Stamped tradutor Turco
613 parallel translation
- It's like a virus. It's deadly. It needs to be stamped out.
Bilgi virüs gibidir, ölümcüldür, yok edilmesi gerekir!
[Canetti] It's time-stamped just before we arrived here.
Buraya gelmemizden hemen önce.
She ought to be stamped out.
- O kadının ortadan kaldırılması gerek.
That huge monster attacked me and after a fierce struggle he hurled me to the ground and stamped on me.
Kocaman canavar saldırdı ve boğuştuktan sonra beni yere yatırdı ve üzerime çıktı.
But all have found here in Canada... the security... the peace and tolerance and understanding... which, in Europe... it is your führer's pride to have stamped out.
Ama biz Kanada'da... güvenliği... barışı ve hoşgörüyü ve anlayışı bulduk... Lideriniz Avrupa'da... bunları engellemekten durur duyuyor.
That pass should be signed and stamped.
Bu belge imzalanıp mühürlenmeli.
You'll be stamped into the mud like miserable worms.
Mendebur solucanlar gibi çamurun içinde b.k yiyeceksin!
And after that stamped he hasn't got a chance.
Hayvanları dağıldıktan sonra hiç şansı kalmadı.
The greatness in Peter Keating's personality lies in the fact that there's no personality... -... stamped upon his buildings.
Peter Keating'in kişiliğindeki mükemmellik çizimlerine mührünü vurduğu bir kişiliği olmamasındadır.
- You got a stamped envelope?
- Mühürlü zarfınız var mı?
I just photograph everything that's stamped secret most secret and top secret.
Sadece gizli, en gizli ve çok gizli damgası taşıyanları fotoğraflıyorum.
I urged you further, and then you scratched your head and too impatiently stamped with your foot.
Bir daha sorunca başını kaşıdın önce, sonra ayağını yere vurdun sabırsızca.
But you've stamped the seal on a blank page.
Ama mührü boş sayfaya basmışsın?
That may be so, but we never stamped the master's seal on a blank page.
Olabilir. Fakat söylesene daha önce hiç boş bir kağıda mühür basmamıştık!
It's stamped across her back.
Onu sırtından damgaladım.
The date's stamped on your passport.
Pasaportunda tarih damgası var.
I, that am rudely stamped, and want love's majesty... to strut before a wanton ambling nymph -
Eğri büğrü basılmış para gibiyim. Önümde göz süzen bir haspaya caka satacak afili âşığa benzer bir hâlim hiç yok.
Like the first impression that's stamped on a coin.
Galiba bozuk para yutup, bu hale gelmiş.
Waiting for the final finished face... to be stamped onto it.
Yüzünün son halini almasını mı bekleyeceğiz?
Once back home, she stamped and posted the letters.
Eve dönünce mektupları pullayıp yollamıştı.
" billfold with initials G.E. stamped.
" üzerinde G. E. baş harfleri bulunan bir cüzdan.
" stamped with letters G.E.,
" cüzdan sahibi
Yes, they were given back their freedom, but their old convict's passport that had to be stamped everywhere was bound to their steps like ball and chain.
Evet, hürriyetleri veriliyordu... Ama eski mahkûm karneleri her gittikleri yerde damgalanacaktı. Ayaklarına zincirli pranga gibi bağlanmıştı.
Didn't have his passport stamped any more.
İzin kâğıdını vize ettirmemiş.
A long line with my face stamped on'em, my blood flowing in their veins.
Yüzüm hepsine damgalanmış kanımın damarlarında aktığı uzun bir sıra.
On 16 December, 1941... the requisition was returned with stamped notation... "can not identify material required".
16 Aralık 1941 tarihinde talebimiz "İstenen malzeme tanımlanamadı" ibaresiyle bize geri döndü.
The paper is stamped and cannot be replaced.
Kağıt mühürlüdür ve değiştirilemez.
The invaders who found out that a one-way ticket to the stars beyond has the ultimate price tag, and we have just seen it entered in a ledger that covers all the transactions of the universe - a bill stamped "paid in full" -
Dünya adı verilen küçücük bir yerden gelen küçücük ve sadece hayal edilebilen bir evrenin sonsuzluğundan ışıldayarak onları çağıran soru işaretlerine doğru devasa bir adım atmış olan yaratıklar. İstilacılar uzaklardaki yıldızlara alınan tek yönlü bir biletin çok yüksek bir fiyatı olduğunu öğrendiler. Biz de az önce, bu bedelin evrendeki tüm benzer işlemlerin kaydedildiği kasa defterine yazıldığını gördük.
