Strengths tradutor Turco
495 parallel translation
That's what becomes love, memories and sentimental longing. That one of those things alone are the strengths that keep you alive.
Aşk olsun, anılar olsun, özlem olsun birine bile sahip olursan sana yaşama gücü verirmiş.
We will need to join our strengths together, Kim Eun Oh.
Güçlerimizi birleştirmeliyiz, Kim Eun Oh.
And as long as one of us can draw a breath... he will give his strengths to the movement... just as it was in yesteryear.
Bizlerden biri nefes aldığımız sürece... o güçlerini harekete verecekler... geçen yıl olduğu gibi.
Through your strengths and your wisdom, you have turned the hatred of a nation that lasted for decades into love.
Gücünüz ve aklınız sayesinde bir ulusun yıllar süren nefretini sevgiye dönüştürdünüz.
And this marriage will combine our strengths and protect our people from the depredation of the Vikings.
... Ve bu evlilik güçlerimizi birleştirip, halkımızı .. Vikinglerin yağmasına karşı koruyacak.
Strengths you must say harder.
"Neşeli" derken, neşeli görünmeye çalışın!
It is our desire to initiate an era of peace for future generations by tolerating the intolerable and enduring the unendurable remembering our heavy responsibilities and the length of road yet to be covered and concentrating all our strengths on the construction of the future animated by deep morality and firm honesty.
Arzumuz, hoş görülmeyecek şeyleri hoş görerek dayanılmaza dayanarak ve sorumluluklarımızı ve kat edilmesi gereken yolun uzun olduğunu unutmayarak, tüm gücümüzü geleceğin inşasında kullanıp, derin bir ahlak ve dürüstlük duygusuyla gelecek kuşaklar için barışın egemen olduğu bir dönem başlatmaktır.
Have a rest, and regain strengths for a long trip.
Dinlen ve uzun bir yolculuk için gücünü topla.
A conservative world based on time-honoured Roman strengths and virtues.
Eski zamanların saygın Roma gücüne ve faziletine dayanan bir dünya burası.
Once mighty waters hurled themselves against rock and from these two harsh strengths came this most gentle sand.
Bir zamanlar büyük dalgalar kayalara vurdu iki büyük gücün karşılaşmasından bu yumuşacık kum oluştu.
Halsey is courageous, tough-minded and not afraid of risks, but we will turn these strengths against him.
Halsley cesur, inatçı ve rizikoyu seven birisidir. Fakat biz bu üstünlüklerini ona karşı kullanacağız.
Everybody would like to know how to tap into their hidden strengths.
İçlerindeki saklı kuvveti dışa nasıl çıkaracağını bilmeyi herkes ister.
For I know the Galactica, her strengths, her weaknesses, and most important, her commander, Adama.
Galactica'yı, güçlerini, zayıflıklarını ve en önemlisi komutanı Adama'yı tanıdığım için.
He's no more than a man but he's a man from another time, with great strengths, great powers.
O sadece bir insan ama büyük güç ve kuvvetlerin olduğu başka bir zamanın insanı.
These are the two sides the dual strengths, the essential opposites that characterize human thinking.
İki parçalı bu sistem çifte güce sahip, işbirliği ile çalışan ve insan dünyasını oluşturan bir bütünlük içinde.
And'tis our fast intent to shake all cares and business from our age, conferring them on younger strengths while we unburthen'd crawl toward death.
Tüm sorumlulukları ve devlet işlerinin yükünü ihtiyar sırtımızdan atmak, sürünerek ölüme yaklaşırken bunları genç omuzlara bırakmak kesin kararımızdır.
What pisses me off is, this country has faults and strengths and we have done nothing but play to the faults.
Beni kızdıransa, bu ülkenin yanlışları ve güçleri olduğu fakat bizim sadece hatalarla ilgilendiğimiz.
All the strengths that sustain you all through your life just vanish one by one.
Hayatın boyunca ayakta durmanı sağlayan gücün ve her şeyin yok olup gidiyor.
Deductive reasoning is also one of Data's strengths.
Tümdengelimli mantık da Data'nın becerilerinden biridir.
Oh, really? One of your strengths is your ability to evaluate the dynamics of a situation and then take a definitive, preemptive step- - take charge.
- Sizin önemli becerilerinizden biri,... bir durumun dinamiklerini evrelendirme beceriniz, ve sonra kesin bir ilk hamle yapıp, hücuma geçersiniz.
Watch them, observe strengths and weaknesses.
Güçlü ve zayıf noktaları olabilir.
You've got to know the strengths and weaknesses of every soldier.
