That's good for you tradutor Turco
1,396 parallel translation
It's good for your soul to invest in something that you can't control.
Kontrol edemediğin bir şeye yatırım yapmak güzel bir şey.
So I popped over to the fence behind the bushes and peeked inside to check that you were ok to my great surprise it really did look as ifyou had a good grip on things for once
O yüzden çitin üstünden geçip iyi misin diye kontrol etmek için çalıların arkasından içeri baktım. Hiç ummadığım bir şekilde, sonunda işleri olması gerektiği gibi ele almış göründün gözüme.
Yeah, well, that's a very, very good job for you to have.
Evet, ne kadar da iyi bir iş seçmişsin.
It's good you're going for it. You be careful of that woman.
Yaptığın çok güzel ama o kadına dikkat et.
But when you're having a good time like she was ain't no rape. That's for damn sure.
Ama onun gibi tadını çıkarıyorsanız bu tecavüz değildir.
It's not a real good idea for you to talk about Goldie that way while I'm around.
Ben etrafındayken Goldie hakkında bu şekilde konuşman pek iyi bir fikir değil.
That's why when I was paired with the Commander, red, white and blue it was, which for me was a very good thing because, uh, as you can see, blue really just makes my eyes pop!
Bu yüzden Komutana kırmızı, beyaz ve maviyi verdim. Ki bu benim için çok iyi bir şey çünkü, sizinde gördüğünüz gibi, mavi gerçekten gözlerimi çok şişkin gösteriyor.
I don't know if that's such a good idea. - It's the perfect opportunity... for you guys to patch things up.
- Bu aranızı düzeltmeniz için... çok iyi bi fırsat.
That's a good thing'cause when I do need you for me... for me, Bill, - you ain't nowhere to be found.
Bu iyi bir şey çünkü sana ihtiyacım olduğunda, Bill, hiçbir yerde bulunamıyorsun.
And to rub it all over your face and neck and chest, a lot of women know that that's a good thing to do, not for him but for you.
Yüzüne, boynuna ve memelerine sürmeyi ise, bir çok kadın iyi bir şey olarak biliyordu, erkeğe değil ama sana.
Well, that's good for you.
O zaman bu senin için çok iyi.
Because you're too charitable for your own good, that's why.
Çünkü o kadar hayırseversin ki kendine hayrın dokunmuyor.
That's good news for you guys.
Bu sizin için iyi haber.
Why is it everything that's good for you tastes horrible?
Neden yararlı olan herşeyin tadı hep kötü olur?
Well, that's good then. Because Andy was saying that if you didn't mind someone who's a little bit taller, he's up for it.
Bu iyi bir şey çünkü Andy uzun boyluları da seviyorsan onun hazır olduğunu söyledi.
You're the holy guy, that's good enough for me.
Benim için doğru kişi sizsiniz.
That's good for you...
Senin adına sevindim...
Good point, that's what I'm gonna say for you.
Güzel bir nokta, ben de tam ondan bahsedecektim.
That's what you're good for.
İyi olduğun konu bu.
That's what you get for trying to look good
Bu şekilde kendini acındırmaya mı çalışıyorsun?
But ifTheJackhammer says you're a spy, that's good enough for me.
Eğer JackHammer senin ajan olduğunu söylüyorsa bu benim için yeterli.
Look, Jesse, we appreciate you coming down here voluntarily, but if you clam up, we're gonna have to file an obstruction of justice charge, and that's not good... for you.
Bak, Jesse, buraya kendi isteğinle gelmeni takdir ediyorum, ama eğer bilerek konuşmuyorsan, adaleti yanıltmak suçundan hakkında dava açmamız gerekecek, ve buda senin için iyi olmaz.
Skating, that's a good segue because lucky for us, you take pride in sharpening your skates.
Kaymak. Güzel bir geçiş. Şansımız varmış ki patenlerini keskin tutmakla övünüyormuşsun.
Come on, I've learned by now that if you're worrying about something, then there's usually a good reason for it.
Bunu çoktan öğrendim, eğer sen bir şey hakkında endişeleniyorsan... bunun için güzel bir sebep vardır. - Harika.
That's good news for both of you.
Bu ikiniz için de iyi haber.
- Oh, that's not good for you.
Oh, bu senin için hiç iyi değil.
That's not good for you.
Bu senin için iyi değil.
You know, they're good for each other right now.That's all that counts.
Şu an için ikisi de birbirine uygun. Önemli olan da bu.
I assume I don't have to point out that now would be an extremely good time... for one of you to distinguish yourself with a brilliant idea.
Sanırım bunun harika bir fikir üreterek diğerlerinin arasından sıyrılmanız için kusursuz bir fırsat olduğunu söylememe gerek yok.
No offense to you ladies, it's just that... I wouldn't feel good about paying for it, you know.
Sakın üstünüze alınmayın hanımlar, mesele sadece şu ki o iş için par ödemekten hoşlanmıyorum.
Ah, good for you. If you think that's good, wait until I reopen Mystique next month.
