So fast tradutor Turco
6,892 parallel translation
"You might listen to a thought so fast."
"Dinlerseniz daha hızlı olursunuz."
Not so fast.
Acele etme.
- It's crazy to jump into something so fast.
- Başka bir ilişkiye böyle balıklama dalmak delilik.
Wait. Not so fast, Detective.
Bekleyin, nereye böyle dedektif?
Lance smushed his letters together'cause he wrote so fast.
Lance çok hızlı yazdığı için harflerini ezerdi.
It all happened so fast.
Her şey çok hızlı gelişti.
Not so fast, Mr. Callen.
O kadar acele etmeyin Bay Callen.
Time is going by so fast.
Zaman çok hızlı akıp gidiyor.
Whoa! Not so fast.
- Hop, ağır ol bakalım.
Sarah Grace, she's... she's growing up, changing so fast.
Sarah Grace, o kadar çabuk büyüyor ve değişiyor ki.
I just didn't expect it to happen so fast.
Bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum sadece.
How did you piece this together so fast?
Tüm bunları nasıl bu kadar çabuk bir araya getirdin?
I guess everything's just, you know, happening so fast.
Sanırım her şey biraz hızlı oluyor.
Not so fast, comrade!
O kadar acele etme bakalım yoldaş!
Not so fast, boss.
- Çabuk karar verme, Patron.
- Nope, not so fast.
- Olmaz, o kadar hızlı değil.
It all happened so fast.
Her şey oldu bittiye geldi.
It just happened so fast.
- Birdenbire oluverdi.
Thanks for finding him so fast.
Onu bu kadar çabuk bulduğunuz için teşekkür ederim.
This is the accelerant that caused that fire to burn so hot so fast.
Yangının böylesine sıcak ve hızlı olmasına yol açan hızlandırıcı bu.
Everything's moving so fast.
Her şey çok hızlı gidiyor.
How'd you get up there so fast?
Sen nasıl çıktın oraya hemen?
He fell in. It happened so fast.
Her şey çok hızlı oldu.
Not so fast, Mr. Nolan Brandon Johnson.
Dur bakalım, Mr. Nolan Brandon Johnson.
Not so fast!
Yavaş ol!
Not so fast, Snotlout.
O kadar hızlı değil Snotlout.
The tumor is growing so fast the doctors don't think that will work.
Tümör öyle hızlı büyüyormuş ki doktorlar bunun da işe yarayacağını sanmıyor.
Not so fast.
O kadar da hızlı değil.
Maybe I'm just upset that she's growing up so fast.
Belki de çok çabuk büyüdüğü için üzülüyorum.
Hey, whoa! Hey, not so fast.
Durun, bu ne hız böyle.
Where you going so fast?
Nereye gidiyorsunuz böyle bakalım?
But the male built his nest so fast that Hugh never had time to film a top-down shot for the ultimate reveal of his hard work.
Ama erkek yuvayı çok hızlı yaptığından Hugh'ın balığın yaptığı zorlu çalışmanın ürününü ortaya çıkaracak olan üstten çekimi yapma fırsatı olmuyor.
And they are over so fast.
Ve çok çabuk biterler.
So fast
Hızlı!
- Yes. You were so fast.
Çok hızlıydın.
It's here and gone so fast.
Yarınlar, göz açıp kapayana kadar geçer
Okay, not so fast.
Pekala ağır ol bakalım.
Nigga runnin'so fast, that shit was crazy.
Arkalarına bakmadan kaçtılar. Böyle bir şey görmedim.
Not so fast, Tommy.
Yavaş ol Tommy!
And then the King did counter with a barrage of slashes and thrusts so fast and precise that the Step King had no way to parry.
Ve sonra Kral sayacı yaptımbölü bir baraj ile Ve böylece hızlı ve hassas thrustsAdım o Kral savuşturmak için bir yol vardı.
These guys are growing up so fast.
Bu adamlar çok hızlı büyüyor.
Not so fast!
Acele etme bakalım.
So we have to work fast.
- O zaman elimizi çabuk tutmalıyız.
Right, so at first, the machine solves problems as fast as we can feed them to it.
Başka bilgisayar problemleri onu besleyebileceğimiz kadar bir hızda çözer.
- So... are you... are you watching fast times at Ridgemont high?
Ridgemont Lisesi'nde Hızlı Günler'i mi izliyorsunuz siz? Evet.
You never wanna force it or go too fast. So you want to ease it in.
Dikkatle yerleştirmelisin.
I-I know you haven't done this in a while, so I don't want to go too fast, but do you want to go up to my...
Bir süredir bunu yapmadığını biliyorum bu yüzden hızlı gitmek istemiyorum ama benim odama çıkmak- -
But the tidal gravity is so quick that... something crossing the horizon fast might survive.
Kenar yer çekimi o kadar güçlü ki olay ufkunu hızla geçen bir şey kurtulabilir.
So, if you're stopped while you're driving, and let's face it, you do drive fast, just give this to the officer, you won't get a ticket.
Eğer hızlı gittiğin için kenara çekilirsen bunu memura göster. Ceza yeme.
And you need to get on top of somethin'fast so you stop.
Önünü alabilmen için hemen bir hatunun üstüne çıkmalısın.
This thing hit so hard and fast, we're still trying to contain it.
Şu hastalık o kadar hızlı ve sert vurdu ki, hâlâ kontrol altına almaya uğraşıyoruz.
fast 937
faster 1890
fasten your seat belts 21
faster and faster 20
fasten your seat belt 23
fast as you can 38
fast forward 42
fast cars 26
fast asleep 26
so far 1631
faster 1890
fasten your seat belts 21
faster and faster 20
fasten your seat belt 23
fast as you can 38
fast forward 42
fast cars 26
fast asleep 26
so far 1631