Rat poison tradutor Turco
274 parallel translation
Me, what likes kids like tub of rat poison.
Bana kalsa çocuklar bir kutu sıçan zehiri gibidir.
So that's your tub of rat poison.
Hani sıçan zehiri diyordun.
Where did I put that rat poison?
Nereye koydum şu fare zehrini?
I thought rat poison was charmingly appropriate, didn't you?
Fare zehrinin büyüleyici bir şekilde münasip olduğunu düşünüyorum. Ya siz?
That's where I keep the rat poison, in an old sugar container.
Ben fare zehirini orada, eski bir şeker kabının içinde muhafaza ederim.
With rat poison.
Fare zehiri ile.
- No, that's rat poison.
- Hayır, o fare zehri.
Shall I rub rat poison on it?
Fare zehiri koysam mı üstüne?
Be careful of this bottle. It's rat poison!
Bu şişede fare zehri var, dikkat edin.
- No rat poison in this, right?
- İçinde fare zehri yok, değil mi?
- There's rat poison in it.
- İçinde fare zehri var.
Rat poison!
Fare zehri mi?
This is the rat poison.
Asıl fare zehri bu elimdeki.
that little rat taking rat poison.
O küçük sıçan fare zehiri içmiş.
It's commonly named "rat poison".
"Fare zehiri" olarak bilinir.
Unfortunately rat poison has an awful taste.
Maalesef fare zehirinin çok kötü bir tadı vardır.
I found rat poison in the garage.
Garajda fare zehiri buldum.
Maybe I'd buy some good rat poison.
Belki iyi bir fare zehri alırım.
Tubs, demijohns. Unbreakable plastic, wax insecticides, rat poison. Hello, Giacinto!
Yayık, damacana kırılmaz plastik, balmumu böcek ilacı, fare kapanı.
And rat poison.
Ve fare zeyiri.
It's better to die with you than with rat poison.
Senle ölmek bu zehirden ölmekten iyi.
What's all this about rat poison on the veal?
Bonfiledeki fare zehiri olayı da ne?
He's put rat poison on one, they've got mixed up, and nobody knows which is which now.
Birine dökmüş... ve karıştı... hangisi hangisi, bilen yok şimdi.
If he'd said they was rat poison, you'd have taken'em, then gone off like a pack of savages, ruining everybody's peace and quiet.
Bu fare zehiri bile olsa alırdın, sonra da vahşiler gibi herkesin huzurunu kaçırırsın.
Cat food, ant spray, rat poison.
kedi maması, karınca spreyi, fare zehiri.
I might as well just give them the rat poison.
Fare zehirini onlara versem de olur.
- It's rat poison.
- Bu bir fare zehiri.
- She ate the rat poison.
- Fare zehirini yedi.
- You ate rat poison?
- Fare zehri mi yediniz?
- You put rat poison in my coffee.
- Kahveme zehir koydunuz.
Violet just accidentally put rat poison in your coffee.
Violet sizi öldürmek istemedi, fare zehrini kahvenize kazara koydu.
Kidnapping attempted murder, roped, beaten, rat poison.
Adam kaçırma cinayete teşebbüs, adam bağlama, adam dövme, fare zehiri.
The rat poison!
Fare zehiri!
"Rat Poison"
"Fare zehiri"
Hey Lucky, is that rat poison?
Hey Lucky, o fare zehiri değil miydi?
Hey grandpa Aksentije, did you maybe give rat poison to Mr. Rajkovic also?
Hey, büyükbaba Aksentije, sen belki bay Rajkovic'e fare zehiri verirsin?
And the best rat poison.
Ve en iyi marka fare zehiri de atalım.
It's tea, not rat poison.
Fare zehiri değil, çay.
- I understand that my niece and my nephew are sending little love notes to the local minister suggesting that he gargle with broken glass... or eat a rat poison omelet.
Pedere aşk notları gönderip cam kırıklarıyla gargara yap ve zehirli omlet ye diyorsunuz.
"Why don't you give me some rat poison?"
"Tatlım neden bana biraz fare zehiri vermiyorsun?"
- I have rat poison in the house already.
Evde fare zehiride var.
I could do us all a favour and fill it with rat poison.
Hepimize bir iyilik yapıp, içini fare zehri ile doldurabilirim.
Sometimes my heart tells me... I should swallow rat poison... and sleep for the last time.
Bazen kalbim şöyle diyor fare zehrini içip son kez uyumalıyım.
Rat poison, probably.
Muhtemelen fare zehri.
That's rat poison.
O fare zehiri.
- Rat poison.
- Fare zehiri.
Rat poison.
Fare zehiri.
Don't worry. They ain't gonna be runnin'around nowhere after I dump a little rat poison in their Shirley Temple.
Midelerine fare zehiri doldurduktan sonra hiçbir yerde dolanamayacaklar.
You almost killed her. What was it... rat poison?
İçine ne koydun, fare zehri mi?
Looked as if he had rat poison in that moustache.
Bıyığında fare zehiri varmış gibi görünüyordu.
One of them's got rat poison on it.
Birinin üstünde fare zehiri var.