Talking about it tradutor Turco
5,134 parallel translation
Yes, Peter, we were just talking about it.
Evet, Peter. Şimdi bunu konuşuyorduk.
Everyone's talking about it.
Herkes bunu konuşuyor.
Yeah, I've heard you talking about it.
Tom ve Hannah bebek sahibi olmaya çalışıyorlar.
But without talking about it at all.
Ama bundan hiç bahsetmemek.
Nobody's talking about it, but it attacks- - it attacks the spirit.
Kimse söylemiyor ama bu hastalık bu hastalık ruha saldırıyor.
No more talking about it, okay?
- Bu konuyu kapatalım, tamam mı?
Everyone in town's talking about it.
Kasabadaki herkes ondan bahsediyor.
Leonard- - I don't even know why you're talking about it.
Uydurma bir hikaye zaten Leonard, niye bu kadar taktın anlamadım.
We're talking about it now.
- Hayır, şimdi konuşacağız.
We don't even know anything yet, and they're already talking about it.
Biz daha bir şey bilmiyoruz ama konuşmaya başladılar bile.
She got so worked up talking about it she started crying... Tears of mania.
O kadar çalıştı, sürekli bahsediyor ve en son ağlamaya başladı tutku gözyaşları.
Well, go on, then - stop talking about it and do it.
Hadi durma, konuşmayı bırakıp yap o halde.
Well, since--we've been talking about it for a while.
Bir süreden beri bunu konuşuyoruz.
Everybody's talking about it.
Herkes konuşuyor.
I think it's way past time when we started talking about it.
Sanırım konuşmaya başlamak için yeterince zaman geçti.
- Everybody's talking about it.
- Herkes bundan bahsediyor. - Neymiş?
They've been talking about it in the meetings.
- Toplantılarda konuşuyorlardı.
You know, I kind of get what you're talking about, in the O.R., when it's just me with a bone to fix, the problem to solve.
Biliyor musun, ben tür olsun Eğer, ameliyathanede, bahsettiğini düzeltmek için bir kemik ile sadece bana ne zaman, çözmek içinsorun.
- Shut up. That's all you've been talking about the whole drive, and it's weird.
- Sus artık, yol boyunca bundan bahsettin, tuhaflaştın.
It's just, um, me and the men were talking about how we haven't seen much of you since we all ended up back here.
Sadece ekiptekilerle konuşuyorduk da, buraya döndüğümüzden beri sizi doğru dürüst hiç göremiyoruz.
You sure it's me you're talking about?
Benden bahsettiğine emin misin?
Well, it looks even more spectacular... and I'm not talking about the house.
Daha da göz alıcı gözüküyor ve evden bahsetmiyorum.
What's wrong with it? Look, Audrey, I don't know what you're talking about, but, like, what are you trying to do?
Audrey, neden bahsettiğini bilmiyorum.
It's all he's been talking about.
Tek konuştuğu bu.
I just think she didn't know what she was talking about, because I've had things happen to me like that, and it has got nothing to do
Bence o kadın ne dediğini bilmiyordu. Çünkü benim başıma devamlı o tür olaylar geliyor.
It means, Hank, that I don't have to tell you what I'm doing, because it's personal and our relationship is professional and- that's what I'm talking about.
Yapacağım şeyi sana söyleyemeyeceğim demek Hank çünkü bu kişisel bir şey ve bizim ilişkimiz profesyonel.
I mean, he's such a smart kid- it's so crazy that you're saying that, because we were actually thinking about- - we were talking about possibly starting our own school.
Ne zeki bir çocuk o... Bunu söylemeniz çok çılgınca çünkü biz aslında kendi okulumuzu açmak konusunu düşünüyorduk.
And Alexis won't talk about it, so... Maybe when Dr. Holloway's done talking to Anita, I can get him to talk to Alexis.
Ayrıca Alexis bu konu hakkında konuşmaz, belki Dr. Holloway..... Anita ile işini bitirdikten sonra onu alıp Alexis ile konuşması için ona götürmeliyim.
Everybody was talking about how much they loved it.
Herkes, ne kadar bayıldıklarından bahsediyordu.
