English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ S ] / So serious

So serious tradutor Turco

1,475 parallel translation
thanks so much... why so serious?
Videl-san, çok sağ ol. Ne oldu? Birden ciddileştin.
I haven't seen these guys so serious.
Sue... Bu çocukları hiç bu kadar ciddi görmemiştim.
So serious all the time about your big race team.
Büyük yarış takımın hakkında hep çok ciddisin.
It would be funny if it weren't so serious, huh?
Bu kadar tehlikeli olmasa çok eğlenceli olacaktı, değil mi?
You were saying that in America they're so serious about the protest movement. Yes, they are.
Amerikalıların, protesto hareketi konusunda çok ciddi olduklarından bahsediyordunuz.
It may be a problem, but also a solution... Gosh! If we're going to talk so serious about work, we'd better stop dancing.
Problem olabilir, ama her zaman çözüm vardır... eğer iş konusunda ciddi şeyler konuşacaksak,
Who'd have thought something so serious could come on that quickly?
Böyle ciddi bir şeyin bu kadar çabuk bulaşması.
How could it above all matter... that he would find it so serious a situation... that he could condemn us to an eternity of suffering?
Her şey bir yana, nasıl olur da herhangi bir olayı çok çok ciddi bulup bizi sonsuz acı çekmeye mahkum edebilir?
I'm a white mayor in a majority-black city, and if I'm gonna do anything... and, Delegate, I am so serious about fixing this city...
Ben çoğunluğu siyah olan bir şehrin beyaz başkanı olacağım. Bir şey yapacak olsam Temsilci, şehri düzeltme konusunda oldukça ciddiyim bunu oy birliğiyle yapacağım.
Your worries so serious?
Çok mu dertlisin?
- Is it all so serious to you? Forgive me for being careful.
Dikkatli olduğum için affedersin.
Orson, you look so serious.
Orson, çok ciddi görünüyorsun.
Why are you so serious today?
Neden bugün bu kadar ciddisiniz?
Everything is so serious.
Her şey çok önemli oldu.
Millions of people might read my book if I died mysteriously, but murder is risky, so they kill only the people they regard as serious enemies.
Esrarengiz bir şekilde ölsem milyonlarca insan kitabımı okuyabilirdi, ama cinayet riskli,... dolayısıyla sadece ciddi düşman olarak gördükleri insanları öldürüyorlar.
Failure to do so will result in a serious crisis between us and the Vatican.
Bunu yapmazsan bizimle Vatikan arasında ciddi bir kriz yaşanacak.
I suppose she thought that I was never that serious, so she... It was 22 years ago. What did he say to you?
- Peki Ryan sana ne dedi?
So you really were serious about Audrey Hepburn, huh?
Demek Audrey Hepburn konusunda ciddiydin.
I just got out of a serious relationship, so
Ciddi bir ilişkiden kaçtım, bu yüzden...
Sure, we think we have family and friends. But when stuff happens when really serious stuff happens you just feel so alone.
Tabii ki, ailemiz ve arkadaşlarımız olduğunu düşünüyoruz ama bazı şeyler olduğunda bazı ciddi şeyler olduğunda kendini çok yalnız hissediyorsun.
So, were you serious about trading places?
Yer değiştirme konusunda ciddi miydin?
All right, so how about I get Garcia to check Philly PD records for accidents involving American made sedans in serious injury.
Neden Garcia'ı arayıp Philadelphia polisinin kayıtlarında Amerikan yapımı sedanların karıştığı ağır yaralanmalı kazalara bakmasını istemiyoruz.
So unless you'rehaving a serious problem... you're experiencing nausea, chills and tingling, huh?
Tabii ciddi bir sorununuz varsa... Mide bulantısı, üşüme ve titreme mi?
I know those are just for laughs but I wanted to get you something serious too. So here.
Biliyorum bunlar sadece gülmek için, ama ben sana ciddi bir şeyler almak istiyordum.
Or do you sometimes look at me and think "Boy if I wasn't so busy being a tight ass," "I could have some serious sex with that man."
Yoksa bana bakıp, "bu kadar meşgul olmasam bu adamla feci sevişirdim" diyor musun bazen?
So, yes, it feels serious.
