Pearls tradutor Turco
1,066 parallel translation
There's a little matter I've wanted to talk over with you for quite a while... called "The Mystery of Milady's Necklace"... or "What Happened to the Pearls?"
Seninle uzun zamandır konuşmak istediğim... "Hanımefendinin Kolyesinin Gizemi"... ya da "İncilere Ne Oldu?" adında bir konu var.
Pearls?
İnciler?
You see, with the aid of Tommy Gray, I was able to transmute a certain trinket into gold, then into stock and then back into pearls again.
İşin gerçeği, Tommy Gray'in yardımıyla... bir takım ziynet eşyasını altına... sonra hisse senetlerine, sonra da tekrardan inciye dönüştürebildim.
I put the pearls under Godfrey's mattress.
İnci kolyeyi Godfrey'in yatağının altına ben koydum.
Oh, Paul, I want you to see the pearls Émile bought for me when we were in Italy.
Paul, Emile'nin İtalya'dan benim için aldığı incileri görmeni istiyorum.
If they cast pearls before you, pick them up!
Ayaklarına inci saçarlarsa, topla onları.
Didn't pick up the pearls!
İncileri toplamadım diye.
Carlos, my friend, your words fail to shine likeJapanese pearls
Carlos, dostum sözlerin de Japon incileri gibi parıltısız.
She's got pearls and the kind of smile I like : with lip rouge!
İncileri var ve sevdiğim türden al dudaklı bir gülüşü!
- He liked my pearls
- İncilerimi sevdi.
Oh, I wish I were a woman of 36, dressed in black satin, with a string of pearls.
Ah, keşke 36 yaşında bir kadın olsaydım siyah satenler içinde, boynunda inciler olan.
Please promise me never to wear black satin or pearls... or to be 36 years old.
Lütfen bana asla siyah saten giyip inci kolye takmayacağına dair söz ver ya da 36 yaşında olmayacağına.
I don't think pearls comes from oysters.
Bence inciler istiridyeden çıkmıyor.
- Pearls don't come from oysters.
- İnciler istiridyelerden çıkmıyor.
- No pearls.
- İnci yok.
He says "pearls." He says "oysters." I love him.
"İstiridye" diyor. Onu seviyorum.
"and the diamonds and pearls from the earrings of Queen Elizabeth."
"ve Kraliçe Elizabeth'in küpelerindeki elmaslar ve inciler var."
If they were real pearls, I'd throw them out the window.
Gerçek olsalardı, zaten onları camdan aşağı atardım.
Send these pearls back where they came from with a curt note.
Kısa bir notla birlikte bu incileri aldığınız yere geri verin.
They dive for fabulous pearls in waters alive with monsters of the deep.
Efsanevi inciler için derinliklerinde canavar kaynayan sulara dalarlar.
Many years ago, strangers came, destroyed their ruler, and robbed them of their pearls.
Uzun yıllar önce yabancılar gelmiş onların hükümdarını yok etmiş ve incilerini yağmalamışlar.
These are pretty good pearls, eh, Varga?
Bu inciler hiç fena değil ha, Varga?
You have power and I have pearls.
Senin gücün, benim de incilerim var.
We've known for some time that pearls have been illicitly exported from Nyaga, and that means losing a spot of revenue, sir.
Bazen bu incilerin Nyaga'dan yasadışı yollarla ihraç edildiğini biliyoruz ki bu da gelir kaybı demektir efendim.
I will leave for Nyaga with my pearls.
İncilerimle birlikte Nyaga'ya gideceğim.
The people shall gather many pearls as a nuptial gift to Mara and Balu.
Halk düğün hediyesi olarak Mara ve Balu'ya çok miktarda inci toplamalı.
You wish the outside world to know of our pearls?
Dış dünyanın incilerimizi bilmesini diler misin?
Take pearls.
İncileri alıyor.
Surely you don't take this nonsense about mermaids and pearls seriously?
Bu deniz kızları ve inciler saçmalığını gerçekten yutmuyorsun ya?
- They are rubies and pearls.
- Yakut ve inci.
- They're only cheap pearls.
- Sadece ucuz inciler.
I told you, anything but pearls.
Sana söylemiştim, İnci hariç hepsi...
And in my river there are pearls. "
nehirimde incilerim var. "
Days like pearls : Round and lustrous, threaded on a golden string.
Günler sanki altın bir zincire geçirilmiş inci gibi, pürüzsüz ve parlaktı.
- That's pearls, Stella. Ropes of them.
Hem de dizi dizi!
Bracelets, solid gold. Where are your pearls and gold bracelets?
Senin incilerin, bileziklerin nerede?
But I have been foolish, casting my pearls before...
Ama, zamanında aptalca har vurup harman savurdum işte!
Because impoverished noblewomen don't go about wearing strings of pearls worth $ 50,000.
Yoksul düşmüş soylu bir kadın... boynunda 50.000 dolarlık inci kolyeyle dolaşmaz da ondan.
- My pearls!
- İncilerim!
A string of pearls with a suit of tweed
# Şu tüvit takım ile bir dizi inci #
It's those pearls, Mr. Simpson.
Şu incilerden geliyor, Bay Simpson.
His bones are coral, his eyes are pearls, and Miranda, her father's dead.
Kemikleri mercan, gözleri inci olmuştur. Ve Miranda'nın babası ölmüştür.
Real pearls.
Gerçek incidir.
"Give pearls away and rubies But keep your fancy free."
"İncilerini bağışla, elmaslarını da Muhafaza et özgürlüğünü ama."
Pull up a chair, Tom, and cast some pearls before the swine.
Çek bir sandalye Tom ve yemekten önce birkaç inci diz bakalım.
- Bells on my toes. - Pearls.
- Ayak parmağıma da isterim
'Neither cast ye your pearls before swine lest they trample them under their feet and turn again and rend you.'
"incilerinizi domuzların önüne atmayın ayaklarıyla onları ezerler ve dönüp sizi parçalarlar."
Tecla : cultured pearls, costume junk.
"Tecla," işlenmiş inciler, giysi çöplüğü.
- Diamonds or pearls?
Pırlanta mı, inci mi?
Take back your pearls
Bir de incilerini
Pearls.
İnci.