I don't know what you're talking about, but, whatever it is, I'm pretty damn certain it's none of your business.
Neden bahsettiğini bilmiyorum... ama her neyse kesinlikle eminimki seni ilgilendirmez.
Like you buying a phone without talking to me about it first?
Önce benimle konuşmadan telefon alman gibi mi?
Well, you mentioned the name "Alberto." I take it you weren't talking about the waiter from your favorite Mexican restaurant.
- Alberto adını zikredince en sevdiğin Meksika lokantasındaki garsondan bahsetmediği varsaydım.
You're always talking about how Brick's a weirdo, but you're a weirdo, and that's where he gets it.
Her zaman Brick'in tuhaf olduğunu söylüyorsun ama tuhaf olan sensin ve bunu o anlıyor.
I think maybe you should just lay it out there and- - and try talking to your mom about how you feel.
Sanırım belki de her şeyi bir yana bırakmalı ve annenle nasıl hissettiğin hakkında konuşmalısın.
I started talking about religion, and that guy, Kerr, just made it sound like I only think that women that believe in god are good mothers.
Din hakkında konuşmaya başladım ve şu adam, Kerr, benim dinine baglı olmayan kişilerin iyi anne olamayacağı hakkında şeyler söylemiş gibi gösterdi
Something that made me curious in our last visit... when you were talking about Alzheimer's, who was it?
Geçen ziyaretimizde merakımı cezbetti. Alzheimer'dan bahsederken kimi örnek veriyordunuz?
It's not a small market we're talking about.
Küçük bir piyasadan bahsetmiyoruz.
Uh, it's called "Two-buck Canuck," and, uh, it's not wine, it's wine-ish. Um, but it still gets the panties on the floor, if you know what I'm talking about.
Kanada köpek öldüreni deniyor buna, ve şarap değil, şarabımsı ama yine de iç çamaşırlarını yere attırıyor neyden bahsettiğimi biliyorsanız eğer.
Stop talking about sex wearing that body. It's gross.
Üzerinde bu kıyafet varken seksten bahsetme, bu mide bulandırıcı.
Uh, but we all know that, so there's no point in talking about it.
Bu yüzden bunlar hakkında konuşmanın bir gereği yok.
You mean, when I say, "Take it to the cellar!" This is what I'm talking about?
Yani "Bunu mahzene götürün!" dediğim zaman burayı mı kastediyorum?
No, you want this machine to stand out from every other machine on the floor, you gotta stop talking about the machine and you gotta start talking about the people that made it.
Hayır, bu makinenin diğer makinelerden öne çıkmasını istiyorsanız makine hakkında konuşmayı kesip onu yapan insanlar hakkında konuşmaya başlamalısınız.
It's your fault for talking about that stuff at home.
Evde bu konuları açman senin hatan.
I remember talking to Amanda about it afterwards.
Amanda'yla onunla ilgili konuşmamızı hatırlıyorum.
- That's what I'm talking about! - We did it!
İşte ben de bundan bahsediyorum!
Whoa! Why is it every time we get in the car we end up talking about mom and dad's will?
Neden her arabaya bindiğimiz zaman annem ve babamın yapacağı şeyleri konuşmayı bırakıyoruz?
They were talking about it in Gaad's office.
Gaad'ın ofisinde konuşuyorlardı.
I don't think Carmela deserves to be forced into retirement. So, if this is what we're talking about, I tell you I'm not okay with it.
Carmela'nın zorla emekli olmayı hakkettiğini düşünmüyorum eğer buraya bunun için geldiysek ben bunu onaylamıyorum haberiniz olsun.
I'm not talking about the idea of it.
Ben kavramdan bahsetmiyorum.
I'm talking about doing it, making a difference.
Uygulamaktan, bir fark yaratmaktan bahsediyorum.
Joel, we are friends, and I love that we are friends. But I'm still not super comfortable talking to you about this. Okay, I get it.
Joel, biz arkadaşız, arkadaş olmamız çok iyi ama bunları seninle konuşmak konusunda çok rahat hissetmiyorum.
talking about me 21
talking about 61
about it 81
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
talking about 61
about it 81
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
itch 25
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it was 5878
it's all right 8832
itch 25
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584