Surf tradutor Turco
1,612 parallel translation
South America. To surf with Dick.
Dick'le sörf için Güney Amerika'ya gideceğiz.
It's a surf trip, Parker.
Bu bir sörf gezisi, Parker.
About the surf trip.
Seninle sörf tatili hakkında konuşmak istiyorum.
- I'm going on this surf trip...
- Sörf gezimiz...
- Surf trip?
- Sörf gezisi mi?
The only chance to be with your father and you're talking about a surf trip?
Babanla zaman geçirmek için tek fırsatın varken sörf gezisinden bahsediyorsun.
I don't know if you know this, but I am the shuffleboard champion of the boca surf and sand.
Bunu bilip bilmediğini bilmiyorum, ama ben Boca sahilinin Shuffleboard şampiyonuyum.
Love to come out, fight the surf together, light a fire, check each other for ticks.
Dışarı çıkıp, beraber sörf yapmaya ateş yakıp, tikimiz var mı diye yoklamaya bayıIırı.
Which means you have to learn how to surf.
Bu da sörf yapmayı öğrenmek zorundasın demek.
Do sarah and kitty know how to surf?
Sarah ve Kitty sörf yapmayı biliyor mu?
- It's... - you surf?
Sörf mü yapıyorsun?
No, I-I don't surf, but...
Hayır, sörf yapmıyorum.
Chicama. lt ´ s the beach with the longest surf break in the world.
Chicama. Dünyadaki en uzun dalgaya sahip kumsal.
I'm having a surf party.
Sörf partisi düzenliyorum.
And Jonny boy, well after you shattered his knee, he was never supposed to surf again.
Ve Jonny dizini yaraladıktan sonra, bir daha sörf yapamayacaktı.
Surf and turf.
Kırmızı et veya deniz ürünü.
It's surf-And-Turf time.
Kırmızı et ve deniz ürünü zamanı.
Okay, so we know he ownsa surf shack, right?
Tamam onun bir sörf barakası sahibi olduğunu biliyoruz değil mi?
Uh, so maybe we cannarrow down the candidates by posing as surf journalists and- - the town's about a block long, veronica mars.
Sörf gazetecesi gibi davranarak olabileceklere işaret koyarız ve... Kasaba bir blok ileri de, Veronica Mars.
I can surf!
Surf yaptım orada.
You shouldn't surf with the demo.
Örnek ürünle internette sörf yapmamalısın.
Well, if it breaks, we can surf our way back to Hobart.
Eğer kırılırsa, Hobart'a kadar sörf yaparak gideriz.
I met this guy in my building and he's gonna teach me to surf.
Apartmanda o adamla tanıştım bana sörf yapmayı öğretecek.
It seems the best surf spot on the north coast to.
Hayır. Kuzey sahilinde sörf yapmak için en iyi yer.
Yes, but it's a secret surf spot.
Sörf yapmak için gizli bir yer.
I wanted a son, which I could surf.
Çocukları severim. Tek istediğim sörf yapmaya götürebileceğim küçük bir çocuktu.
- And I don't just surf the Internet.
Ayrica ben sadece internette sörf yapmam.
Surf's up, dudes.
Sörfleri kapın, millet.
The surf pounding behind us.
Arkamızda dalgaların bize vuruşunu.
As long as you don't walk out of the surf with 10 wet Mexicans you'll be fine.
Dalgaların içinden 10 ıslak Meksikalıyla çıkmazsan bir sorun çıkmaz.
Surf dicks and gym class.
Sörfçü salaklar ve beden eğitimi dersi.
So, uh, do you, you surf the Net?
İnternette sörf yapar mısınız?
Two weeks, all-inclusive. Nothing but surf, sun and skimpy bikinis as far as the eye could see.
İki hafta, sürf, güneş, ve gözün zorlukla görebileceği ufacık bikiniler haricinde hiçbir şeyin olmadığı...
Well, we can concoct a surf-and-turf feast.
İyi, bir balık ziyafeti düzenleyebiliriz.
I believe you signed up for a surf lesson today, and it looks like you're running late.
Sanırım bugün için sörf dersine yazılmıştınız ve geç kalıyorsunuz.
Surf lesson.
Sörf dersi.
That's why I came to Hawaii. To learn how to surf.
Hawaii'ye sörf yapmayı öğrenmek için geldim.
You know, surf wisdom says that you've gotta swim out of your comfort zone to catch the wave that's gonna change your life.
Sörf inanışına göre, hayatını değiştirecek dalgayı yakalamak için kabuğundan çıkman gerekir.
This is all-natural, non-petroleum, non-toxic surf wax.
Bu tamamen doğal, petrol ve zehirli madde içermeyen sörf tahtası balmumu.
- Surf wax.
- Sörf tahtası balmumu.
Twenty-seven and a surf instructor.
Yirmi yedi yaşında ve sörf hocası.
But Kyle is a surf instructor.
Ama Kyle da sörf hocası.
A surf instructor who speaks French.
Fransızca bilen bir sörf hocası.
Surf's up.
Haydi sörf yapmaya.
Will would love to learn how to surf.
Will sörf yapmayı öğrenmeyi çok ister.
Would it be easier for you if I were a CEO instead of a surf instructor?
Sörf hocası yerine genel müdür olsaydım senin için daha mı kolay olurdu?
And Will will get to surf, and so will I.
Will sörf yapar, ben de yaparım.
There was a surf and ski expo at the Denver Center.
Denver Centre'da sörf ve kayak fuarı vardı.
The surf expo was a good excuse to come find you.
Sörf fuarı, gelip seni bulmak için iyi bir bahaneydi.
football, barbecues, beer, babes, boats, beaches, surf, sun and sand.. this is the passion out here.'
futbol, barbekü, bira, bebekler, kayıklar, plajlar, sörf, güneş ve kum.. bu tutku burdan dışarda.'
- Yeah, I squat and surf.
- Evet, hem kaka yapar hem de internette gezerim.