Tain tradutor Turco
90 parallel translation
'Tain't the old man.
Bu ihtiyarın işi değil.
'Tain't New Year's.
Yılbaşı da değil.
Steр uр to the tub'Tain't no disgraсe
Yalağın önüne gelin Bunda utanacak bir şey yok
So sрlash all you like'Tain't any triсk
Şimdi bol su alın Bunda zor bir şey yok
-'Tain't natural.
- Bu hiç normal değil.
Tain't thunder.
Gök gürültüsü değil. Dinle.
'Tain't'cause you're a coward,'cause I know ya ain't.
Ödlek olduğundan değil. Olmadığını da biliyorum.
'Tain't fair, but I'll do it just to be shut of him.
Hiç adil değil ama sırf çenesini kapatmak için tamam.
First thing I knew, they was both cussin'Scrub out and wanting'to fight him. - Why,'tain't so.
Hatırladığım ilk şey ikisi de Scrub'a küfür ediyor ve kavgaya çağırıyordu.
Yeah, but tain't a fair swap.
Evet ama bu adil bir takas değil.
Tain't too late, Frank, if you want to get another lawyer.
Başka bir avukat istiyorsan henüz geç değil Frank.
Tain't necessary.
Buna gerek yok.
Can't arrest you for suggesting', but tain't so.
Seni öneride bulunuyorsun diye tutuklayamayız ama durum öyle değil.
'Tain't everyone can make that bird talk.
Herkes bu kuşu konuşturamaz.
'Tain't so, Zimmerman.
Çok yavşaksın Zimmerman.
'Tain't nothin'better than a prickly pear poultice, providing'a body knows how to fix it.
Hiçbir şey frenk armudu tedavisinden daha iyi değildir, elbette, onu nasıl kullanacağınızı bilirseniz.
Y et, with wis dom, the body learns to s us tain in wa ys tha t all ma y live.
Ama bilgelik her canlıya çeşitli yaşama yolları öğretir.
Your dreadful mismanagement, your bad judgment... in assigning to Rabban the governorship.
Rabban'ı vali tain etme konusundaki... sizin korkunç yanlış yönetiminiz, kötü yargılamanızdır.
We'll put you in command for a few seconds, Cap-i-tain.
Bir anlığına kumandayı sana veriyoruz Kap-tan,
#'T ain't no big thing #
*'Tain't no big thing *
Tain't what you do
# Tain't what you do #
Tain't...
# Tain't... #
My implant was given to me by Enabran Tain, the head of the Obsidian Order.
İmplant bana bizzat, Obsidian Order'ın başı olan Enabran tarafından verildi.
There was a time when I was the protegé of Enabran Tain himself.
Enabran Tain'in bizzat koruması altındaydım.
Tain was the Obsidian Order.
Tain Obsidian Order'ın kendisiydi.
For some reason Enabran Tain took a liking to us.
Neden bilmiyorum ama Enabran Tain bize sempati duymaya başlamıştı.
They called us "The Sons of Tain".
Bize "Tain'in oğulları" derlerdi.
By then, Tain had retired to the Arawath colony.
O sırada, Tain emekli olup Arawath kolonisinde inzivaya çekilmişti.
You're Enabran Tain.
Siz Enabran Tain'siniz.
'Tain't money.
- Para yok.
We were all associates of Enabran Tain.
Hepimiz Enabran Tain'in iş arkadaşıydık.
Enabran Tain, the former head of the Obsidian Order.
Enabran Tain. Obsidian Order'ın eski yöneticisi.
I don't know... but Tain might.
Bilmiyorum. Fakat Tain bilebilir.
I need to speak to Tain.
Tain'le konuşmam gerek.
How do you know that's where Tain has gone?
- Tain'in oraya gittiğini nerden biliyorsun?
She's been Tain's housekeeper and confidant for over 30 years.
30 yıldır hizmetçisi ve sırdaşıydı.
Well, I could believe there's one but I wouldn't expect it to be someone who worked for Enabran Tain.
Olduğuna inanabilirim. Ama Enabran Tain için çalışan birine değil.
Tain was directly responsible for my exile from Cardassia.
Kardasya'dan sürgün edilmemin tek sorumlusu Tain'di.
I think you were more than Tain's advisor.
Bence Tain'in danışmanı olmaktan daha öte biriydin.
Tain.
Tain...
You don't want Tain to know that you're feeling guilty about what you've done.
Yaptıklarından dolayı suçlu hissettiğini Tain'in öğrenmesini istemezsin.
The only common enemy you and I share is Enabran Tain.
Seninle benim tek düşmanımız var, o da Enabran Tain.
Now both governments are denying any prior knowledge of Tain's plans and calling this a rogue operation.
Her iki hükümette Tain'in planından haberdar olmadığını söylüyor.
Are they going to do anything to stop Tain?
Tain'i durdurmak için bir şey yapacaklar mı?
Both the Romulans and the Cardassians claim to be studying ways to stop Tain.
Her iki taraf da Tain'i durdurmak için bir yol bulmaya çalışacakları konusunda ısrarcı.
But we believe that they'll just sit back and wait to see if he succeeds or not.
Fakat biz arkalarına yaslanıp Tain'in başarılı olup olmayacağını görmek isteyeceklerini sanıyoruz.
Only if he fails, Lieutenant.
Eğer Tain başarısız olursa.
It sounds like you're hoping Tain will succeed.
Görünüşe göre Tain'in başarılı olmasını istiyorsun.
Even if Tain succeeds the Jem'Hadar are going to come screaming out of the Wormhole looking for revenge, and they may not be too particular who their targets are.
Tain başarılı olsa bile, Jem'Hadar intikam almak isteyecektir. Hedeflerini seçerken çok dikkatli davranmayabilirler.
I'm afraid the fault, dear Tain, is not in our stars but in ourselves.
Sevgili Tain, ne yazık ki hata bizim yıldızlarda değil kendimizde.
'Tain't no gossip, Lucy.
Bu bir dedikodu değil, Lucy.