Yani evet, ciddi gibi.
You're on the other side now, so... how am I ever gonna get a serious answer from you?
Sen şimdi diğer taraftasın, yani... senden ne kadar ciddi bir cevap alabilirim ki?
So, um... Your message said that Parker had been involved in some sort of serious incident.
Yani, ee... mesajınızda Parker'ın ciddi bir olaya karıştığını söylemişsiniz.
And just so everyone knows we're serious, we'll wave this baby around.
Ve herkes ciddi olduğumuzu düşünsün diye, bu bebeği sallayacağız.
No, I'm serious, I... so am I.
- Siktir. - Hayır, ciddiyim. Ben de.
So, you're not serious About him?
- Yani ciddi değil misin?
So... it's nothing serious or Transmittable, I hope.
Ciddi veya bulaşıcı bir şey değildir umarım.
Well, maybe not. But if you're so over me, how come you haven't had a single serious relationship since we broke up?
Belki de öyledir ama eğer beni atlattıysan, nasıl oldu da benden sonra hiç bir ciddi ilişkin olmadı?
I knew it probably wasn't anything too serious, but I didn't want to misdiagnose him so I brought him here so that they could scope him.
Muhtemelen ciddi bir şey....... olmadığını biliyordum. Ama yanlış bir teşhis koymak da istemedim ve midesine baksınlar diye onu buraya getirdim.
they collect wines they have a lot so they said please have some while waiting serious?
Bunlar toplama şaraplarmış. Ellerinde bolca varmış istediğimiz kadar içebileceğimizi söylediler. Gerçekten mi?
I'm serious. So stop talking this nonsense.
Ve onu bir kadın olarak görmüyorum.
Her condition was so much more serious than I'd let myself believe.
Durumu, inanabileceğimden de daha ciddi hale gelmişti.
We need to find our friends'father so that we can give him a serious beating.
Arkadaşımızın babasını bulmamız gerek. Böylece ona ciddi bir dayak atabiliriz.
So we need to step it up, we need to get serious, but mostly we need to cheat.
Bu yüzden işi hızlandırmalıyız. Bunu ciddiye almamız gerek. Ama en çok, hileye ihtiyacımız var.
Yeah, I was starting to get a serious case of trucker-butt so I told Grissom that I wanted to get back out with the team.
Evet, bu rahata cidden alışmaya başlıyordum ama sonra Grissom'a tekrar ekiple beraber çalışmak istediğimi söyledim.
All right, so ten out of 13 have been involved in some sort of serious injury accident.
Şimdi, on üç kurbandan on tanesi ciddi kazalara karışmışlar.
- ALL you need to do... is make her Laugh, stop being so bloody serious.
- Tek yapman gereken şey onu güldürmek. Bu kadar ciddi olma artık.
So, we're talking serious embezzlement. At Ojai Foods.
Yani Ojai Gıda'da ciddi bir zimmete geçirmeden bahsediyoruz.
God. You guys are so freaking serious.
Siz olağanüstü ciddisiniz.
That would be a serious breech in the protocol that we've so carefully and thoughtfully established, and...
Hayır, bu, çok dikkatli bir şekilde yapmış olduğumuz antlaşmanın ciddi bir şekilde ihlal edilesi anlamına gelir, ve...
SO YOU'RE SAYING THAT YOU COULD REALLY GET SERIOUS WITH HIM?
Yani şimdi sen aranızda ciddi bir şeyler olabileceğini mi söylüyorsun?
He was beaten but the injuries are not serious, so he's going to be okay.
Dayak yemiş ama yaraları ciddi değil iyileşecek.
So I think we'd better cut it off before it gets too serious.
Dolayısıyla kısa kessem iyi olacak iş daha fazla ciddileşmeden Hmm
You really like being so fucking serious, don't you?
Böyle ciddi olmayı çok seviyorsun, değil mi?
Wow, so you must really have some serious feelings for her.
Vay, demek gerçekten de ona karşı çok ciddi hislerin olmalı.
If you are serious about following in the footsteps of your creators, you will let us go, so we can stop this.
Eğer yaratıcılarınızın adımlarını izlemede ciddiyseniz bizi bırakırsınız, böylece biz de buna bir son verebiliriz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]