So what's your deal tradutor Turco
100 parallel translation
So what's the big deal if he doesn't see your beauty
O senin güzelliğini göremiyorsa, ne olmuş!
So, what's the deal with your friend George?
Arkadaşım George'un nesi var?
You got your thesis back now, so what's our deal.
Tezini geri aldın, anlaşma nasıl olacak?
So what's your deal, kid?
Senin olayın ne, çocuk?
- So, what's your deal with him?
- Yani, onunla düşündüğün nedir?
So, apart from your concern about a land deal evaporating, what was your reaction to the news that a husband and father to small children was dead with his skull bashed in?
Olayın sizi ilgilendiren kısmı olan toprak anlaşmasının suya düşmesi dışında bir kocanın ve küçücük çocukların babası olan birinin kaftası paramparça olarak bulunmasına tepkiniz bu muydu?
So what's your deal anyway?
Sen ne yapacaksın?
So what's your deal, man?
Sen ne iş yapıyorsun dostum?
So what's your deal?
Peki, ya sen?
So what's your deal?
Senin sorunun ne?
Anna Freud was a very powerful person and you were the grandchildren and she knew a great deal more about what went on in your parents'lives and so forth and it's not something you were going to tangle with,
Anna Freud müthiş güçlü bir insandı. Siz de torunlarsınız. Anne babanızın hayatında neler olduğunu filan sizden çok çok daha iyi biliyordu.
So, what's your deal?
Senin meselen nedir?
So what's your deal, man?
Peki olayın ne, ha?
So I said What Was in your heart... What's the big deal? Right?
Ben sadece senin hissettiklerini söyledim.
Okay, so, what's your deal?
Tamam, bu nedenle, anlaşma nedir?
- So, what's the deal with your teacher?
Şu öğretmenin ne iş? Bayan Tuttle mı?
- So, what's your deal anyway?
- Herneyse, anlaşman nedir peki?
So what's the deal, your brother doesn't know?
Bu yüzden anlaşma, ne Kardeşin bilmiyor?
Anyway, uh, so what's your deal? You've got to be married with kids... and the whole thing.
Evlenmiş ve çocukların olması lazım... ve bütün bunlar.
So, what's your deal, Oliver?
Evet, senin planların ne Oliver?
So I want you to go home now to your nice warm bed and let me deal with this town and what has happened over the last 30 years.
Şimdi, evine gitmeni istiyorum sıcak yatağına ve bu şehirle ilgilenmeyi bana bırak ve tabi 30 yıldır olanlarla.
I don't know what your deal is, but he's mine, okay? So hands off.
Amacın ne bilmiyorum ama,... O, bana ait, anladın mı?
so, what's your deal?
Peki senin amacin ne?
So what's your deal with josh?
Josh ile anlaşmanız nedir?
So, Jane, what's the deal with your roommate?
Peki, Jane, ev arkadaşın ile durumun ne?
I'm Louise. So, like, what's your deal?
Sen kimsin?
So what's the deal with the accent, or in your father's case, the lack thereof?
Aksanında sorun mu var? Yoksa babandan mı kaynaklanıyor? Bu yüzden mi aksanın sorunlu...
So, what's your deal, Penn?
Derdin ne Penn?
So what's your deal?
Ne istiyorsun?
- So what's your deal?
- Senin olayın ne?
So what's your deal, Andy?
Anlat bakalım Andy.
So what's the deal, justin, with you turning everything in your room upside down?
Peki Justin, odandaki herşeyi alt üst etmendeki amaç ne?
So, what's your deal?
Senin derdin ne?
So, what's your deal, huh?
Eee peki teklifin nedir?
So, what's your deal. Are you gay or what?
Söyle bakalım senin durumun ne?
So, uh, what's the deal with you and your father?
Babanla aranızdaki mevzu nedir?
So what's the deal with this party that I'm supposedly not letting you go to, like I actually give a rat's ass about your social life?
Sosyal hayatını gammazlayacak ne gibi bir durumdan dolayı seni bir partiye gönderemeyeceğimi sanıyorsun?
So, what's your deal for tomorrow afternoon?
Peki, yarın öğleden sonra planın ne?
So, Nina, what's your deal then?
Nina, senin olayın nedir?
So, here's the deal : you do with your depressing little group of kids what I did with my wealthy, elderly mother :
Sana önerim yaşlı zengin anneme yaptığımı sen de sıkıcı, küçük grubuna yap :
so what's your deal?
Peki senin hikâyen ne?
- So what's your deal?
- Peki senin hikayen ne?
So what's your deal?
En iyi baba benimki.
So, what's your deal?
Ee, hayat nasıl gidiyor?
So, what's t deal with your boss?
Sizin patron ne ayak?
So what's your half of the deal?
Anlaşmanın sana düşen kısmı nedir?
Yeah, so, paul, what's your deal?
Evet, peki Paul, senin olayın nedir?
So, Megan, what's your deal?
Megan, senin problemin nedir?
So, what's your deal?
Ee, senin durumun nedir?
So what's the deal with your mom's new boyfriend?
Annenin yeni sevgilisi ne alemde?
So, dude, what's your deal?
Senin olayın ne?
so what's up 178
so what's your name 48
so what's stopping you 17
so what's new 30
so what's going on 151
so what's the point 40
so what's on your mind 21
so what's the problem 185
so what's it gonna be 77
so what's happening 26
so what's your name 48
so what's stopping you 17
so what's new 30
so what's going on 151
so what's the point 40
so what's on your mind 21
so what's the problem 185
so what's it gonna be 77
so what's happening 26