English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ R ] / Reading

Reading tradutor Turco

16,415 parallel translation
Found Katie reading next to Anna's body as if nothing had happened.
Katie'yi Anna'nın cesedinin yanında hiçbir şey olmamış gibi kitap okurken buldum
I did a Celtic cross reading.
Çapraz kart oyunu oynadım.
Always felt that if that card showed up in a future reading soon meet the man that I'm going to marry.
Biliyordum ki, bu kart, benim yakın zamanda tanışacağım adamla evleneceğim anlamına geliyor.
You just have to keep reading.
Sadece okumaya devam etmen gerekir.
Well, I'm taking a video of you guys reading The Biggest Birthday Cake in the World.
Dünyanın En Büyük Doğum Günü Pastası'nı okurken sizin videonuzu çekeceğim.
... last book reading, which we do every single night.
Bu, her gece uyumadan önce tekrarladığımız kitap okuma merasimi.
I don't recall reading that in your article.
Makalende bunu okuduğumu hatırlamıyorum.
By the time he was a teenager, he was reading all the briefs Tom wrote.
Delikanlı oluncaya kadar Tom'un yazdığı bütün belgeleri okumuştu.
Fat Perez is a fat mind-reader, but he isn't good at mind-reading.
Şişko Perez, şişko bir zihin okuyucu. Fakat bu konuda iyi olduğu söylenemez.
What you reading?
Ne okuyorsun bakalım?
He's reading to me about monster tubeworms.
Bana solucan canavarlarının kitabını okuyor.
Taking a walk, or reading for Master.
Yürüyüşe çıkar, yahut beyimize kitap okur.
My head aches before every reading practice.
Her okuma seansından önce başımın ağrısı tutuyor.
Reading can be learned, and I don't care if you curse or steal.
Okumak öğrenilebilir, küfür etmen ya da hırsızlık yapman da umrumda değil.
Time for reading practice.
Okuma saati geldi.
Poor thing, alone in a strange country, reading those useless books, without learning a single useful skill.
Zavallı şey yabancı bir ülkede tek başına o işe yaramaz kitapları okurken işe yarar tek bir meziyet bile öğrenememiş.
( JP ) Today's reading was outstanding.
Bugünkü okuma seansı harikuladeydi.
( JP ) I do a bit of reading, you know.
Malumunuz, az çok ben de okuyorum.
Is this what you've been reading to that dirty old man and those gentlemen?
Bunca zamandır o pis ihtiyara ve o beyefendilere bunları mı okuyordun?
Hey. You waived the reading of the rights, but not the rights themselves.
Hakların okunmasından feragat ettin ama hakların kendisinden değil.
A Mr. Ding came forward with information after reading about... the murder in the newspaper.
Bay Ding gazetede ki haberi okuduktan sonra harekete geçti.
She, she stopped reading and she cries every time
O, okumayı bıraktı Ve her sefer ağlar
Anything worth reading?
- Okumaya değer bir şey var mı?
I was just reading a little early Austen. Quite fun.
Biraz erken dönem Austen okuyordum Oldukça eğlenceli
So when do you think you'll get around to reading it?
Öyleyse ne zaman okumaya müsait olacağını düşünüyorsun?
I've been wanting to apply'90s queer theory from a race perspective, as well, but after reading "Epistemology of the Closet," I'm just not sure how to go about the problem of cohesion and structure.
90'ların queer teorisine... ırk perspektifinden uyarlamak istiyorum hatta, ama "Gizli Kalmanın Epistomolojisi" okuduğumdan beri, bütün ve bağlılık problemini nasıl işleyeceğimden, pek emin değilim.
Our job is reading people. So, we can't give anyone an edge, especially bad guys that might use it.
İşimiz insanları okumak kimseye, özellikle de kötü insanlara hakkımızda ipucu veremeyiz.
I been reading this book.
Şu kitabı okuyordum da.
You reading'now? It's a... it's a book on politics and the social conditions that created hip-hop. Yeah.
Şimdi de kitap mı okuyorsun?
What were you reading before?
Bundan önce ne okudun?
- No. And you made the playing video games, reading comics a bad thing, as well.
Bilgisayar oyunlarını ve çizgi roman okumayı da kötü gibi söyledin.
I hate reading.
Okumaktan nefret ederim.
And if he wasn't playing the piano... he was reading to me.
Eğer piyano da çalmıyorsa bana kitap okurdu.
- What is your reading?
- Ne durumdayız?
- I don't feel like reading.
- Canım pek kitap okumak istemiyor.
So, uh, catching up on some reading?
Yeni şeylere mi bakıyorsun?
I look forward to reading it someday.
Bir gün okuyabilmeyi çok isterim.
- Are you reading a comic book?
- Çizgi roman mı okuyorsun?
After careful reading and annotation of Ms. Resnick's book, I am prepared to resume jury selection tomorrow.
Bayan Resnick'in kitabı dikkatlice okuduktan sonra, jüri seçimine yarın devam etmeye karar verdim.
I would caution the audience during the course of the reading of these verdicts to remain calm.
İzleyicileri karar okunurken sakin kalmaları konusunda uyarıyorum.
At me. Yes, yes, she does enjoy reading at people.
Evet, evet insanlara okumayı sever.
Spending your life reading about the achievements of better men.
Daha iyi adamların başarılarını okuyarak geçiriyorsun hayatını.
What are we reading today?
Bugüne ne okuyoruz?
Without reading him, I cannot guarantee your safety.
Aklını okuyamazken güvenliğini garanti edemem.
You seriously have to stop with the mind reading.
Akıl okuma işini harbiden bırakmalısın.
And reading books and baking pies isn't gonna keep anyone safe.
Kitap okumak ve turta yapmak da kimseyi güvende tutmuyor.
The mind-reading thing...
Akıl okuma şeyi...
She is reading my mind.
Aklımı okuyor.
Maybe you could invite Father Tom over for a reading.
Belki de Rahip Tom'u okuma yapmak için davet edebilirsin.
I don't know if Father Tom would want a reading, sweetheart.
Rahip Tom'un okuma isteyeceğinden emin değilim hayatım.
I was hoping I could take you up on that reading.
Benim için o okumadan yaparsın diye umuyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]