Severely tradutor Turco
1,137 parallel translation
Beat him severely!
iyice dövün onu!
Hyperpyrexia- - which is a high fever... associated with cocaine intoxication- - severely elevated blood pressure... arrhythmia, shortness of breath.
Yükse ateşi vardı- - riskli derecede... buna ek olarak kokain zehirlenmesine bağlı olarak- - şidetle yükselmiş kan basıncı... Ritimsizlik, nefes darlığı.
On the other hand bad news is severely punished.
Öte yandan kötü haberin cezası fecidir.
If we could take him, I promise you he will be severely...
Onu alabilirsem, sizi temin ederim ki en ağır...
I had traumatic cataracts... and severely damaged corneas.
Bende travmatik katarakt ve ciddi olarak zarar görmüş kornea vardı.
Don't punish me so severely!
Sakın bana karşı bu kadar acımasızca bir ceza verme.
I hope you'll explain this, because as it stands, this will severely hurt Dax's defence.
Umarım bunu açıklayacaksın, çünkü görüldüğü gibi, bu Dax'in savunmasına ciddi olarak zarar verecek.
Our engines are severely damaged.
Motorlarlarımız ağır zarar gördü.
- And he will be punished severely.
- Ayrıca ciddi biçimde cezalandırılacak.
" She had been severely beaten on her back and thighs.
Sırt ve kalçasından feci darbeler almıştı.
This is Delta 28, we have severely injured men at 36th and California.
Burası Delta 28, 36. Sokak Kaliforniya'da ciddi şekilde yaralılarımız var.
He is severely injured, you'll have to carry him to the court
Birçok yerinden yaralanmış, mahkemeye kadar taşıman gerekecek.
by most of the converse of polite society... which, if judged severely, would warrant the consignment to bedlam of many in this House!
Bu özelliği sosyetelerin çoğunda görülse de eğer bunların hepsini yargılasaydık şu anda burada bulunanların hepsi tımarhaneyi boylamıştı.
If we suspect anyone of attempting to escape, they will be punished severely.
İçinizden birinin kaçacağından şüphelenecek olursak ağır cezalar alacaklar.
Our records show that every ship which has approached the ribbon has either been destroyed or severely damaged.
Kayıtlarımız gösteriyor ki, Şeride yaklaşan her gemi ya yok oldu, ya da çok büyük hasar gördü.
And this kid is... bizzako... and is severely delusional... and believes he's somebody else.
Ve bu çocuk... Acayip ve şiddetle saplantılı ve başka biri olduğuna inanıyor.
Then I am afraid we must take these pills together... because you are severely deluded.
Peki, öyleyse korkarım bu hapları birlikte almalıyız çünkü sen şiddetle saplantılısın.
Well, hull's severely damaged.
Pekâlâ, gövde oldukça hasarlı.
The hull is still severely damaged.
Gövde oldukça hasarlı.
In 1986 Dr. Lindemann severely damaged his.
1986'da Dr. Lindemann burnunu çok kötü yaralamıştı.
I was severely scarred by those experiences.
O deneyimlerden ciddi bir şekilde yaralandım.
As a result, the House has been weakened severely in power and in influence.
Sonuç olarak, hanedanlığın gücü ve etkisi ciddi biçimde zayıfladı.
Anyone who talks about the numbing effects of your liquor is severely overstating the case, huh?
Senin içkinin uyuşturucu etkisinden kim bahsederse durumu ciddi şekilde abartmış olur, değil mi?
And as a result the holodeck imaging processor has been severely destabilized.
Sonuç olarak sanal güverte görüntüleme işlemcisi kararsız halde.
A local teen was severely beaten under questioning.
Bölgeden bir genç sorgulama sırasında feci dövüldü.
I should be severely punished.
Ben büyük bir cezayı hak ettim.
I don't know that rapist at all. That's good, the rapist will be severely beaten by the cop.
Onları kandırıp bu sayede rahat rahat kaçacağız.
Am I just severely wasted or does Tommy look bloated?
Çok mu sarhoşum, yoksa Tommy şişmiş mi?
This man and the other one were severely beating us.
O adam ve diğer adam bizi vahşice dövüyorlardı.
I'll keep him in the clinic where I'm severely understaffed.
Oldukça az kadrolu kliniğimde tutayım onu.
They're severely under-budgeted, and you know it.
- Bütçeleri çok az ve bunu biliyorsun.
The radiation severely damaged his neural pathways.
Radyasyon nöral yollarına ciddi biçimde zarar vermiş.
In 22 percent of cases, vasokin has severely damaged patients'lungs, kidneys, even heart...
Vasokin, vakaların % 22'sinde,... hastaların akciğerler, böbrek ve hatta kalplerine ağır hasar verdi.
He's severely dehydrated.
Ayrı, ayrı kurutulmuş.
Your cells'ability to synthesize proteins has been severely compromised.
Hücrelerin protein sentezliyorlar.
We have hit their weapons array, but not severely enough to disable it.
Silah sıralarını vurduk, ama etkisiz hale getirebilecek kadar etkili bir vuruş değildi.
So, it seems very clear that we've severely hurt an innocent life-form.
Öyleyse açıkça görünüyor ki, masum bir yaşam formunun canını birkaç kez acıttık.
I just read about one being designed to help the severely disabled operate computers using brain waves.
Birinin, sakatlara, beyin dalgalarıyla bilgisayar kullandıran bir düzenek yaptığını okumuştum.
In hearing this, the faith of this child had been severely shaken.
Bunu duyduğunda,... çocuğun bütün inancı iyice sarsılmıştı.
Structural integrity severely compromised.
Yapisal bütünlük risk altinda.
A worker was discovered severely weakened, but otherwise unhurt.
Bir isçiyi, zayiflamis ama yara almamis halde bulduk.
He's severely dehydrated.
Ciddi derecede susuz kalmış.
She has diarrhea and is severely anorexic.
Diaresi var ve ileri derecede anoreksik.
If Cora D were to exit this charming free city, your relationship with the Republic would be severely compromised painfully compromised.
Cora D bu çok tatlı özgür şehirden kaçacak olursa cumhuriyet ile olan iliskiler siddetle sarsılacaktır. ,, Acı vererek sarsılacaktır.
Infractions will be dealt with severely.
İhlâl durumunda siddetle, karsılık verilecektir. ,
When we shut them down, it'll severely cut their oxygen.
Onları kapatırsak, oksijenleri kesilir.
Your husband judges you severely.
- Kocan hakkında kötü düşünüyor.
She might punish me as severely as she likes and I cannot punish her even slightly.
Bana istediği kadar acı çektirebilir... ama ben onun kılına bile dokunamam.
He cannot punish me so severely for such a small matter.
Böyle küçük bir şey için beni bu şekilde cezalandıramaz.
He has begun to hate you severely.
Senden o kadar nefret ediyor ki.
Severely, publicly and permanently.
Ceza ağır olacak ve halkın gözü önünde infaz edilecek.
severe 19
severide 227
several 134
severus 41
several times 157
several years ago 25
several months ago 19
severide 227
several 134
severus 41
several times 157
several years ago 25
several months ago 19