Relations tradutor Turco
2,503 parallel translation
I had relations with my high school boyfriend.
Lisedeki erkek arkadaşımla ilişkiye girdim.
The Council on Foreign Relations serves as the managing roundtable group in the United States sector.
Dış İlişkiler Konseyi ( CRF ) ise ABD sektöründe idari yuvarlak masa işlevi görür.
The Council on Foreign Relations has dominated every administration since the days of FDR.
FDR'nin ( Rooswelt ) günlerinden beri iktidara gelen her yönetimde CFR ağırlığı vardır.
Bilderberg Group, Trilateral Commission, Council on Foreign Relations.
Bilderberg Grubu,... Üçlü Komisyon, CFR.
They put the face of Barack Obama as part of their public relations because it's like the old folk tales about vampires.
Barak Obama'nın yüzünü kamuoyu ilişkilerinin parçası olarak kullanacaklar, çünkü hikaye eskinin vampir öykülerine benziyor.
Secretary Jeong Hyung Jun and public relations officer Hong Soon Il have arrived.
Sekreter Jeong Hyung Jun ve Halkla İlişkiler Memuru Hong Soon İl geldi.
Along with that, there was a demand to stop all relations and talks with the North and to announce that information.
Bununla beraber, Kuzey'le bütün ilişkileri ve görüşmeleri kesmemizi ve bunu dünyaya duyurmamızı talep ediyorlar.
Many of the united states presidents have blood relations with each other
Bir çok Abd başkanının birbirleriyle kan bağları vardır
And probably one of the most interesting facets of the bloodline relations is the fact that the whole British royal family has descent from the Muslim prophet Mohammed through the Arab kings of Sibyl.
ve bu kan ilişkileriyle ilgili galiba en ilginç nokta da tüm ıngiliz Kraliyet Ailesi'nin, ıslam peygamberi Muhammed'in soyundan geldiği gerçeği.
He's the public-relations manager at Langley.
Langley'de bir halkla ilişkiler müdürü.
"Dominic Foy, a D.C. Public relations figure with known ties to defense contractor Point-Corp was yesterday linked to the death of a Capitol Hill staffer" Sonia Baker ".
Güvenlik şirketi PointCorp'a yakınlığı ile bilinen Halkla İlişkiler çalışanı Dominic Foy'un Meclis çalışanı Sonia Baker'ın ölümüyle bağlantısı ortaya çıktı.
Me and my relations those will help you yard the way.
Ben ve benim akrabalarım size bu yol boyunca yardım edeceğiz.
Tolstoy does not approve of sexual relations.
Tolstoy cinsel münasebetleri uygun görmüyor.
My connection to God and my relations with women.
Tanrıyla bağımı, kadınlarla ilişkilerimi.
What relations are these?
Ne tür ilişkiler?
- We pride ourselves on good relations with the press.
- Basınla iyi ilişkilerimizden gururluyuz.
It's an interesting theory, but this case involves an endangered species, international relations.
Teorin ilginç. Ancak bu dava nesli tükenmekte olan hayvanlar ve uluslararası ilişkilerle ilgili.
Spatial relations, third percentile.
Sosyal ilişkiler - % 3.
In my country, it is strictly forbidden to have sexual relations with mimes.
Benim mahkememde komedyenle cinsel münasebet yasaktır
Did you know that your sister was having relations with Mr. Bedraz who was married with two young kids?
Kardeşinizin, evli ve iki çocuk babası olan Bay Bedraz'la ilişkisi olduğunu biliyor muydunuz?
Has this division... affected your marital relations?
Bu bölünme evlilikle ilgili şeyleri de etkiledi mi?
I'm Victor Welch, VP Corporate Relations.
Victor Welch, halkla ilişkiler başkan yardımcısı.
Procedural policies and international relations always compatible with more action is warranted.
Prosedürel politikaları ve uluslararası ilişkiler Her zaman uyumlu daha fazla eylem yapılması gerekmektedir.
