English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ R ] / Realise

Realise tradutor Turco

4,141 parallel translation
You do realise what this means, don't you?
Bunun ne demek olduğunun farkındasın değil mi?
That you suddenly realise you've made a mistake?
Birden bir hata yaptığınızın farkına vardınız mı?
But you realise I've never actually spoken in public before.
Ama toplum önünde daha önce hiç konuşmadığımı fark etmişsindir.
I didn't realise you were going to go to so much trouble.
Bu kadar zahmete gireceğinizi düşünmemiştim.
You got a dictionary of words there that you can throw into some tracks that's going to blow people's minds and realise that you are more thug than they thought you were.
Elinizde parçalara serpiştirebileceğiniz bir sözlük dolusu yeni kelime var. İnsanların duyunca kafayı yiyeceği kelimeler. Ve o zaman sizin, zannettiklerinden daha gangster olduğunuzun farkına varırlar.
They didn't realise that we weren't violent, we were about protecting Narmucca Bay.
Bizim şiddet yanlısı olmadığımızı anlayamıyorlar. Bizim olayımız Narmucca Koyu'nu korumaktı.
What they didn't realise is we were just protecting it from the Fennel Heads fuckwits.
Anlamadıkları şey, biz sadece burayı koruyorduk. Sik kafalı Fenel Burunlulardan.
Tim needs to realise, the bottom line is, if he can't handle the pressure, then the whole company is going to go to the tubes. Go to your room.
Tim'in farkına varması gerekiyor ki, günün sonunda baskıyı kaldıramıyorsa bunun faturasını bütün şirket öder.
I think Mum's trying to make me realise that it's offensive to fags if you call them fags.
- Hey. Annemin anlamamı istediği şey... ibnelere ibne demenin saldırgan bir tutum olduğu.
Didn't even realise.
Farkına bile varmadılar.
Mum didn't even realise Nath's got his nuts out.
Nath'in taşaklarını farketmedi bile.
I hope you realise how lucky you are, Murdoch.
Ne kadar şanslı olduğunun farkındasın umarım Murdoch.
And then just as the chapter concludes, our heroes realise they must rush back to save the queen from Sekmet's evil bio-cannon. This murder mystery of yours is starting to sound peculiar, George.
Ondan sonra da bölüm biterken kahramanlarımız kraliçeyi Sekmet'in "Bio-Top" undan kurtarmak için dönmeleri gerektiğini fark ederler.
- I realise that...
- Farkındayım.
I didn't realise that chemical therapy used arsenic.
Kemoterapide arsenik kullanıldığını bilmiyordum.
You realise, of course, the country can never really know of the debt it owes you?
Ülkenin size olan borcunu asla bilemeyeceğinin farkında mısınız?
Realise how precarious that makes my situation?
Vaziyetimin ne kadar riskli olduğunu anladın mı?
We realise we made mistakes.
Hatalar yaptığımızı biliyoruz.
He's gonna take Nim to school and I realise I'm starting to lose my role as the person who knows the best what he needs.
Nim'i okula götürecekti. Ben de artık onun ihtiyaçlarını en iyi bilen kişi olma rolümü kaybetmeye başladığımı farketmiştim.
Didn't realise it was you.
Sen oldugunu farketmedim.
The normally laid-back Inuit up their pace, and the crew realise the situation is serious.
Genelde devamlı uzanan Inuitler ayaklanıyor ve ekip durumun tehlikeli olduğunu farkediyor.
Rakita has just minutes before the lions realise it's a bluff.
Aslanların bunun bir blöf olduğunu farketmeden önce Rakita'nın sadece birkaç dakikası var.
I realise it, I know what you did.
Biliyorum, ne yaptığının farkındayım.
Lord Elms... did you realise how far Peter Darrall had led Ruth?
Lord Elms... Peter Darrall'ın Ruth'u ne derece yönettiğini fark ettiniz mi?
I realise it's what Ruthie longed for from me.
Fark ettim ki Ruthie'nin bende özlemini çektiği şey buydu.
- You don't realise what you just said.
- Ne dediğinin farkında değilsin.
I realise you can't talk here.
Burada konuşamayacağını fark ettim.
I didn't realise cause she said you were cute
Farkına varmadım, bana tatlı olduğunu söylemişti de.
Didn't realise how out of it it was and boom...
İşin içinden nasıl çıkacağını anlayamamıştır ve bum...
Enough to realise I prefer them in aquariums.
O kadar çok vardı ki iyi ki akvaryumdaydılar.
But you will realise it sooner or later...
Ama er ya da geç farkına varacaksın...
And you won't even realise when people start hating you.
İnsanlar senden nefret etmeye başladıklarında farkında bile olmayacaksın.
You realise we just have to chase her down now?
Onu kovalamamız gerektiğinin farkındasın değil mi?
I've just been hoping you'd realise without my having to spell it out.
Sadece ben söylemeden fark etmeni umuyordum.
I'm fond of Matthew, of course, but you do realise this means Mary's marriage will be delayed?
- Tabii ki Matthew'e çok düşkünüm ama Mary'nin düğününün gecikeceğinin farkında mısın?
When are you going to realise your sons are grown men and stop treating them like children?
Oğullarınızın büyüdüğünü ve onların çocuk olmadığını ne zaman anlayacaksınız?
Well, when did you realise you loved him?
- Ona olan aşkınızı ne zaman anladınız?
You realise I knew already, don't you'?
Sanki bilmiyordum!
The stupid thing is to live your life and not realise it's a load of crap.
Asıl manyakça olan ne kadar boktan olduğunu fark etmeden hayatlarınızı sürdürmeniz.
So you realise that we're, obviously, very finely tuned to live on a planet that has an acceleration due to gravity of 1G.
Bu yüzden anlıyoruz ki 1G gücünde bir yerçekimi... olan gezegene oldukça fazla alışmış bulunmaktayız.
Did you realise?
Farkına vardın mı peki?
If we get anything, it will be because she didn't realise it.
Farkında olmadan bize bilgi verebilir.
Now, Rømer's genius was to realise that had nothing to do at all with the orbit of Io around Jupiter.
Romer'ın üstün zekası bunun Io'nun Jüpiter etrafındaki yörüngesiyle alakalı olmadığını çok geçmeden farkına varacaktı.
When will you realise you have to get wet to swim?
Ne zaman farkına varacaksın. Eğer yüzersen ıslakmak zorundasın.
He might realise what we did and we'll have five minutes to run.
O ne yaptığımızın farkında. Ve bizim beş dakikamız var.
Now you realise it?
Şimdi mi bunun farkına varıyorsun?
What made you realise that? The fact that I left you?
Ne fark eder?
He won't realise even if Saifee doesn't return home for a week.
Seyfi bir hafta bile evde olmasa, farkına bile varmaz.
I didn't even realise he was married.
Evli olduğunu bile bilmiyordum.
They don't even realise that he's American, but he's huge over there.
Çok teşekkür ederim.
Didn't realise this was going to turn into something more long-term.
Bunun uzun süreli bir şeye dönüşeceğini anlamamıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]