Serenity tradutor Turco
517 parallel translation
He was enjoying the fruits of his labor fame, wealth, security when suddenly, out of his own free will he tore himself from all the peaceful pleasures of his life from the work he loved so much because he knew that there is no serenity save in justice no repose save in truth.
Emeklerinin meyvelerini alıyordu. Şöhret, servet, güvence derken o sakin, keyifli hayatının ortasında elinde olmadan kendini mutsuzluğun içinde buldu. O çok sevdiği işine rağmen.
Life with me means peace, serenity and good sleep.
Benimle bir yaşam onun için huzur ve rahat bir uyku demek.
A cool serenity, an inviolable security?
Harika bir dinginlik, bozulmaz güvenlik mi?
SERENITY, PEACE OF M IND, HUMOR- -
En çok ihtiyaç duyduğun şeyler bunlar.
The beauty of the Taj Mahal, the serenity of Melrose Abbey.
Tac Mahal kadar güzel. Melrose Abbey kadar dingin.
He plays the part of a little man who yearns for the serenity of a world without people, and as it happens, he gets his wish - to walk an uninhabited earth and face the consequences. Our story is called "the mind and the matter."
İnsansız bir dünyanın huzurunu hayal eden ufak bir adamın rolünü üstlenecek ve bu dileği gerçekleşecek ve bomboş bir dünyada yaşamanın sonuçlarıyla karşılaşacak hikayemizin adı "Zihin ve Madde"
- Is my serenity so vital?
- Durgunluğum çok mu can alıcı?
I envy his serenity.
Onun dinginliğini kıskanıyorum.
" And your serenity is through
" kalmaz artık huzurdan eser
"... with the serenity of those who never lost faith in law and justice. "
"... onları serbest bırakan mahkeme hükmünü dinledi. "
We will share a life of serenity and devotion.
Birlikte dingin, sadakatli, gerçek bir yaşantımız olacak.
Serenity, fullness, it's like perfection.
Bu dinginlik, olgunluk, mükemmellik gibi.
An expression of serenity with lassitude, without bitterness, plays at the corners of your mouth.
Karamsarlık taşımayan bitkinlikle karışık bir dinginlik beliriyor dudaklarının kenarında.
I envy you your serenity.
Bu sükunetine imreniyorum.
This new spring ofr workk and serenity... proves that the virtue ofrtime and the wisdom ofrmen... can get together to draw frrom the past... the oath ofr a fruture frreed frrom rancor and resentment.
Bugün ziyaretiniz, başka bir çalışma ve serinkanlılık ortamında tamamlansın, bana göre zamanın erdemi ve insanların sağduyusu geçmişteki bir gelecek yeminini her türlü acı ve kinden kurtulmuş olarak beraberce ortaya çıkarır.
Mohammad gave me serenity and peace.
Muhammed ( s.a.v ) bana dinginlik ve huzur verdi.
His Serenity Sir Don Hernando Cortés, captain of the armies of his Catholic Majesty,...
Majestelerinin Katolik ordusunun.. Kaptanı olan Sir Don Hernand Cortes,..
We'll just have to hope and pray that another drifter passes through Serenity before the next high moon.
Ay tekrar çıkmadan önce bir başka avarenin Serenity'den geçmesi için dua edelim.
- Not in Serenity.
- Serenity'de olmaz.
I'd like you all to meet Serenity's new constable, Constable Nogow.
Hepinize Serenity'nin yeni şerifini tanıtmak istiyorum Şerif Nogow.
You are here to find peace in the serenity of this convent
Bu manastıra, huzur ve sükunet bulmak için geldin.
With his help, God willing we will restore calm and serenity in the convent.
Tanrı'nın izni ve onun yardımlarıyla.... manastırımıza yeniden huzur ve sükunet geri gelecektir.
- lt gives you total serenity.
- İnsana huzur verir.
There is peace and serenity in the light.
Işığın içinde huzur ve sükunet var.
