Tag tradutor Turco
3,752 parallel translation
- Maybe I can tag along.
Belki ben de sizinle gelebilirim.
There's two of you? Tag-team that bitch and make two of them.
İkiniz de yüklenin, iki tane çekin.
You wanna tag along, you gotta follow my orders. You got it?
Peşime takılmak istiyorsan, Emirlerime uymalısın.
If you don't mind, can I tag along?
Sakıncası yoksa ben de peşinize takılabilir miyim?
And made me beg to tag along.
Peşinize takılmak için yalvarttın beni.
Drop your right and I'll tag you.
Sağ tarafını korumazsan darbeyi indiririm.
Big Brother can see your name tag.
Big Brother isimliğini görebiliyor.
Bag it and tag it.
Poşete koyup etiketle.
That comes with a price tag.
Bunun bir bedeli olacaktır.
It comes with a much bigger price tag.
Bunun bedeli ise daha ağırdır.
Sorry you're a grown man who wears a name tag.
İsimlik takan koca bir adam olduğun için üzgünüm.
And neither is joining some rag-tag revolution.
Bir kaç ayak takımının devrimine katılmak da olamaz.
Her name tag said, "Corina," but her eyes said, "Take me, Señor Carl."
Yaka kartında "Corina" yazıyor, fakat gözleri "Al beni Carl" diyor.
Yeah, it's a price tag.
Evet, bu bir fiyat etiketi.
Sonya, I'm moving the tag.
Sonya, etiketi değiştiriyorum.
You want to tag its ear and follow its migration patterns?
Kulağını işaretleyip göç yollarını mı izlemek istiyorsun?
Someone up there wants me to bag it and tag it.
Yukarıdaki, kesekâğıdını takıp işi bitirmemi istiyor.
Pegasus is only interested in high-volume, high-price-tag procedures.
Pegasus sadece yüksek hacimli ve pahalı ameliyatlarla ilgileniyormuş.
High-volume, high-price-tag,'cause when Pegasus trims the fat, so do I.
Yüksek hacimli, yüksek fiyatlı. Pegasus fazlalıklardan kurtulduğu için ben de aynısını yapıyorum.
Yes, the old clocking of the name tag trick.
Evet, eski, isim etiketi hilesinden. Annem de yapar.
Well, they got me a dog collar and they put all my information on the tag.
Bana bir köpek tasması alıp künyesine bilgilerimi yazdılar.
Oh, good. Um, can you cut this tag off?
Bulmuşsun, şu arkamdaki etiketi kesebilir misin?
Yes, this is, an encrypted ID tag, it's how they tell you apart.
Evet, bunlar etiket, kimlik şifreleriniz gibi. Bu şekilde farklı olduğunuzu anlıyorlar. Tamam.
None of these results match the ID tag.
Bu sonuçların hiçbiri kimlik etkiketleriyle eşleşmiyor.
It's your ID tag.
324b21.
Especially a Green Tag.
Özellikle de yeşil yakalı.
His tag number!
Benim künye numaram!
No front tag.
Ön plakası yok.
Tag, you're it.
Etikete göre bu, sensin.
Can't you put a price tag on freedom?
Özgürlüğe bir fiyat koyamaz mısın?
I mean, you can't put a price tag on freedom.
Yani tabii koyamazsın.
Uh, he can, according to his name tag. Oh!
Künyesine göre, olabilir.
Tag, we're it.
Peşinden gidiyoruz.
- Yeah, she, uh... this whole Academy dinner thing, she wanted to tag along with me and Hallie.
Şu Akademi yemeği olayında Hallie ve benimle birlikte takılmak istiyormuş.
They better tag us, then.
Bizi etiketleseler iyi olur.
It's the latest in a long line of Veyrons, with a polycarbonate roof, more horsepower than ever before, and a price tag of over $ 2 million.
Veyron serisinin en sonuncusu, polikarbon tavanlı, öncekilerden daha fazla güçlü, ve 2 milyon dolarlık fiyat etiketli.
Recognize the tag?
İşareti tanıdın mı?
Karl, guten tag.
Karl, guten tag.
Can I tag along?
"Ben de gelemez miyim?"
Can I tag along?
Ben de gelemez miyim?
Still had the security tag on them?
Hâlâ güvenlik etiketleri üzerinde mi?
Perhaps you and the lad could tag-team up.
Belki de sen ve delikanlı takım olabilirsiniz.
This tag team turkey day became our routine.
Hindi gününü dönüşümlü olarak idare ediyorduk.
They're my little brothers from Haiti, and I'm about to go school'em in some laser tag.
Haiti'den gelen kardeşlerim. Onlara laser tag öğreteceğim, değil mi çocuklar?
The tag line was, keep your friends close and your enemies in bed.
Sloganı... Arkadaşlarını yakınında, düşmanlarınıysa yatağında tuttu.
The only way that it's possible is if someone tampered with the feed and replaced the live image with footage that was recorded before that tag was made.
Birisi içeriğiyle oynarsa ve bu etiketten önce kaydedilen görüntüler ile canlı görüntünün yerini değiştirirse mümkün olabilir.
Would you like me to tag in?
- Dahil olmamı ister misin?
The house has a government tag.
Ev devletinmiş.
Ooh, look at that price tag.
Fiyatına bak.
You could tag out.
Sen bana bırakırsın.
- Yes, but I know your tag number.
Evet, ama ben senin etiket numaranı biliyorum.