Her askerin güçlü ve zayıf yönlerini bilmelisin.
Admiral Jarok has provided me with the locations, strengths and tactical plans of the Romulan fleet.
Amiral Jarok bana Romulan filosunun... konumunu, gücünü ve taktik planlarını verdi.
As much as we loathe working with each other, I think we'll do better if we combine strengths.
Birbirimizle çalışmaktan ne kadar nefret etsek de,... bence güçlerimiz birleştirmek daha iyi olacak.
We must rely on our strengths.
Bütün gücümüzü bu işe sarfetmeliyiz.
The strengths, the depths which makes, which made and which will make the International run.
Uluslararası rekabeti götürecek, götüren ve götürmüş olan güçler ve boyutlar.
Also his hobbies, his strengths and weaknesses, his temper, and even his sexual habits.
Hobileri, güçlü ve güçsüz noktaları, nelere kızdığı, ve cinsel tecihleri.
You know, Dr. Fleischman, I know my strengths, but I also know my limitations.
Biliyorsun, Dr. Fleischman, Ben güçlüyüm. ama ben de sınırlarımı biliyorum.
Our families are one of our strengths.
Biz ailelerimizin bizi güçlü yapan unsurlardan biri olduğunu düşünürüz.
In its long history, one of the enduring strengths of the Church has been its capacity to withstand persecution, insult and ridicule.
Tarih boyunca kilisenin zulüme, hakarete ve alaya karşı koyması için daimi güçlerinden biri sabrı olmuştur. Başlangıcından beri,
No feelings except for enemies? No strengths but those to destroy? Tell me...
Hiç kimse için duygu beslememeniz, yok etmek dışında gücünüzün olmaması mı?
Always go to your strengths.
Her zaman güçlü yanlarına git.
Centaurs have certain strengths and weaknesses.
Centaurlar'ın belli güçleri ve zayıflıkları var.
That's not one of my strengths.
Bu, güçlü bir özelliğim değildir.
- of their strengths and weaknesses?
Evet. Elbette.
Despite their strengths, the Vorlons are a delicate people.
Vorlonlar tüm güçlerine rağmen çok hassas bir ırk.
I just thought I knew who we were. As a couple. You know, our strengths, our weaknesses.
Sadece, bir çift olarak nelerde iyi, nelerde kötü olduğumuzu biliyoruz sanıyordum.
We all have our strengths.
Hepimizin güçlü özellikleri var.
Tap into his strengths and make them your own.
Kuvvetine gir, ve onların senin olmasını sağla.
I think my strengths are in fashion, not crime-fighting.
Galiba benim güçlü yönüm... -... moda, suçlularla mücadele değil.
Featherstone Finch believes that... one of our major strengths, if not our major strength, is our diversity...
Featherstone Finch inanıyor ki esas güçlerimizden birisi, öyle değilse nedir bilmiyorum, çeşitliliğimizdir...
One of my strengths as a trial lawyer is I can size people up fast.
Bir dava avukatı olarak en önemli özelliğim insanları kolayca tanımamdır.
We know her strengths and... -... her weaknesses.
Onun kuvvetli yanlarını ve... zayıflıklarını biliyoruz.
He's really finding out about his strengths and weaknesses now.
Gerçekten güçlü ve zayıf yanlarının farkına varmaya başladı.
All our strengths... none of our weaknesses.
Tüm gücümüz... zayıflıklarımızın hiçbiri.
You know, in guerilla warfare, you try to use your weaknesses as strengths.
Gerilla savaşında zayıflıklarını gücün olarak kullanırsın.
"One of the strengths of Kennan was his awareness that the Russia in which we were living, Stalin's Soviet Russia, communism, people called it, actually drew in very many ways upon the Russian past."
Kennan'ın güçlü yönlerinden biri, yaşadığımız Rusya'nın Stalin'in Sovyetler Rusyası'nın, halkın deyişiyle komünizmin aslında birçok hususta Rus geçmişinden yararlandığının farkında olmasıydı.
- Everyone has their strengths.
- Herkesin işi kendine? .
His strengths and weaknesses.
Onun güçlü ve zayıf yanlarını.
Just find out all you can about the demon, its strengths, weaknesses, places of origin and, most importantly, what it plans to do with this blasted glove.
O iblis hakkında bulabileceğiniz her şeyi bulun. GüçIü ve zayıf noktaları. Nereden geldiğini, daha önemlisi, o eldivenle ne yapmayı planladığını.
The strengths of the refracted light varies... in accordance with its velocity
... - Dr. Solomon. Ne oldu, Leon?