Quite honestly tradutor Turco
124 parallel translation
Quite honestly, I don't know who she is.
Samimiyetimle, kim olduğunu bilmiyorum.
I suppose I should shed a few tears at leaving this place, but quite honestly, I've hated the job.
Sanırım burayı terkederken... bir miktar gözyaşı dökeceğim... ancak dürüst olmak gerekirse, bu görevden hep nefret ettim.
Quite honestly, someone like yourself.
Daha dürüst olmak gerekirse, daha çok sizin gibi birisi.
Well, quite honestly, I don't think you'd be everybody's idea of a boy,
Açıkçası sen de herkesin kafasındaki genç tanımına uymuyorsun.
Quite honestly, I can't remember... a single offence that could be charged against me.
Ben hiç bir suç işlemedim ki.
And quite honestly, nobody knows exactly how or why it happens.
Ve dürüst olmak gerekirse, neden ve nasıl olduğunu bilen yok.
Well, quite honestly, I wasn't expecting a musical arranger... to question my ability picture-wise.
Açıkçası, bir müzik aranjörünün yeteneklerimi sorgulamasını beklemiyordum.
Quite honestly...
Dürüst olmak gerekirse...
Well, in a way, but, uh... quite honestly, they're really no worse off than most of us.
Bir bakıma. Ama aslında durumları çoğumuzdan daha kötü değil.
Captain, although your abilities intrigue me you are quite honestly inferior.
Kaptan, yetenekleriniz ilgimi çekmiş olsa da, dürüst olmak gerekirse, çok aşağıdasınız.
Quite honestly, I wouldn't worry myself about that.
Açıkçası, benim bu konuda herhangi bir endişem yok.
- No, thanks, quite honestly.
- Hayır, gerçekten çok sağ olun.
Quite honestly, Mr Chase, the senator is doing this broadcast against my advice.
Alo, Wayne. Merhaba, sen miydin? Evet, seni daha önce aramağa çalıştım, sanırım uyuyordun.
It's the only thing to do under the circumstances, quite honestly.
Dürüst olmak gerekirse bu durumda yapılabilecek tek şey bu.
- Yes, I do, quite honestly.
- Evet, açıkçası evet.
I didn't vote for it myself, quite honestly, but now that we're in,
Açıkçası lehte oy kullanmadım... ama artık biz de içindeyiz... ve yürütebileceğimize inanıyorum.
I REALIZED THAT THERE WASN'T A HOUSE IN ALL OF NEW YORK THAT I COULD GO IN. QUITE HONESTLY, [sighing]
Ama sonra, Richard beni terk ettiğinde ve siz gittiğinizde anladım ki koskoca New York'ta başımı sokabileceğim bir ev yok.
Maybe. Quite honestly, my ideas on the subject aren't clear.
Açıkçası o konudaki fikirlerim hâlâ net değil.
Not the absolute apex, quite honestly.
Pek üst kalite değil, dürüst olmak gerekirse.
And quite honestly, what's the point?
Dürüst olmak gerekirse, ne anlamı var ki?
Quite honestly, it is a surprise.
Dürüst davranmam gerekirse, bu sürpriz oldu.
Quite honestly, I don't think so.
Doğruyu söylemek gerekirse, hiç düşünmüyorum.
Afterwards, in his last years, well quite honestly, Mrs. Benn his heart was broken.
Daha sonra, ömrünün son yıllarında dürüstçe söylüyorum, Bayan Benn kalbi kırılmıştı.
But quite honestly, it's been my intention from the start... to correct it.
Ama samimi olarak, en başından beri benim fikrimdi... bunu düzeltmek.
But war, quite honestly...
Ama savaş, dürüstçe...
Quite honestly, the jiggly.
Dürüst olmak gerekirse, çalkalama.
" I'll tell you quite honestly - and this is not only my opinion, this is what every revolutionary thinks, at least the ones who dare express their opinions.
" Size karşı tamamen dürüst olacağım ve bu yalnızca benim fikrim değil her devrimcinin düşüncesi bu yönde, en azından fikirlerini beyan etme cesaretini gösterenlerin öyle.
Then this guy popped up and we waited for you, and quite honestly...
Sonra bu herif çıkageldi ve seni bekledik ve dürüstçe...
I can't afford one, quite honestly.
Alamıyorum dürüst olma gerekirse.
The problem, quite honestly, has been you, Larry.
