She liked it tradutor Turco
389 parallel translation
Or is it the beginning? I'm awfully glad she liked it.
Yine de beğendiği için çok mutluyum.
She liked it there.
Orada kaldı.
I'm glad she liked it.
Ondan hoşlandığına sevindim.
I guess she liked it before I come, but, you see... my mom didn't - didn't want me to be born.
Sanırım ben gelmeden önce seviyordu... Biliyor musun annem benim doğmamı istememiş.
She liked it fine.
Çok sevmiş.
- Yeah, she liked it fine.
- Evet, çok sevmiş.
So Courbet told me a young woman came into the gallery and... she liked it.
Courbet, galeriye gelen genç bir kızın o tabloyu çok sevdiğini söyledi.
She liked it, but you like Kyoto, too, don't you?
Hoşlanırdı, ama sen de çok hoşlanıyorsun, öyle mi?
She liked it fresh.
Kadın tazesinden içmeyi seviyormuş?
She liked it.
Sevmiş.
She liked it, but more than soft, pleasant conversation, "interesting pallor"
Onu sevdi, ama daha fazla daha yumusak. "ilginç solgunlukta" hoş sohbet olarak.
Yeah, she liked it, but I didn't like it, because I didn't buy it for her.
O begendi, ama ben begenmedim. Çünkü onu alan ben degilim.
- She liked it
- Çok hoşuna gitti.
She liked it.
Kadın ise hoşlandı.
Did you push her into his arms, and she liked it?
Onu başka bir adamın kollarına attın ve o da bundan hoşlandı mı?
Are you punishing her because she liked it?
Bundan hoşlandığı için mi cezalandırıyorsun onu?
And she liked it?
Ve bundan hoşlandı, öyle mi?
She said she liked it better than Pirates of Penzance.
Bunu Pirates of Penzance'dan daha çok beğendiğini söyledi.
Think she liked it better if I ended up like one of these bums?
Bu dilenciler gibi mi olmamı ister sence?
She liked it in the ass, Raymond.
Kıçına istedi, Raymond.
She liked it fine!
O bunu cok sevdi!
She liked it.
Hoşuna gitti.
Yeah, man. She liked it, too.
Onun da hoşuna gitti.
– She liked it.
– Baksana beğendi.
If she liked it, then I'd learn to sing too.
Eğer o seviyorsa şarkı söylemeyi öğrenmeliydim
She liked it when they sang to her and when they filled her.
Ona şarkı söylemesini ve doldurmasını seviyordu.
It was the only sort she liked.
Sevdiği tek türdü.
I'm sure of it, if she'd liked it.
Hoşuna gitse, eminim başlardı.
Well, I kind of liked the way she kept her chin up in there When I laid it on the line.
İşini halledene dek burada metanetini korumasını istiyorum.
She liked a certain tune and played it on the jukebox.
Müzik kutusunda belirli bir melodiyi beğendi ve çaldı.
So I decided to call on Ann to find out why she was living alone... and if she really liked it.
Ben de Ann'e uğrayıp neden yalnız yaşadığı öğrenmeye karar verdim. Hoşuna gidiyor muydu ayrıca?
She saw it in the movies and liked it.
Bir filmde görüp beğenmiş.
- But she / it rather liked you.
'Ama onlar seni daha çok severlerdi.
It was fortunate that she was liked by all who knew her in life
Hayatı boyunca tanıdığı herkes tarafından sevilmesi bir talihti.
I don't know what she said but it sounded like she liked me.
Ne dedi bilmem ama benden hoşlanmışa benziyordu.
But you see, when I saw the type of lady that she was... and that she liked to have her bread buttered on both sides, well, she practically admitted it.
- Ama nasıl bir kadın olduğunu görünce yağ çekilmeyi seven biri olduğundan Bayan Rokoczy hemen kabullendi.
I don't think she really liked it.
Beğendiğini sanmıyorum.
If she liked someone, she might've done something about it.
Eğer birinden hoşlandıysa, onun için birşeyler yapabilirdi.
She liked me and I liked her a lot, too. It went on from there.
Benden hoşlanırdı... ben de ondan çok hoşlanırdım.
- She really liked it, huh?
- Çok hoşuna gitti, öyle mi?
She really liked it.
Gerçekten hoşuna gitti.
And she liked it?
Hoşuna mı gitti?
Devastated. She smelled the perfume in it that I liked to wear... which was jungle gardenia at the time... and she said, " this ain't no girl's coat.
Parfümümün kokusunu almış, o sıra Jungle Gardenia'yı seviyordum.
I was drunk, and she was drunk, and I liked her looks, so I convinced her to let me bring her home, and I seduced her on the sofa bed, and it was magic, and I keep coming back for more.
Sarhoştuk ve hoşuma gitmişti. Onu, beni evine götürmesi için ikna ettim. Onu koltuğun üzerinde elde ettim ve müthiş güzeldi.
It doesn't sound like she liked you very much.
Senden pek hoşlanmışa benzemiyor.
You liked holding her down and shoving your dick into her? While she couldn't do nothing about it?
O hiçbir şey yapamıyorken penisini onun içine sokmak hoşuna gitti mi?
It's completion. A final memorial, the kind she would have liked.
Bu onunla uzlaşma gibi bir şey,... onun yapmaktan hoşlanacağı bir şey.
But, you know, the thing is, even though she felt bad about the idea of sleeping with him, deep down, she kind of liked it.
Ama, bilirsin, şey. Onunla yatma fikri hakkında kötü hissediyor olsam bile. Derinlerde, bu hoşuma gitti.
Father says she never liked it here.
Babam burayı asla sevmedi diyor.
She also liked it when he cried.
O ağladığı zaman
That I loved her, and that I liked her hair better the way it was before... but that if she's happy, then that's the important thing.
Onu sevdiğimi ve daha önceki saç halini daha çok sevdiğimi söylerdim fakat eğer kendisi mutlu ise bu en önemli şey benim için.
she liked you 23
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it is good 116
it's cold 680
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it is good 116
it's cold 680
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
itch 25
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
itch 25
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72