Theirs tradutor Turco
2,515 parallel translation
Was our Agent Dunham replaced with theirs?
Bizim Ajan Dunham'ımız diğeriyle yer değiştirdi mi?
And theirs?
Peki ya onlarınki?
Walter thinks that the machines are quantum entangled and that this machine was triggered when they activated theirs on the other side.
Walter makinenin kuantum dolaşık olduğunu söylüyor. Ayrıca diğer taraftakini aktif ettiklerinde aktif olduğunu düşünüyor.
But if... we move our machine to the same spot as theirs... We stall the pace of destruction.
Ama eğer bizim makinemizi onlarınkiyle aynı yere taşırsak yıkımların önünü almış oluruz.
So they put Peter in theirs...
Peter'ı kendi makinelerine soktular.
Or you can take theirs.
Ya da sen onlarınkini alabiliyorsun.
No, but theirs are!
Hayır, ama onlarınki güçlü!
They eat off of theirs fallen comrades
Düşen yoldaşlarını çiğ çiğ yediler.
Not on my part. Nor theirs.
Ne benim, ne de onları çıkarı kalmadı.
She's dead because you killed one of theirs.
Onlardan birini öldürdüğün için öldü.
The future will be theirs, and theirs alone.
Gelecek onların olacak... sadece onların.
Fine, I'm willing to trade my life for theirs.
İyi, onların hayatına karşılık kendi hayatımı vermek istiyorum.
It's no concern of theirs.
Bütün bunlar gündemlerinden çok uzak.
Theirs was set in a grammar school.
Onların oynadıkları yer bir dilbilgisi okuluydu.
Theirs was about a history teacher.
Onların konusu bir tarih öğretmenini konu ediniyordu.
I've always wanted to see that great big wall of theirs.
Büyük Çin Seddini daima görmek istemişimdir.
I mean, like, this is my life, not theirs.
Yani bu benim hayatım, onların değil.
What are they going to do with that freedom of theirs? .
Özgürlükleriyle ne yapacaklar?
Because I can assure you, whoever you find to attack my character, I will be more than ready to decimate theirs.
Seni garanti ederim, benim şahsıma saldıracak her kimi bulursan bul, ben de onlarınkini mahvedecek kadar, hatta daha fazla saldırgan olurum.
They said it looks like theirs.
Onlar gibi göründüğümü söylüyorlar.
All my PAS officers have handed theirs in, even me.
Tüm KVK memurlarım silahlarını teslim ettiler, ben dâhil.
He did his job and they did theirs.
O kendi üstüne düşeni yaptı ve onlar da kendi üstüne düşeni.
This is our thing, not theirs.
Bu bizim olayımız, onların değil.
Right now, theirs don't add up.
Ve şimdi, onların ki hesapta olmayacak.
Put your name on it and wait until your classmates finish theirs.
Üstüne ismini yaz ve arkadaşların bitirene kadar bekle.
If he didn't come to my bed, he went to one of theirs.
Eğer benim yatağıma gelmemişse, diğerlerine gitmiş demekti.
This is theirs for now.
Bundan sonrasıyla onlar ilgilensin.
Carl set theirs on fire trying to melt action figures together.
Carl, iki tane oyuncağı birbirine yapıştırmaya çalışırken kendi makinelerini yakmış.
Be it our soldiers or theirs.
Kimin askeri olursa olsun.
The songs of theirs make me sick and tired.
Bunların şarkıları hasta ediyor beni.
Our bullets just bounce off, and theirs, I don't know, they can just rip right through an engine block.
Bizim kurşunlar sadece sekerken onlarınkiler koca bir motor gövdesini kırıp geçiriyor.
Blessed are those who have been persecuted for the sake of righteousness, for theirs is the kingdom of heaven.
Ne mutlu doğruluk yolunda eziyet görenlere,.. ... cennetin krallığı onların olacak.
Blessed are the poor in spirit, for theirs is the kingdom of heaven.
Ne mutlu alçak gönüllülere,.. ... cennetin krallığı onların olacak.
For theirs is the kingdom of heaven.
... cennetin krallığı onların olacak.
Ours is 100 % Pomegranate juice and theirs is one-third of 1 %.
Bizimki % 100 Nar suyu ve onlarınki ise % 1'in üçte biri.
I don't have a fridge, so they said I could come in here and use theirs.
Buzdolabım yok o yüzden bana buraya gelip onlarınkini kullanabileceğimi söylediler.
And one such family is theirs.
Ve bir böyle aile, onlarınkiydi.
They took his property, he'll take theirs.
Onlar onun malını elinden aldı, o da onlarınkini.
What could possibly be motivating this man of theirs?
Bu adamın motivasyonu ne olabilir?
What's your favorite song of theirs?
Favori şarkın ne?
No. Must be one of theirs.
Onların adamlarından biri olmalı.
I guess, at the end of the day, we had shit surf conditions and our break was nowhere near as good as theirs.
Sanırım, asıl mesele, bizim boktan sörf şartlarımız vardı. Kumsal dalgamız onlarınkinin yakınından bile geçmiyordu.
Well... We had chores, of course, although not everyone gets theirs done.
Her ne kadar herkes kendininkini yapmasa da gündelik işlerimiz var.
No. But I'll ask and see if anyone has lost theirs.
Hayır ama sorarım bakalım kendininkini kaybeden olmuş mu?
That wise woman of theirs says that they won't leave until their men are released.
Bilge kadın, erkekler çıkana dek gitmeyeceklerini söylüyor.
You will humiliate my family and theirs.
Ailemi ve onların ailelerini küçük düşüreceksin.
That big kitchen of theirs got me thinking.
- O koca mutfakları beni düşündürüyor.
Unless you know someone who's a compatible organ match and would be willing to donate one of theirs.
Uyumlu organa sahip ve böbreklerinden birini vermeyi kabul edecek birini bulmadığınız sürece. Ben yaparım.
I just feel so useless, wasting my life while they sacrifice theirs.
İşe yaramaz hissediyorum. Onlar hayatlarını feda ederken ben boşa harcıyorum.
Your job is to do the best you can to advocate for your client, but at the end of the day, the decisions are theirs to make.
Senin işin müvekkilini savunmak için yapabileceğinin en iyisini yapmak. Ama işin sonunda kararı vermek onlara kalmış.
The kid just stumbled in and collapsed. - Our day starts when theirs ends.
Onların günü biterken bizimki başlıyor.
their 132
their names 36
their daughter 20
their son 28
their families 25
their parents 19
their plan 18
their children 20
their leader 33
their names 36
their daughter 20
their son 28
their families 25
their parents 19
their plan 18
their children 20
their leader 33