We'll depict peace, happiness and serenity
Barışa vurgu yapmalı ; mutluluğa ve huzura.
By the grace of God and heavenly force... five heathen souls have attained eternal serenity.
Tanrı'nın azameti ve yüce gücü sayesinde beş dinsizin ruhu sonsuz huzura kavuştu.
The white room is carefully arranged... for maximum serenity.
Beyaz oda büyük bir özenle... olabildiğince sessizleştirilir.
At one point, I recall feeling a kind of peace, or serenity, when I said to myself, " I'm the last Jew.
Hayatta kalan hiç kimseye rastlamamıştım, diyor. Bir an bir sükûnet, bir huzur hissetmiş ve...
May serenity and spiritual peace reign once more in our hearts.
Dinginlik ve ruhani huzur bir kez daha kalplerimizde hüküm sürsün.
Grant him / her the force and the serenity so that they honor the votes that end up of making before us.
Onlara hep sağladığın kutsamayı bizden önce gitmemeleri için sağla.
The serenity of it... had a pristine purity about it.
Bu sükunette bozulmamış bir saflık vardı.
In that case, after a moment of silence, we'll close with the serenity prayer.
Toplantıyı kapatırken ; ... kısa bir sessizlik ve ardından duamızı edelim.
God grant me the serenity to accept the things I cannot change, the courage to change the things I can, and the wisdom to know the difference.
Tanrım, Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul edebilmem için huzur... Değiştirebileceklerim için cesaret ve aralarında ki farkı kavrayabilmem için akıl bağışla!
He has a strength and serenity that I find very attractive.
Çok çekici bulduğum bir gücü ve dinginliği var.
When I saw it shining bright, with the serenity of an altar lamp I forgot all about my cheese soup and decided to devote my life to science.
O lambanın huzurlu, parlak ışığını gördüğüm an peynir çorbamı tamamen unutup hayatımı bilime adamaya karar verdim.
You just say the Serenity Prayer and get on with it.
Huzur duanı et ve hayatına devam et.
No, India's all flies, smells, and beggars... and as for serenity, it's the noisiest place on earth.
Hindistan sineklerle, kokularla dilencilerle dolu. Huzura gelince, Hindistan dünyanın en gürültülü yeri.
The white serenity
Beyaz huzur...
My goals are serenity and knowledge and men who can understand me.
Amaçlarım huzur, bilgi ve beni anlayabilen erkekler.
Calmness, serenity, tranquillity.
Huzur, dinginlik, sükunet.
Serenity. Astral.
" Dinginlik.
She tears your serenity to shreds.
Huzurunu ufak parçalara böler.
Right now I have life's rarest treasure : serenity.
Şimdi hayatın en nadide hazinesinin sahibiyim : Huzur.
God grant me the serenity to accept being a boy in a dress, the courage to change with the fashions and the wisdom to know the difference.
Tanrım bana elbiseli bir oğlan olmayı kabul etme sükuneti, modayla birlikte değişme cesareti ve aradaki farkı anlama bilgeliği bahşet.
My earliest memories were quiet afternoons spent in the serenity of my parent's home. ... gazing at some new-found wonder of scientific discovery.
İlk zamanlarım evdeki sükûnet içinde yeni bilimsel keşiflere göz gezdirerek geçen sessiz öğleden sonralarıydı.
The serenity of her countenance convinced me that her heart was not likely to be easily touched.
Ablanızın yüz ifadesindeki durgunluk kalbine kolay etki edilemeyecek biri olduğuna inandırdı beni.
A feeling of serenity.
Dinginlik hissi.
Oh, I have serenity coming out of my ears.
Dinginlik kulaklarımdan fışkıracak neredeyse.
Too much serenity, really.
Aşırı bir dinginlik var, cidden.
Well, you know, inner serenity, that kind of stuff.
- Şey, iç huzuru gibi şeyler işte.
Serenity.
Dinginlik.