Bunun iyi olduğunu düşünüyorsan önümüzdeki ay Mystique'in açılışını bekle.
It's not everyday that the love of your life leaves you at the altar... for a bunch of guys in blue makeup. I'm good.
İnsanın karısı her gün, sunakta O'nu terk edip mavi makyajlı adamlara gitmiyor.
You know, one that's good for everyone.
Herkesin işine gelecek bir anlaşma.
"Don't marry that man- - he's no good for you."
" O adamla evlenme.
So it's really good that you know something, because it's clear the one thing you do not know is how to pick a jury that will vote for the death penalty.
Senin birşeyler bilmen gerçekten çok iyi. Çünkü bu anlaşılabilir bir şey. Ölüm cezasını verecek jürinin nasıl toplanacağını bilmiyorsun.
For those of you that love good music, here's another pretty song coming at you.
Şimdi tekrar müziğe dönelim. Bu geceyi sizin için kolaylaştıracak bir parça geliyor.
She need us do this family tree, and I thought it was gonna be a good Christmas present for my family, you know, and I'm... and I've found out that my mom's great-grandmother... was black,
Aile ağacı yapmamızı istedi, ve bunun ailem için güzel bir Noel hediyesi olacağını düşündüm, Biliyorsun, ben... ben annemin büyük-büyük-büyükannesinin... siyah olduğunu öğrendim, yani anne tarafım bir parça siyah, yani benim... annemin bir melez ( octoroon ) olduğunu bilmiyordun, değil mi?
In fact, you will be feeling so good that we could duck out for a quick lunch.
Aslında, Öyle iyi hissediyor olacaksın ki hızlı bir öğle yemeği için buradan sıvışabileceğiz.
That's all you need for a rollicking good time, so my proposal is guys'night in.
Eğlenceli, iyi zaman geçirmek için ihtiyacımız olan her şey var, bu yüzden önerim erkekler gecesi içeride olsun.
I have to say, Ryan Atwood, fisherman, I think that's a good cheer for you.
Şunu söylemeliyim Ryan Atwood ve balıkçılık...
He's good for your music, Haley, and that's what you should be focusing on.
O müziğine iyi geliyor, Haley. Hem şu an sen müziğine odaklanmalısın.
Okay, putting aside the fact that I do look pretty good, considering I've been on the plane for like a day and a half, you cannot ambush me at the airport with flowers and a nicely tanned end-of-summer body, considering the way we left things three months ago.
Pekala, bir buçuk gündür uçakta olmama rağmen bayağı iyi göründüğüm gerçeğini bir kenara bırakırsak bana havaalanında elinde çiçeklerle ve bronzlaşmış yaz sonu teninle böyle pusu kuramazsın. Özellikle de işleri ne aşamada bıraktığımızı düşünürsek, Üç ay önce.
That's all this is good for, you know?
Hepsi buna yarıyor.
You my friend, look so damned leathery I'm honestly tempted to wrap you around a baseball, cinch you up with a belt and stick you on my mattress so that you're good and broken in for the big game on sunday.
Dostum, öyle kayış gibi görünüyorsun ki, seni bir beyzbol topuna sarmak, bir kemere yapıştırmak ve pazar günü yapılacak kader maçına hazır olman için minderimin altına koymak istiyorum.
That's a pretty good strategy for any kind of business you're in.
Bu hangi işe girersen gir oldukça iyi bir stratejidir.
Well, if that's not good enough for you? You're just gonna have to promote him.
Eğer bu sizlere yeterli gelmediyse, onu terfi ettirmek zorunda kalacaksınız.
That's good for you, too.
- Bu sizin de yarariniza.
You have a good memory for something that happened seven years ago.
Yedi yıl önce yaşanmış bir olayı çok iyi hatırlıyorsun.
I don't know if that's good news for you or not, but...
Bunun senin için iyi olup olmadığını bilmiyorum, ama -
Kyle, Eric wants you to know that he's, he's sorry for all the times he made fun of you being a no-good stinking Jew.
Kyle, Eric kokan bir yahudi olduğun için senle dalga geçtiği tüm zamanlar için senden özür dilemek istiyor.
'Cause it's better that she is absolutely sure you have for a good reason war, this time.
Çünkü bu sefer savaşa uygun bir zemin olduğuna kesinlikle emin olsanız iyi olur.
that's good 7000
that's good to hear 161
that's good to know 269
that's good stuff 43
that's good then 26
that's good advice 58
that's good enough 79
that's good of you 16
that's good thinking 31
that's good enough for me 105
that's good to hear 161
that's good to know 269
that's good stuff 43
that's good then 26
that's good advice 58
that's good enough 79
that's good of you 16
that's good thinking 31
that's good enough for me 105
that's good work 61
that's good news 347
good for you 2168
for you 2938
for your information 371
for your own good 102
for your birthday 37
for your sake 205
for your own sake 81
for your daughter 16
that's good news 347
good for you 2168
for you 2938
for your information 371
for your own good 102
for your birthday 37
for your sake 205
for your own sake 81
for your daughter 16