseniz bile orada iğne ucu kadar su kaynağı var... tuz yatakları, petrol kuyuları - ve birkaç bitli palmiye ağacı...
Sunlight, palm trees.
Güneş ve palmiyeler?
Among the palm trees and the flowers
Şirin palmiyeler arasında
Do any of you have any idea why they're called palm trees?
Onlara neden palmiye dendiği hakkında fikri olan var mı?
Perhaps when they first saw that tree, they decided to call them palm trees.
Belki bu ağacı ilk defa gördüklerinde ona palmiye demeye karar verdiler.
You are like these damn palm trees.
Sen de şu palmiye ağaçları gibisin.
I hate the palm trees.
Palmiyeleri hiç sevmedim.
This gazelle which held me captive beneath the shade of two palm trees.
O ceylan beni iki hurma ağcı gölgesi altında esir etti.
Sitting under those goddamn palm trees, writing dialogue for Rin Tin Tin.
Şimdi ki haline bir bak. Palmiye ağaçlarının altında oturup Rin Tin Tin'in diyaloglarını yazıyor.
Palm trees, beaches, that kind of thing.
Palmiye ağaçları, kumsallar, bu tür şeyler.
We have palm trees here in Torquay.
Torquay'de palmiye ağaçlarımız da var.
Do you have palm trees in California?
Kaliforniya'da palmiye var mı?
Ann, 3 palm trees and a lake does not Brasil make.
Ann, üç palmiye ağacı ve bir gölle Brezilya olmaz.
Lot of fantastic palm trees.
Fantastik çam ağaçlarıyla dolu.
( Kermit ) I Palm trees and warm sand
Palmiye ağaçları ve sıcak kum
This country has more legends that palm trees.
Bu ülkede bunun gibi bir dünya efsane var.
Did you ever figure out what those palm trees are doing here in Belgium?
Şu palmiye ağaçlarının Belçika'da işi ne anlayabildiniz mi?
And then I remember one incredibly dark night... being at an oasis, and there were palm trees moving in the wind... and I could hear Kozan singing far away in that beautiful bass voice.
Hatırlıyorum da inanılmaz karanlık bir gecede... bir vahada kalıyorduk ve palmiye ağaçları rüzgârdan sallanıyorlardı ve uzaklardan Kozan'ın güzel bas sesini işitebiliyordum.
Imagine that, palm trees here in Paris.
Paris'te palmiyeler olduğunu düşünsene.
I located it on the other side of the globe, always with palm trees in the background, somewhere in the south.
Arka planda palmiyelerin olduğu güneyde bir yerlere.
Blondes walkin'around. The Beach Boys. Palm trees, the ocean.
Etrafta sarışınlar dolaşıyor, Beach Boys, palmiyeler, deniz.
Look at those palm trees! Damn, do you know what that means?
Palmiyelere bak!
- Neither does palm trees.
- Palmiyeler de.
There were palm trees then.
O zamanlar palmiye ağaçları vardı.
I tried counting castaways, Jumping over palm trees,
Kazazedelere katılmayı denedim, palmiyelere doğru atlamayı...
The palm trees will be swaying in the breeze, and the cabana boys...
Palmiyeler, esen rüzgarla sallanacak ve bir de kabin erkekleri.
When the sun is shining on the mountains, farmers in their rice paddies with their water buffalo, and palm trees, monkeys, birds, and even the strange insects, for a fleeting moment I'm not in a war zone at all,
"Güneş dağlarda parıldadığında," "pirinç tarlaları çiftçiler, buffalolar," " ve palmiye ağaçları, kuşlar, maymunlar, hatta garip böcekler
It's like a paradise with little gold palm trees.
Küçük altın palmiye ağaçları olan bir cennet gibi.
He sends me funny postcards with pictures of palm trees on them.
Hala yazışıyoruz. Bana, üzerlerinde palmiye resimleri olan küçük, komik kartpostallar gönderiyor.
Trees suffer, too... palm, elm, oleander, eucalyptus.
İnsanlar için Bitkilerin Etik Tedavisi Ağaçlar ızdırap içinde... palmiye, karaağaç, zakkum, sıtma ağacı.