You're breaking the law. Is it so hard to stop by district office to get your passport stamped?
Bu belgeye damga almak için bölge ofisine uğramak çok mu zor?
One letter, stamped but unsealed, addressed to you.
Sana gönderilmiş bir mektup, pul yapıştırılmış, fakat mühürlenmemiş.
It's flagrant vice and must be stamped out.
Bu alenen ahlaksızlık ve kökünü kazımak lazım.
Thomas Becket, to the King's court on the charges herein set forth, stamped with the King's seal.
Thomas Becket... kralın mührüyle damgalı bu belgede beyan edilen suçlamalara cevap vermek üzere kralın mahkemesine çağrılmaktadır.
You have sadism... stamped all over your bloated British kisser.
Her yerinizden sadizm akıyor, İngiliz yalakaları.
She got it out of a book. It's stamped on all her glasses.
Bir kitapta görmüş, sonrada bütün bardakların üstüne yazdırmış.
Now then you would be required to have this filled out in triplicate... and then it must be brought to be stamped at the bureau of....
Şu halde, bundan 3 kopya doldurmanız gerekecek sonra pul yapıştırılması için...
It hasn't been stamped yet.
Henüz damgalanmadı.
And who stamped you?
Kim damgaladı seni?
I don't care in the least what's stamped on it.
Üzerlerinde kimin damgasının olduğu umurumda değil.
We must reduce the taxes that are crushing the peasants and offset this loss of revenue by raising indirect taxes which will affect all classes - financing, granting, salt, tobacco and stamped paper.
Köylüleri ezen vergileri azaltmalı ve tuz, tütün ve damgalı kağıt gibi şeylere finansman veren ve onları sağlayan bütün sınıfları etkileyecek olan dolaylı vergileri yükselterek bu gelir kaybını dengelemeliyiz.
Don't be deceived when our Revolution has been finally stamped out and they tell you things are better now.
Aldanmayın İhtilalimiz'in kökü nihayet kazınıp da size artık her şeyin daha iyi olduğunu söyledikleri zaman.
I will not be pushed, filed, stamped, indexed, briefed, debriefed or numbered!
Sindirilmeyeceğim, dosyalanmayacağım, damgalanmayacağım, indekslenmeyeceğim, fişlenmeyeceğim, sorgulanmayacağım, ya da numaralandırılmayacağım.
I will not be pushed, filed, stamped, ´ indexed, briefed, debriefed or numbered! ´
Sindirilmeyeceğim, dosyalanmayacağım, damgalanmayacağım, indekslenmeyeceğim, fişlenmeyeceğim, sorgulanmayacağım ya da numaralandırılmayacağım.
´ I will not be pushed, filed, stamped, indexed or numbered. ´
Sindirilmeyeceğim, dosyalanmayacağım, damgalanmayacağım, indekslenmeyeceğim, fişlenmeyeceğim, sorgulanmayacağım ya da numaralandırılmayacağım.
I won ´ t be pushed, filed, stamped, briefed, debriefed, or numbered!
Sindirilmeyeceğim, dosyalanmayacağım, damgalanmayacağım, indekslenmeyeceğim, fişlenmeyeceğim, sorgulanmayacağım, ya da numaralandırılmayacağım.
Coming into China openly this way — via Hong Kong... with an American passport stamped "Not Valid for China" — it's hard on the nerves.
Bu şekilde açık açık Çin'e girmek - Hong Kong üzerinden üzerinde "Çin için geçerli değildir" yazılı bir Amerikan pasaportuyla sinirleri bayağı geriyor.
You stamped, Mr. Vandergelder?
- Siz mi vurdunuz, Bay Vandergelder?
Yes, I stamped.
- Evet, ben vurdum.
Each man's hand will be stamped with a chemical solution.
Her kişi elini kimyasal bir çözeltiyle damgalayacak.
Her forehead was stamped with a red number six.
Kızın anlına kırmız bir altı numarası damgalanmış.
Anyway, if it came from the zoo It would have "property of the zoo" Stamped on it.
Hayvanat bahçesinden gelseydi üzerinde damga olurdu.
It still needs to be stamped —
Bir damga eksik.