As relations with Myrna Chang you were?
Bayan Chain le alakası olabilir mi?
I did not have sexual relations with that woman... Miss lewinsky.
O kadın Bayan Lewinsky ile cinsel ilişkim olmadı.
What happened to foreign relations and budget?
Dış işleri ve bütçeye ne oldu?
Then there was Pierre Jejeune, public relations.
Ve bir de Pierre Jejeune var, basın ve halkla ilişkilerden.
Public relations was his vehicle For trading inside information.
Basın ve halkla ilişkiler, bilgi sızdırmak için kullandığı bir araçtı.
Our public relations would be a disaster.
Halkla ilişkilerimiz büyük darbe alır.
Could this harm our relations with Spain?
Bu durum İspanya'yla olan ilişkilerimizi zedeler mi?
She handled my public relations... and made everybody see me as a star.
Halkla ilişkiler uzmanımdı ve herkesin beni yıldız olarak görmesini sağladı.
I imagine in that Arabian harem, you had all kinds of relations with women.
O Arap hareminde kadınlarla yaşadığın deneyimlerini hayal ediyorum.
Get your fucking dirty paws off me, fucker. Don't you know, boy, the danger of blood relations?
- Bilmiyor musun, kan bağı tehlike yaratır.
Sir, you can go to the fourth floor.. .. and meet our public relations officer in charge.
Efendim, dördüncü kata gidip halkla ilişkiler memuruyla görüşebilirsiniz.
It's industrial relations now.
Artık ilişkiler işe bağlı.
No time for real relations.
Adam gibi seven kalmadı.
If it was me I would've restrained any further relations with them
Benim olsaydı.. .. bu tür arkadaşlarla daha az ve ölçülü ilişkilerim olurdu.
Our relations get watered kind of thin between here and Little Arthur's.
Küçük Arthur ve ekibiyle ilişkilerimiz sarpa sarmaya başladı.
That is what public relations is all about.
Halkla ilişkilerin özü budur.
Shilpa Shetty denies her earlier remarks on her relations with Prince William.
Shilpa Shetty daha önce Prince William ile akraba olduğu yorumlarını inkar ediyor.
It was brought to our attention that you were engaging in relations... with a fellow CRT employee, Pamela Lutti.
Bir başka CRT çalışanı olan Pamela Lutti ile ilişki yaşadığınızı öğrenmiş bulunmaktayız.
Or sharing his desire for better relations with the West.
Batıyla ilişkileri düzeltme konusunda da hep yanında oldum.
No importance for relations.
İlişkilere önem veren yok.
I never received those prayers from relations on Earth.
Ben Dünya ile ilişkilerde asla dua etmedim.
I take care of public relations you and the legal part, right?
Attığım halkla ilişkiler bakımı doğru sen ve yasal parçası?
You're both here because this incident has created a public relations nightmare for me.
Bu olayın benim için bir halkla ilişkiler kâbusu yarattığı için buradasınız.
From all the time you spent researching them and their other contracts, the way they handle their press relations?
Onları ve yaptıkları anlaşmaları incelemenden mi? Basınla ilişkilerini incelemenden mi?
Brittany and I were just, uh, having sexual relations.
Brittany ile cinsel ilişkiye girecektik.
Our relations with Costa Gravas have changed, Colonel.
Costa Grava ile ilişkilerimiz değişti albay.
We can't risk upsetting relations with Costa Gravas.
Costa Gravas'la olan ilişkileri bozma riskini alamayız.
I don't know about the rest of you fellas, but I will be having sexual relations tonight.
Dostlar siz nasıl dinlenirsiniz bilemiyorum ama ben bu gece karşılıklı seks ilişkisi yaşıyor olacağım.
relationship 104
relationships 61
related 358
relatives 78
relative 33
relatively speaking 28
relatively 28
relationships 61
related 358
relatives 78
relative 33
relatively speaking 28
relatively 28