Dürüst olmak gerekirse sorun sensin Larry.
But quite honestly, for a strictly theoretical exercise, the cost-benefit ratio was just too high.
Ama açıkçası, tamamen kuramsal bir çalışma olarak masraflarını çıkaramayacak kadar pahalıydı.
Quite honestly, I'm beginning to get annoyed, so don't say I didn't warn you.
Artık cidden kızmaya başladım. Sizi uyarmadığımı söylemeyin.
And quite honestly, I didn't believe it and I was very confused and very angry about this, thinking, well, why are these people going around telling my parents that all kinds of things have happened when I have simply no recollection of anything?
Açıkçası, ben buna inanmadım. Hem kafam karışmıştı, hem de buna çok kızmıştım. Ben hiçbir şey hatırlamadığım halde neden bu insanlar anne babama böyle şeyler olduğunu empoze etmeye çalışıyorlardı?
Quite honestly, we have a little problem here.
Açık söylemek gerekirse, burada küçük bir sorunumuz var.
Quite honestly, I think...
Dürüst olmak gerekirse...
I've seen the two of you together, and quite honestly, it makes me a bit jealous.
İkinizi beraber gördüm ve itiraf etmek gerekirse biraz kıskandım.
Well, quite honestly, it just doesn't seem fair.
Peki, çok dürüst, sadece adil görünmüyor.
Quite honestly, Patrick, sometimes it's like you're trying to operate an etch-a-sketch.
Sanki oyarak kabartma yapıyorsun.
Quite honestly, mr. Shephard,
Dürüst olmak gerekirse bay Shephard,
And, quite honestly, it seems that for you this Big Brother-style lock-in
Ve, Big Brother tarzı kilit altına alınmamızı harika bulman oldukça dürüsttü.
And, quite honestly, I kinda like to be in charge myself.
Ve açıkçası kontrolün bende olmasından hoşlanırım biraz.
Honestly, it gets quite comical, the things you... thrust on him.
Çünkü bu iş giderek komikleşmeye başladı. Sadece... oğluna güven.
I think anyone who would want to honestly assess what his political persuasions are, would I think come to the conclusion, quite quickly that he is not a supporter of President Nixon.
Sanırım onun politik inançlarının ne olduğunu anlamak isteyen herhangi birisi bir sonuca varmıştır ve onun Başkan Nixon taraftarı olmadığını anlamıştır.
The way you simply answered all the questions and said quite frankly and honestly what it's like here.
Sorulara basitçe verdiğin cevaplar ve buradaki herşeyi oldukça açık ve dürüstlükle anlatman.
honestly, larry, it isn't always quite like this.
Gerçekten Larry, her zaman böyle değil.
We're both quite happy, honestly.
İkimiz de oldukça mutluyuz. Samimi olarak.
Honestly, to be quite honest with you, I don't need any girls.
Açıkçası, dürüst olmak gerekirse, kıza ihtiyacım yok.
Honestly, I'm not quite grasping the poultry reference, but then, I didn't go to your high school, so...
Doğrusu, hayvan referansı kullanacak biri değilim. Ama aynı liseye gitmiyorduk, yani- -
Honestly, nothing rakes in the money quite like religion.
Din kadar para kazandıran başka birşey yok.
They'll think we point some kind of practical joke, although honestly I'm not quite sure why.
Bizim bir çeşit şaka oyunu oynadığımızı sandılar, açıkçası neden öyle sandıklarını hiç anlamadım.
Mr. Daley, I can honestly say, in 43 years at this agency I've never seen a resume quite like yours.
Bay Daley, doğrusu bu ajanstaki 43 yıllık çalışma hayatım boyunca sizinkine benzer bir özgeçmiş görmemiştim.
honestly 5566
quite 566
quite interesting 19
quite the opposite 151
quite well 74
quite often 32
quite the contrary 91
quite literally 47
quite a bit 64
quite sure 96
quite 566
quite interesting 19
quite the opposite 151
quite well 74
quite often 32
quite the contrary 91
quite literally 47
quite a bit 64
quite sure 96
quite a few 36
quite nice 19
quite a lot 58
quite a while 18
quite good 34
quite right 315
quite so 150
quite a sight 16
quite all right 51
quite simply 51
quite nice 19
quite a lot 58
quite a while 18
quite good 34
quite right 315
quite so 150
quite a sight 16
quite all right 51
quite simply 51